Metal müziğe biçilen boktan yazgıyı ters yüz eden efsane grup: QUIET RIOT’A SAYGIYLA!
Hard Rock & Heavy Metal Tarihinin Asla Iska Geçemeyeceği Dev Bir Gruptan Bahsediyoruz: QUIET RIOT!
Öyle bir grup düşünün ki bugün Amerikan rock ve metalinin D.N.A.’larını oluşturmuş ama öz be öz Amerikan ma’mulü oldukları halde yıllarca ABDli müzik şirketlerinin tu kaka ettiği bir soundu hem de piyasa mantığını hiç s.klemeden hakiki rock’n’roll ve özgür müzik adına taviz vermeden aşkla uygulayagelmiş… Karşınızda BÜYÜK QUIET RIOT!
SENE 1983 OLDUĞUNDA DÜNYADA İLK DEFA BİR METAL GRUBUNUN ALBÜMÜ BILBOARD LİSTESİNDE BİR NUMARAYA YÜKSELİR
“Hair metal”in seksenli yıllar boyunca sürecek hanedanlığının tohumlarını işte bu vesileyle Quiet Riot müzik dünyasına fışkırtmıştır. Ama ne ulu bir püskürtüdür o…
Eski Kemancı’ya müdavim olanların kulakları, klasik rock grupları; Deep Purple, Led Zeppelin, Queen gibi devlere, Heavy Metal grupları; Black Sabbath, Metallica, Wasp gibi kutsal motör cozurtularına, modern rock tınıları; Nirvana, Soundgarden, Alice In Chains ve tekmili birden her tarz roll’a; Slayer’dan Dio’ya Motörhead’ten Pearl Jam’e bin bir heavy ve rock cümbüşüne aşinaydı elbette. Adı geçen bu her grubun die-hard fanları olageldi, ama kulaklarımıza ara sıra DJ Ethem’in ya da DJ Adnan’ın yapıştırdığı o kült cover şarkı, orijinali Slade’e ait “Cum on feel the noize”ı seslendiren bu kara kuru çirkin adamlar bütün bu dev grupların arasında “hey, buradayım, bu gürültüyü hissedin” diyorlardı adeta. Los Angeles’in çirkinleri, Quiet Riot’tı bu grup, rock ve metal tarihinin değeri en az bilinen talihsiz gruplarından…
İşbu grubun nasıl bir efsane olduğunun en büyük kanıtı sadece gelmiş geçmiş üyelerinin yüceliği ile açıklanabilir. Grubun kurucusu Randy Rhoads’tan Frankie Banali’ye Kevin Dubrow’dan şu an hayatta olan ve olmayan tüm nüveleriyle Quiet Riot, rock ve metal aleminin en büyük under-rated gruplarından, ıska geçilmiş, yeterince hakkı verilmemiş namlı gruplarından biridir.
MİKROFONDA DUYGUSAL, HASSAS BİR ABİMİZ: KEVIN DUBROW
Quiet Riot solisti, müteveffa Kevin’in annesi Laura Mandell, genç yaşta yitirdiği evladını şöyle anlatır:
“Çok duygusal, hassas bir çocuktu. 10 yaşındayken Beatles’ı keşfetti. John Lennon gözlükleri ve elinde gitarıyla pozlar verdiğini hatırlıyorum.”
Peki Kevin’in ekürisi: Efsaneler efsanesi Randy FUCKING Rhoads… Onun için söylenen şu hakikatli sözler sanırım başka lafa hacet bırakmıyor:
“Nasıl ki Chuck Berry, Keith Richards ve tüm o eski gitar-rock kuşağını etkilemişse Randy Rhoads da tüm metal gitaristleri kuşağını etkilemiş bir isimdir.”
Ne yazık ki grupça kaynaştıktan birkaç sene sonrasında gencecik yaşında bir uçak kazasında yitireceğimiz Randy, henüz hayattayken Kevin’a “birlikte turlayacağız, bizim vokalistimiz olacaksın” dediğinde Kevin nasıl havalara uçtuysa grup elemanlarının birer birer yıldız tozuna dönüşümü rock tarihinin en dramatik gruplarından birisinin de Quiet Riot olduğunu perçinliyordu…
EFSANELER EFSANESİ RANDY RHOADS DA OLSAN…
…Randy de olsan piyasanın kalıplarının dışına çıkıyor ve özgür ve özgün bir sound üretiyorsan sana geçit vermezler arslanım… İşte QR da, kariyerlerinin başında hemen her plak şirketinden red yanıtı almıştır. Soundları o dönem için bir hayli “sert ve heavy” bulunur. Randy ekmeğinin peşinde Ozzy Osbourne’nun çağrısına uyduğunda duygusal Kevin ile kankalıklarının da sonuna gelmişlerdir artık. QR ilk bölünmeyi yaşar ama “bir rock yıldızı olmak” gayesinde sebat sahibi Kevin Dubrow, “Durmak Yok Yola Devam” diye haykırır! Bu haykırış, Frankie Banali’nin kulak tozunda patlar ve yeni bir arkadaşlık Kevin’in bromance acısını unutturur.
