Aşırı Türk Milliyetçisi Kıraç’ın son albümünün eleştirisi

Aşırı Türk Milliyetçisi şarkıcı Kıraç, Beni Ben Yapan Şarkılar adlı albümünü yayımladı. Mahmut Saral, “Yabancı Dil Eğitimi”ne karşı olduğunu açıklayan Aşırı Türk Milliyetçisi şarkıcı Kıraç’ın son albümünü dinledi ve DeliKasap okurları için değerlendirdi…

Gülpembe’ye ne yaptın öyle, Kıraç?

Kıraç, sevdiğim bir müzisyen. Yıllar evvel Kral TV’de izlediğim “Talihim Yok, Bahtım Kara” ile tanımıştım onu. Yine 2000’li yılların başlarında arka arkaya yaptığı harika şarkılarla da gönlümdeki yeri sağlamlaştı. Lafı çok da uzatmadan günümüze gelmek istiyorum…

Kıraç’ın yeni albümü “Beni Ben Yapan Şarkılar”ı ilk gördüğümde, aklıma Hayko Cepkin’in “Beni Büyüten Şarkılar” projesi geldi. Zira ikisi de benzer amaçla yapılmış albümler. İsimlere takılmayalım ve gelelim şarkılara, minik yorumlarıma…

Kıraç’ın bu yeni albümü, ağırlıkla Cem Karaca üzerine. Zira Tamirci Çırağı’ndan Parka’ya, Resimdeki Gözyaşları’ndan Muhtar’a kadar pek çok şarkısı var.  Karaca’nın yanında, Barış Manço ve Edip Akbayram gibi önemli isimlerin de şarkılarına yer verilmiş.

Bu, bildiğimiz Gülpembe’den çok çok uzak

Albüm, bir Barış Manço efsanesi olan “Gülpembe” ile açılıyor. Bana göre Türk pop müzik tarihinin en iyi şarkıları arasında yer alan bu eser, Kıraç’ın yorumuyla dibi görmüş. Şarkının açılış kısmı, tıpkı orijinali gibi sakin bir işleyişe sahip, lakin klavyenin tonu hoşuma gitmedi.  İlk yarıya doğru Kıraç’ın o meşhur çığlıkları devreye giriyor (İyi de ne gerek var!) ve ikinci yarı itibarıyla şarkının ruhu yok ediliyor. Hele final kısmındaki detone çığlıklar falan derken, bu versiyondan kopuyor ve düşünüyorsunuz ki, “Yahu Barış Manço’nun kadife sesi ve naif tavırlarıyla bu şarkı ruhumuzu okşuyordu. Peki bu versiyona ne gerek vardı öyleyse?”

Ya “Aldırma Gönül”, “Hasretinle Yandı Gönlüm” için ne demeli?

Edip Akbayram, “Aldırma Gönül” ü söylerken hep bir “umut” hissettirmiştir dinleyicilerine, bence. Kıraç’ın versiyonunda ise “bezgin ve umudunu yitirmiş bir adam” havası sezdim.

Yine Akbayram, “Hasretinle Yandı Gönlüm”e öyle güçlü bir giriş yapardı ki, ilk saniyede tüyler çivi olurdu. O güçlü sese alışmışız bir kere, başkası söyleyince “fısıldıyor” gibi oluyor.

“Parka” ve “Tamirci Çırağı” demişken…

Şu sıralar sık konser vermiyor olsalar da Dervişan grubu hâlâ aktif ve “Parka”yı onlardan iyi çalan yok. “Tamirci Çırağı” için de Kurtalan Ekspres ve Moğollar konserlerine gitmenizi öneririm, zira hâlâ çok iyi çalıyorlar.

Efsane şarkılar yeniden yorumlandığında, orijinal versiyonlarıyla karşılaştırılmaları bir lanet midir?

Evet, bence lanettir. Tamam, kimse Kıraç’tan ya da farklı bir müzisyenden “Barış Manço’dan daha iyi söylemek zorunda” beklentisinde değil. Ama… Bu şarkılar da boşuna efsane olmadı, değil mi? Hâlâ o orijinal versiyonları dinliyorsak, hâlâ çok iyi oldukları için dinliyoruz.

Albümde hiç mi iyi bi’şi yok yahu?

Olmaz olur mu… “Adsız”, “Muhtar” ve “Beyaz Ev” yorumlarını sevdim. Bence albümdeki en dinlenebilir şarkılar bunlar.

Paylaş

Similar Posts

Bir yanıt yazın