Death Metal Puro Gibidir Suffocation Küba Purosu

İş çıkışı death metal konserine gitmek biraz yorucuydu. Türü en çok etkilemiş gruplardan biri, pek çok “detçi”ye göre de birincisi Suffocation İstanbul’a ilk kez geldi. Ege Rock 35 organizasyona bunu için minnettarız. Neden hafta sonu olmadı da bir salı akşamına geldi bilemiyoruz ama tahmin edebiliyorum. Ege 35’ten Gökhan Sağlam Suffocation’ı neden ve nasıl getirdiklerini DeliKasap aracılığıyla paylaştı.

Bir parçasında hoşlandığı kız için “Kesime giden kuzu gibi. Sana ne korkunç şeyler yapardım” diyen, ardından da kıza “Çok güzelsin. Bağırsaklarında banyo yapıyorum” diye devam eden romantik (!) Death Metal grubu Suffocation’ı canlı kanlı izleme fırsatını tepmemek adına benim hayatım için büyük, metal alemi için küçük bir fedakarlık yaptım. Ama bu Suffocation, canlı performansları çok övülen o Suffocation mıydı? Zira, Death Metal’in fenomen vokalisti Frank Mullen gruptan ayrıldıktan sonra Suffocation için “Bitti” yorumları yapılıyordu. Konsere gelmiş herhangi birine benzeyen ve kimsenin tanımadığı Ricky Myers nere, Frank Mullen nere? Bugünlerde çok istediğimiz “Yüzde 51” var ya hani, Mullen bu grubun yüzde 51’iydi. Onsuz da olsa Suffocation’ı gördük, dinledik. Açıkçası gruptan geriye yüzde 49’un kaldığını düşünmüyorum. Bence fazlasıydı. Myers’ın daha önce nerde ne iş yaptığını bilmiyorum ama Suffocation seviyesinde, uyumlu bir parça olduğu söylenebilir.

İş çıkışı death metal konserine gitmek biraz yorucuydu. Türü en çok etkilemiş gruplardan biri, pek çok “detçi”ye göre de birincisi Suffocation İstanbul’a ilk kez geldi. Ege Rock 35 organizasyona bunu için minnettarız. Neden hafta sonu olmadı da bir salı akşamına geldi bilemiyoruz ama tahmin edebiliyorum. Ege 35’ten Gökhan Sağlam Suffocation’ı neden ve nasıl getirdiklerini Deli Kasap aracılığıyla paylaştı.

Biralarımızı içerken sorularımı samimi şekilde yanıtladı. Grupla ilk yazışma taa 6 yıl önce gerçekleşmiş. İşi yüzsüzlüğe vurup kaç bin dolara getirdiniz diye soracaktım az kalsın. Hikayesi şu; “Zarar etme riskini alarak bu işe girdik. Türkiye’de metal kitlesi artık değişik gruplar izlesin istiyorum. Bu organizasyona biraz da metalciliğimizden girdik. İstanbul’a ilk kez gelecek olmak onlar açısından teklifi cazip hale getirdi. Görüştüğümüz bu çapta pek çok grup var. Devamı gelecek.”

CARLIE ERRIGO, A7X HAYRANI ÇIKTI

IF İstanbul’un önü metalci kaynıyor. Aralarında genç pek yok. Autopsy, Morbid Angel, Cannibal Corpse, Obituary tişörtlü adamlar, gothic makyajlı kadınlar ellerinde biralarıyla konser saatini bekliyor. Birbirini konserden konsere gören “old school” tayfa öbek öbek biralanıyor. Uzun boylu, sakallı ve esmer olanın üzerinde Nile tişörtü var. O pek bizimkilere benzemiyor. Bizim İdil’e göre “Çok seksi”. Yanında da aynı sakal kesimi, beyaz ve kel biri daha var. Heriflerin yanına gidip “Abi sizi tanıdım, fotoğraf çektirebilir miyiz?” deyip, kişisel metal tarihime güzel birer anı bıraktıktan sonra Suffocation vokalisti Ricky Myers ve ritim gitaristi Charlie Errigo’nun çevresini hayranları sarıyor. Ben tanıyana kadar kimse onları fark etmemişti bile, ilginç. Herkes dalgasındaydı. Atiba Hutchinson çatışmalar başlasın modundaydı. Charlie üzerimdeki Avenged Sevenfold tişörtünü görünce Synyster Gates’i andı. Hayranıymış.