NEW WAVE, SYNTH POP YAPMIYORSAN ÇALMA KAPIMIZI KARDEŞİM!
Quiet Riot’ın kimyasal dokusunun en önemli hücresi haline gelen davulcu Frankie Banali seksenli yılların başındaki haleti ruhiyelerini şöyle anlatır:
“Paramız yoktu. Kimin kapısını çalsak red yanıtı alıyorduk. Çünkü new wave, pop değil METAL yapıyorduk. Tüm plak şirketleri ise sikko sikko müziklere yatırım yapıyor, bizi hor görüyordu. Ama günlerini göreceklerdi. Amerikan şirketleri haksız, biz haklıydık. Hakkımız olanı aldık. Listelerde Sting, Michael Jackson ve Heavy Metal müziğe bok diyen çakal Bob Geldof’un üstüne çıkıp bir numaraya ulaştık!”
Quiet Riot ve Heavy Metal Müzik, Amerikan Piyasa Müzik Endüstrisi’ne en diplerden atılmış okkalı bir tokattı. Artık kimse Heavy Metali hafife alamayacaktı. İşte o ateşi bizim bu kavruk çocuklar yakmıştı! Metal Health albümü milyonlarca satarak listeleri alt-üst eder.
Sonrası?
Sonrası biraz karışık…
Bir rock starın şu haleti ruhiyesini düşünün. Otuzlu, kırklı yaşlarında ama şöhretinin doruğundasın. Yirmili yaşlarında birbirinden güzel kızlar sıraya girmiş ve her istediğinize “evet” diyen, sahne arkasında devasa bir gönüllü-porno setinin kurulduğu, derinlikten uzak bir yozlaşı müsameresinde başrol oyuncususun. Ulan daha düne kadar, sokakta kimsenin bakmadığı, tipsiz, parasız müptezellerden mürekkep bir abazan grubuydunuz, birden bire “evet hanımlar, blowjob sırası kimde?” diye kalabalığa seslendiğinizde t.şşaklarınızı emiklemek için sıraya giren, birbiriyle mücadele eden kadınlar… Zor bir durum!
Gerçekten de herkesin kaldırabileceği bir hayat tarzı değil. Bu “Hedonist” vaziyeti idare edebilmek için kapınızı ilk eroin ve kokain torbacıları çalacaktır, Quiet Riot’ın başına gelen de bu oldu. Hobisi “genç kadın vajinası koklamak” olan müptezeller, yavaş yavaş torbacıların esiri olma yoluna girerler…
Frankie titreyip kendine gelir ama grubun kalan üyeleri, başta Kevin, önce başarı kavramını, sonra seks mefhumunu ve en son da kokain maddesini dibine kadar sömürmeye devam edecektir.
Ta ki Kevin 2007 yılında “aşırı kokain” kullanımından rock cennetini boylayana dek…
Kevin’in yakın arkadaşı, bir başka efsanevi isim Glenn Hughes (Deep Purple) rock müzik ve kokain belasına dair şunları söyler Quiet Riot belgeselinde, gözyaşlarına engel olamadan:
“O dönemde kokain kullanmak gerek sinema sektöründe gerekse de müzik sektöründe çok yaygındı. Bazıları bağımlısı oldu, bazıları olmadı. Ama Kevin, ölmek isteyebilecek son insandı…”
Frankie, onurlu bir tutum alarak en iyi dostunun ardından grupta çalmayı birkaç yıl reddetti. Ta ki Glenn Hughes ile birlikte Kevin’i onurlandırdıkları bir ödül töreninde yıllar sonra ilk defa QR elemanı olarak sahne alana dek… Saygıyla Laura annenin evine ziyarete gitti, Kevin’in annesinden icazet alarak grubu yeniden toparladı ki, Kevin’in annesinden icazet istemesi doğrusu çok asil bir davranıştı. Ta ki o da rock cennetinde kankası Kevin ve diğerlerinin yanına hicret edene dek…
Onlar, metal müziğe biçilen boktan yazgıyı ters yüz etmeleri ve “piyasa” mantığına kafa tutmaları açısından saygıyı hak ediyorlar…
2020 sonrası Quiet Riot, Kevin ve Frankie olmadan devam etti, hâlâ da turluyorlar.
Ama yumurtasız ve bibersiz menemen neyse Frankie ve Kevin’siz Quiet Riot da odur diyerek yazıyı burada noktalıyoruz…
HEAVY NOTES FROM UNDERGROUND
*Grubun efsane davulcusu Frankie Banali de, 2020’nin Ağustos ayında kansere yenildi ne yazık ki…
*Quiet Riot hakkında çekilmiş Quiet Riot: Well Now You’re Here, There’s No Way Back adlı hoş bir belgesel var, izlemeniz tavsiye olunur. Önceki yıl yitirdiğimiz Banali’nin penceresinden “mütevazı bir rock yıldızı”nın seksenli yıllardan 2014’e kadar olan bakış açısı müthiş tanıklıklarla gözler önüne seriliyor.