Fanzinlere, alternatif konserlere yeniden ihtiyaç var
Son zamanlarda başlayan ama her rock müzikseverin kafasını kurcalayan bu festival tekeline benim de bir lafım var: Her taraf festival fakat ne çıkan isimler tatmin edici ne de yapılan organizasyonun kendisi… Evet konserlere, festivallere gençlerin, bu müziği seven herkesin ihtiyacı var; fakat hak ettiğimiz gerçekten bu mu?
Türkiye festival açısından geçmişte hem alt kültürel olarak hem de ana akım festivaller olarak gayet başarılı bir coğrafyaydı. Barışarock, Zeytinli rock festivali’nin ilk dönemi, Ankirock fest gibi bir çok kaliteli festivaller veya yurt dışından ülkemize de taşınan Sonisphere gibi örnekler mevcuttu. Tüm bunların yanında dünya müzik camiasında ses getiren bir çok grup Türkiye’ye mutlaka uğrarlardı. Tabii bunların hepsi Eski Türkiye’de kaldı adeta. Benim kişisel kanaatime göre, Yeni Türkiye’de festivaller bile rant ve tekelleşme üzerinden ilerliyor. Organizatörler, artık rock müzik festivalinde pop müzikten ve rap müzikten bozma şarkıcıları sahneye çıkarıp bu kültüre iyilikten çok kötülük ettiklerinin farkındalar mı?
Bu savaşı kaybettik mi?
…Yoksa kaybedilmiş olduğunu yeni fark ettiğimiz bu savaşta kapitalizmin kalbinden ona karşı çıkan, işgal evlerinden tutun da çicek çocuklara kadar ulaşan bu festival konsepti rock’n’roll ve bir çok alt kültürü bir kesişim kümesi olarak tekrar kapitalizme nasıl peşkeş çekebilir ki? Milyon yapım, bana göre bu peşkeşin en büyüğünü yapıyor; sanki esnaf lokantası menüsü gibi aynı gruplar, sahne sıraları bile değişmeden, farklı isimlerde aynı yapım şirketi olarak sahneye çıkarılıyorlar. Tabii, onlar da “ekmek parası” derdinde. Kopyala yapıştır afişlerle en az 20 festival yaz boyu devam ediyor; sosyoloji dersinde üstüne çok durduğumuz bir konu bu. Durumu çok güzel özetliyor, “Toplumun McDonaldslaşması” ne demektir; bu akılcılık, hesaplanabilirlik, verimlilik ve denetim ilkeleri ki bu ilkeler modern bürokrasinin de temellerini olusturur… Peki bu kendine has ekosistemde gruplar sömürü aracı haline gelmişken festivallere katılanların “müşteri” muamelesi görmesi çok doğal mı? Ülkenin ekonomik durumunun çok çokomelli olmasını da mevzuya dahil edersek, festival alanında bol köpüklü biraya 20 lira vermek öğrenci insanı daha çok vuruyor. Şarj sisteminden vs daha bahsetmek bile istemiyorum. Eğlence sektörünün barlar, festivaller ve menajerler üzerinden bu kadar tekelleşmesi devletimizin yeni tanzim çadırları açmasını çağrıştırıyor; Türkiye Rockseverleri olarak Tanzim Festival Çadırları açılmasına ihtiyacımız olacak gibi.
Festivalleri içip içip sapıttığımız, arkada çalan müziğin önemi olmadan hareket edilen vasat bir eğlence aracı haline getirdiler uzun uğraşlar sonunda. Piyasa ve ekmek parası söylemine hep düşman oldum derken Tool bile albümlerini spotify’a koydu, Sex Pistols bile bir piyasa sembolü oldu: “Masum değiliz hiç birimiz” diyerek bu işten kurtulabilir miyiz?
Organizatörler ve sosyal medya; bu “piyasayı” siz oluşturdunuz, biz kurtaracağız.
Peki buna önerin var mı diye sorarsanız tabi ki var; müzisyenlerin, dinleyicilerin, bu kültüre katkı vermek isteyen herkesin ortak bir platformda buluşup hareket edip, alternatif, içi dolu dolu festivaller yapması için bir araya gelmesi…
Çünkü artık “Bişi Yapmalı” deyip sahneden inme vakti değil.
Kesmeşeker gibi grupların yaptığı gibi veya bir çok punk grubunun yaptığı gibi yeraltı sahnelerinde buluşup kolektif bir çalışma anlayışıyla alternatif sahnelere, geçmişteki gibi belki çok romantik olacak ama; fanzinlere ve hakikaten alternatif konserlere ihtiyacımız var.
Bu çok zor değil ve olup olmayacağını da denemeden bilemeyiz.