Biranın Mükemmel Etkisi: Tankard

1982 yılında 4 alkolik adam tarafından kurulan Tankard Alman Thrash Metali’nin efsane gruplarından biri. İlki Heavy Metal Vanguard, ikincisi Alcoholic Metal olmak üzere iki demoyla piyasa giriş yapan grubun 38 senedir halen aynı mizaçta müzik üretmeye devam eden, Alkolik Metal’in mucidi Tankard’ı; kurulmasından, oluşum sürecine; karşılaştıkları zorluklardan, beş kişilik kadro değişikliğine günümüze kadar nasıl geldiğini bu yazı ile daha yakından tanıyalım.

13 yaşını dolduran Andreas Fritz Johannes, Mayıs 1980’de yerel futbol takımı olan Eintracht tarihteki en büyük başarısı olan UEFA kupasını kazandığında ilk kez sarhoş olmuştu. Bu durum ileride kariyerinin oluşumunu önemli ölçüde etkileyecekti. İki yıl sonra Andreas, liseden arkadaşı olan uzun saçlı Axel Katzmann’ı ve bizlerin bugün bilmiş olduğu gruba kadar gelmiş Frank Thorwart’ı zorla gruba soktu. Başlangıçta kendilerine Vortex ve Avenger gibi isimler bulmuşlardı, ta ki bir sözlükte ‘bira maşrapası’ anlamına gelen Tankard kelimesini keşfedene kadar… Haftalar süren çalışmalardan sonrasında, uzun tonlara sahip 8 dakikalık ilk şarkıları Ray Death’i yazdılar. Nükleer savaşla ilgili bunaltıcı bir şarkı olan Ray Death’ten kısa bir süre sonra ise tempoyu iki kat artırmaları gerektiğine karar verdiler. Çalışmalar sonucunda başarılı bir formül bulan grup bu formülle günümüze kadar geldi; Fast Thrash-Punk! Bu müzik, saf düzensizlik ve eğlence elementleri içeren, alışılmış çığlık ve ritimlerden ibaretti. Andreas, bu eğlence öğesini, ‘mizahsız çıkmayız’ diye ifade eder.

Kendilerini bulmalarından bir yıl sonra, 28 Mayıs 1983’te bir sınıfta ilk mini performanslarını sergilediler. Alkol okulda yasak olduğu için, biralarını çalarken de içebilecekleri süt kutularına doldurdular. Gitarist Bernard Rapprich, babasının muhafazakar biri olması yüzünden gruptan zorunlu olarak ayrılmak durumunda kaldı. Babasının baskısı yüzünden şu an muhtemelen başarılı bir beyin cerrahı. Onun yerini alan şahıs da şüphesiz ki en iyi seçimleriydi. Bu şahıs onların paralel sınıflarındaki AC/DC manyağı Andy Bulgaropulos idi. Böylece kadro tamamlanmış oldu.

1984 yılında Tankard, Sindlingen’de efsanevi olayını yaşadı. Sodom ve “üçlemenin güneylisi” Destruction ile aynı sahneyi paylaştı. Orada yaşadıkları olayı “Orada bulunan SVP çalışanı Manfred Schütz, bize bir teklifte bulundu. Fakat bizi çalarken görünce geri aldı.” diye sırıtarak anlatan Andreas üzerine şunu ekliyordu: “Bizim fena olmadığımızı söyledi. Fena değil mi? Tek kelimeyle orayı salladık!”. Sodom ve Destruction SPV ile anlaşma yapılmıştı fakat Rabel Steamhammer ile Tankard’ın hala bir sözleşmesi yoktu. Onların asıl ihtiyacı olan Heavy Metal Vanguard ve Alcoholic Metal gibi başarılı performans ve demolardan başka aynı zamanda iş hassasiyetiydi. 