CARNOPHAGE’LA ISINMA TURU

Alt grup olarak Ankaralı grup Carnophage çıktı. Gitmeden önce Spotify’dan 2 albümünü de (Deformed Future/Genetic Nightmare – 2010 ve Monument – 2016) dinlemiştim. Onları sahnede izlerken ülkemizden çıkmış böyle bir grup olduğu için gurur duydum. “At the Backside of Our Civilization” mesela… Oral Akyol bir ara organizatörlere “Suffocation’ı getirmeyi akıl edebildikleri için” teşekkür etti. Vizyona saygı duydu. Ben de kendilerine saygı duydum. Canlı performansları da albümleri kadar gaz olan bir grup oldukları için.

SAHNEDEN ATLAYAN ÇOCUK KONSERİ DURDURDU

Saat 22.00’de başlayacağı açıklanan konser tam 22.00’da Thrones of Blood ile başladı. “Live in North America” konser albümünün açılış şarkısı olan bu klasikten önce Frank Mullen’ın dinleyiciye veda ettiği konuşma aklıma geldi. Derek Boyer’ın kafasız bas gitarı ve tekniği gerçekten görülmeye değer. Terrance Hobbs gibi bir gitar virtüözü tam da dibinden izlediğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Parçalar peş peşe coşkuyu yükseltirken sahneye çıkıp seyircilerin üzerine atlama seviyesine çıkıldı. “Mosh pit” olayında cinsiyetlerin demokratik dağılımı beni hayretler içinde bıraktı. Hayatımın hiçbir döneminde o kavganın içine girmedim. Ama ellerin üzerinde sırt üstü taşınmak isterdim. Bunu yaşayanlar oldu. İçlerinden biri ise ölüm tehlikesi atlattı. Yani umarım atlatmıştır.

Grubun 1989 orijinal kadrosu Frank Mullen (vokal), Josh Barohn (bas gitar), Mike Smith (davul), Doug Cerrito ve Terrance Hobbs (gitarlar)

Ricky Myers şarkının ortasında “Hold on! Hold on!” demeye başladığında ön tarafta bir aksilik olduğunu anladım. Müzik kısa sürede kesildi. Sahneden atlayan bir seyircinin yere çakıldığı söylentisi salonda dolaşmaya başladı. Kimileri ise alkole bağlı bir durum olduğu konusunda ısrarcıydı. Konseri durduran talihsiz olayın ardında coşku biraz düşse de devam etti. Kulaklıkla dinlerken kendimden geçtiğim, işe giderken metrobüste tribe sokan “Funeral Inception”ı canlı dinlemek büyük keyifti. “Catatonia“, “Effigy of the Forgotten“, “Pierced From Within“ ve “Bind Torture Kill” gibi Suffocation klasikleri peş peşe patladı.

Encore olarak yazının girişinde sözlerinden alıntı yaptığım “Entrails of You” ve Souls to Deny albümünün çileği “Surgery of Impalement”i çaldılar. Harikaydı.

DEATH METAL PURO İÇMEYE BENZER

Metal gruplarının fenomen olmuş üyeleri gruptan ayrıldıktan sonra gruptan geriye kalanlar çok önemli. Iron Maiden da Türkiye’ye ilk geldiğinde Bruce Dickinson’sız gelmişti ama hâlâ Iron Maiden’dı. Judas Priest’ı Glenn Tipton’suz izledim. Hâlâ müthişti. Accept, Amorphis, Arch Enemy “frontman”i değişen ama tadı değişmeyen bazı sevdiğim gruplar. Suffocation’ı kuran adam Frank Mullen çok önemli bir figür evet ama Suffocation’ın kalbi kesinlikle Terrance Hobbs. Belki de bu yüzden hâlâ büyüklüğünden bir şey kaybetmemişler.

Aradığım tadı bulduğuma eminim. Konsere gelen 300-400 civarı seyircinin de böyle düşündüğüne inanıyorum. Sigmund Freud puro hastasıymış. Avusturyalı yazar Robert Seethaler “Tütüncü Çırağı” romanında Freud’un ağzından “Kadınlar puro gibidir. Nasıl içeceğini bilmezsen acı gelir, tadına varamazsın” gibi bir cümle kurmuştu. Death metal de puro gibidir. Suffocation, Kübalı bir güzelin esmer bacağında sardığı özel puro gibidir. Yeni albüm Eylül’de geliyor. DeliKasap aracılığıyla bu bilgiyi paylaşalım.

Paylaş

Önerilen Haberler

Bir yanıt yazın