Manowar, Küçükçiftlik Park’ı bir kez daha inletti

Geçtiğimiz cumartesi gecesi bayağı ıslandık, hem de öyle böyle değil! İlginç olan ise, neredeyse hiç üşümemiş olmamızdı. Öyle bir metal ateşi yanıyordu ki, sanki yağmur damlaları da alev parçalarına eşlik ediyor gibiydi.

Amerikalı heavy metal markası Manowar, Küçükçiftlik Park’ta 10 bin Türk Manowarrior ile coştu. Türkçe konuşarak, “Ertesi gün Manowar tişörtünüzle gezerken birileri size garip garip bakarsa, onlara Has..tir deyin.”  diyen şef Joey DeMaio, “Heavy metal öldü!” diyenlere de aynı tarifeyi uygulamamızı önerdi. Sonuçta grup, Türkiye’deki 5. konserini de keyifle tamamladı. Kendi adıma konuşmam gerekirse bu, benim üçüncü deneyimimdi ve çok iyiydi!

Yine Manowar, yine Küçükçiftlik Park!

Küçükçiftlik Park, en sevdiğim konser mekânlarından ve sanıyorum burada en çok izlediğim yabancı grup da Manowar oldu. Açıkçası 2019’daki konser, büyük sahne tasarımı ve zengin görsel detaylara rağmen beklentilerimin biraz altında kalmıştı. Bunda, o sıralar gruba yeni dahil olan genç gitarist E. V. Martel’in de payı vardı. Zaten küçüklüğünden beri Manowar hayranı olan Martel, bence grubun ağırlığını taşıyamamıştı. Ritm kaçırmalar, acemi hareketler, DeMaio’dan onay bekler gibi sürekli ona bakmalar ve dahası…

Oysa geçtiğimiz gece Küçükçiftlik Park’ta en kalabalık ve en heyecanlı heavy metal deneyimlerinden bir tanesini yaşadık! Bu kez gitarda, Amerikalı gitar virtüözü Michael Angelo Batio vardı ve deyim yerindeyse konsere imzasını attı!

– What is best in life?

– Conan: “To crush your enemies, see them driven before you…”

Herhalde bu sorunun bir heavy metal konseri için en iyi yanıtlarından bir tanesi, “net ve yüksek seviye ses” olmalıdır diye düşünüyorum.

Konser, saat 21:20 civarı, Manowar’ın klasik açılış anonsu ile başladı. Ardından “Manowar” ve “Kings of Metal” gibi klasikler arka arkaya geldi. “Immortal” performansı, tüyleri diken diken etti.

Konserin ilk saniyelerinden itibaren davulcu öyle sert vuruşlar gerçekleştirdi ki, sanki yeri göğü dövüyor gibiydi. Sanki savaş davulları çalıyor, davulun yankıları yüreklerimizde hissediliyordu. Ciddiyim, o titreşimleri hissetmeyi seviyorum. İlk Manowar konserimde de böyleydi. Aynı hazzı aldığım bir diğer grup ise, yerli Sülfür Ensemble.

Sonrasında, “Call to Arms” ve “Heart of Steel” gibi bilinen şarkılar arka arkaya geldi. Manowar’ın öykü anlatıcı tarafı çok iyi. Sanki bir ateşin başına toplanmışsınız da savaş hikâyeleri dinliyorsunuz gibi…

Hatta o dinlediklerinizi o an hayal etmeye bile başlayabiliyorsunuz. Eh, öyküyü anlatan kişi, Eric Adams gibi biri olunca normal. Adams, 70 yaşında olmasına rağmen hâlâ kasetten söylüyormuş gibi hissettiriyor. Nazar değmesin, hâlâ çok iyi sesi ve çok iyi sahne performansı var. Ama tabii bu kez hikaye anlatım tarafında, sahnede ekranlara yer verilmemiş olması üzücüydü.

Warriors of the World United ile gelen yağmur!

“Warriors of the World”, favori şarkılarımdan. Son konserde bence pek de iyi çalınmamıştı. Bu yeni konserde ise bence çok iyi bir icra gerçekleşti. Şarkının ortalarında sahneden seyircilere doğru patlatılan konfetiler şaşırmamıza neden oldu. Derken bir de yağmur başlamaz mı! Bir de şimşek çaksa tam olacaktı, ama o galiba Yedikule Zindanları’na özel bir an olarak kalmaya kararlı.

Şarkı bittikten sonra yağmur da durdu. “Herhalde bir daha yağmaz…” diyorduk, ki feci yanılmışız.

Yeni gitaristimiz Michael Angelo Batio (67’sinin baharında), Manowar ile uyumlu bir hava yakalamış. Çok takip ettiğim bir gitarist değildi doğrusu, ama gitar tonu, zamanlaması ve Manowar sound’una işlediği ek solo detaylarla beğenimi kazandı. Joey ile Jimi Hendrix’in “Little Wing”ini çok iyi cover’ladılar. Biri gitar solo, diğeri de bass solo ile yardırdı.

Cumhuriyet, bize Atatürk’ün mirası!

Konserin sonuna yaklaşırken yağmur da şiddetini artırdı. “Hail and Kill” ve “Fight Until We Die” gibi şarkıların ardından mikrofonu Joey aldı ve Türkçe konuşmaya başladı. Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayan efsane, aynı zamanda ulu önderimiz Atatürk’ü anmayı da ihmal etmedi. Gerçekten de bu tip detaylara önem vermesi çok güzel. Seviyoruz seni Joey!

Finale doğru yaklaşırken, önce “Battle Hymn”i, sonrasında da “Black Wind, Fire and Steel”i duyduk. Konserin sonuna doğru sanki sesin seviyesi de daha bir yükselmişti. Bence harika bir atmosfer oluşmuştu ve bu keyiftendir ki yağmur bizi sırılsıklam etse de alanı kolay kolay terk etmedik, müziğe odaklandık!

Daha evvel hiçbir konserde bu kadar ıslandığımı hatırlamıyorum. Hatta bir ara arkadaşlarıma baktım da, herkes gökyüzüne bakmaya ve gözlerini kapatıp yağmurla birleşmeye başlamıştı. E bir yandan da Manowar çalıyordu!

Müzik bittiğinde ise, doğrusunu söylemek gerekirse üşümeye başladığımızı fark ettik. Yine de bu, harika bir gece geçirmemize engel olmamıştı.

“Tekrar geleceğiz.” diyeceklerini biliyorduk, dediler de zaten. Geleceklerini de biliyoruz. Tekrar görüşmek üzere, Hail Manowar!

Paylaş

Önerilen Haberler

Bir yanıt yazın