 İlk albümleri Zombie Attack ise 1986 yılında yayımlandı. Alköl’ün şerefiyle yaptıkları hızlı metal parçaları grubun Alcoholic Metal adında yeni bir tarz yaratmasını sağladı. Zombie Attack gibi birçok klasik parçanın bulunduğu albüm ile piyasayı sallayan grup ikinci albüm Chemical Invasion ile fan kitlesini iyice artırdı. Bu yükseliş The Morning After, The Meaning of Life albümleriyle devam etti ve grup 1991 yılında Fat, Ugly and Live isimli kaydı oldukça temiz olan, harika bir konser albümü yayımladı. 2002 yılında 20. yıldönümünü kutlayan grup aynı sene B-Day albümünü çıkardı. Ve 2006 yılına gelindiğinde  Tankard, The Beauty And The Beer albümü ile karşımızdaydı. Muhteşem bir klasik old school Thrash steel albümü ve kuvvetli bir prodüksiyon ile grup ruhundan hiçbir şey kaybedilmeden hala aynı çizgide yola devam edildiğini kanıtladılar…

1988’de Stern dergisinde yayımlanan bir yazıda, grubun yaptığı müzik “bira maşrapası dolu olan bir treni rayından çıkarabilecek bir müzik” şeklinde tanımlanmıştı fakat o dönemde Mettalica bile Twisted Sister’ı destekledikleri Almanya turnelerinde onları gülüp geçiştirmişti. Hetfield ve Ulrich, tur posterlerinin headline’ına baktıklarında “breakdansçılarla savaşta” yazısını gördüler ve bununla eğlendiler. O dönemde At War with Satan albümü piyasada olan Venom da büyük ihtimalle bundan zevk duymuştur.

Tankard, poser ve thrasher’lar arasındaki kavgayı TV saçmalıklarına bıraktı ve albümleriyle uğraşmaya koyuldular. Mezuniyetlerinden sonra ilk albümleri Zombie Attack’i kaydetmek için Berlin’e gittiklerinde orada yanmış fırınlarla, günde üç kez ısıtılmış et parçalarıyla, kırık yataklarla ve çökmek üzere olan bir otelle muhattap olmak zorunda kalmışlardı. Prodüktörlüğünü Harris Johns’un yaptığı, konsept albümü Chemical Invasion 1987’de piyasaya sürüldü. İmajlarına bir ek de daha önce Slash, Mick Jagger ve Keith Richards gibi starları da çizen ve Spiegel için çalışan Sebastian Krüger’in artworkleri oldu. Bu sefer Tankard, B-Day için daha önce Holy Moses grubu ile çalışma yapan Andy Classen ile çalıştı.

Birçok kez prodüktör değiştirmek zorunda kalan grup bu süreçte oldukça sıkıntı yaşadı. Tankard’ın sahne aldığı mekana gelerek grubu dinleyen Buffo Schnadelbach ile bu sorun çözülüyor. Bir çeşit keşif olarak da nitelendirelebilecek bu olay sayesinde ilk albüm kontratına sahip oldular ve Zombie Attack albümü raflarda yerini aldı. Buffo, 80’lerin ortasında bu genç arkadaşların potansiyellerinin farkına varmıştı artık. Alkolik mizahın, politik ironinin, vurucu ritmin ve Andreas’ın sahnedeki varlığının kombinasyonu popüleritelerinin artmasını sağlıyordu. 

Birkaç yıllık yokluğundan sonra Krüger yeni yıl dönümü albümü kapağı için boya fırçalarını yeniden oynatmaya karar verdi. B-Day’deki artworkü efsanevi Alien and Bomber’ı içerecekti. Chemical Invasion kapağındaki Papa’nın sigara içerken tasvir edilen görüntüsü ise Tankard’a sürpriz olarak bir problem yaratmadı. 1990’da sanki Tanrı bile onların tarafında ve onlara tanıklık ediyormuş gibi Rock Hard Show’da bardaktan boşalırcasına yağmur olmadan çalabildiler. 

Müzik kariyerlerine sorunsuz bir şekilde devam eden Tankard, bizleri bira eşliğinde mutlu etmeye devam edecek gibi. 

DeliKasap 19. Yıl Koleksiyon Sayısı’nı sipariş vermek için;

Paylaş

Önerilen Haberler

Bir yanıt yazın