METALİN RADIOHEAD’İ DEFTONES’UN YENİ DENEYİ

Merhaba Sevgili DeliKasap Okurları,

 İlk ayını geride bırakmamıza günler kala, öncelikle 2021’in sağlıklı, akabinde huzur ve aşk dolu bir yıl olup, bir öncekini aratmamasını dilerim.

 Birkaç gün önce New York’ta hava neredeyse 0 derece, kar yağıyor, kulağımda kulaklıklarım yürüyorum. Bir süre yürümem gerekiyor ama üşüyorum dolayısıyla yürüdüğümü pek hissetmek istemiyorum. Ne dinlesem bu yol biraz renklenir diye düşündüm ve en dark seçimlerle karşınıza çıkan bendeniz, experimental tarzıylametalin Radiohead’i olarak anılan Deftones’un son albümü “Ohms”u dinlemeye karar verdim ve yolun sonunda seçimimden dolayı kendimi tebrik edip omzumdan öptüm. “Deftones’u tanımamak olur mu?” diyip yargılamak yerine, hep empati yapmaya çalışalım ve önce kısaca acıların ve garipliğin grubu Deftones’u biraz anlatarak başlayalım.

 1988 yılında Sacramento, Kaliforniya’da kaykaycı arkadaşlar tarafından kurulan Deftones, kuruluşundan bu yana, zor badireler atlatan, yıkılmayan ama zaman zaman ayakta da olmayan, günümüzdeki halini 2008 yılında almış bir alternatif metal grubudur. Grubun solisti Chino Moreno, çocukluk arkadaşı gitarist Stephen Carpenter ve davulcu Abe Cunningham’ı birbiriyle tanıştırır ve bu üçlü Carpenter’ın Kaliforniya’daki evinin garajında, düzenli olarak Metallica ve Death Angel çalarak ve söyleyerek antrenmanlarına başlar. Bas gitarist Dominic Garcia’nın da üçlüye dahil olmasından sonra 1988 yılında Deftones doğar.

 Grubun ilk beş yılında üyeler sabitliğini koruyamazken, 1993 yılında Cunningham’ın üç yıl aradan sonra gruba dönmesinin ardından, bas gitarda bu kez Chi Cheng’le bir nevi grup üyelerini sabitlemiş oldular. 1999 yılında klavye ve turntable’ın başına Frank Delgado’nun geçmesiyle neredeyse bugunkü Deftones ortaya çıktı. Neredeyse diyorum çünkü grup üyeleri, uyuşturucu batağı, üyeler arasındaki anlaşmazlıklar ve küslükler derken, 2008 yılında altıncı albüm olarak piyasaya çıkması beklenen “Eros”un stüdyo çalışmaları sırasında trajik bir olayla sarsıldı. Bas gitarist Chi Cheng geçirdiği bir trafik kazası sonucunda komaya girdi ve uzun süre komada kaldı. Kazanın ardından Deftones, “Eros”u iptal etti. İlginçtir ki bu albüm asla yayınlanmadı. Moreno, ölümünün birinci yıl dönümünde Cheng anısına, albümdeki singlelardan biri olan  “Smile”ın stüdyo kaydını paylaşmıştı. Grup, “Smile”ı ilk kez 2019 yılında canlı performansında seslendirdi. Moreno, şarkıya “Sıradaki parça adamıma gidiyor.” diyerek başladı. Performansın linkine buradan ulaşabilirsiniz:

 Cheng’in yokluğunda gruba, grubun ilk yıllarında da geçici olarak diğer üyelerle çalmış olan Quicksand’in bas gitaristi Sergio Vega dahil oldu. Cheng’in durumu uzun yıllar stabil kaldı ve bas gitarist, eve çıkmasından bir süre sonra 2013 yılında kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Basında yer alan nu metal grubu benzetmesine şiddetle karşı çıkan isyankar solist Moreno, bir röportajında Cheng’in trajik ölümünün ardından, grubun ilk kez gerçekten bir grup olduğunu ve kenetlendiğini söylemişti.

 The Crow ve Matrix gibi sinema tarihine damgasını vuran filmlerin soundtracklerinde de karşımıza çıkan Deftones, müzikal anlamda The Cure, Duran Duran, Depeche Mode, Faith No More, Afrika Bambaataa ve Meshuggah’den esinlendi.

   Grup, 19 Ağustos 2020’de dokuzuncu stüdyo albümleri “Ohms”u tamamladıklarının müjdesini verirken albümün yayın tarihini de açıkladı. Deftones, 25 Eylül 2020’de yayınladığı yeni albümünde 2003 yılından sonra yeniden ilk kez, prodüktör Terry Date’le çalıştı. Grubun üçüncü stüdyo albümü “White Pony”den beri görsellerini yapan Frank Maddocks, bu albümün de görsellerinden sorumlu oldu. Dot work uygulanan albümün oldukça hoş ve “Acaba Chi Cheng’in gözleri mi?” tartışmalarına konu olan kapağında toplamda 12,995 nokta bulunuyormuş.

 On parçadan oluşan albümde ilk single olarak yayınlanan ve albümle aynı ismi paylaşan, benim de favorim “Ohms”, 21 Ağustos 2020’de yayınlandı. Hüzünlü tarafta yer aldığını söyleyebileceğim şarkının video klibinde, Deftones’un rotasyonlu olarak gördüğümüz siyah beyaz görüntülerinin yanında bolca görsel efektlere yer verilmiş. Klipte siyah beyaz görüntülerin arasına yoğun kırmızılıklar serpiştirilmiş. Linki buraya bırakıyorum:  

 İkinci single “Genesis”, 17 Eylül 2020’de yayınlandı. Albümde video klibi çekilen bir diğer single olan “Genesis” için, “Ohms”daki en agresif, en gürültülü, en Deftones şarkı diyebilirim. Yine siyah beyaz ve görsel efektlerle dolu bir video klibi olan single, özellikle nakarat bölümlerinde daha duygusal tarafta yer alıyor ve benden yüksek puan alıyor. Video klibi aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz:  

“Error” isimli single depresif sözleriyle albümün en gürültülü bir diğer şarkısı. Albümde ikinci sırada karşımıza çıkan “Ceremony”, konsere gidip bağıra çağıra söylemelik bir şarkı olmuş. Dinlerken konsere gitmeyi ne kadar özlediğimi düşünüp biraz üzüldüm açıkçası… “Hiçbir fırtına sonsuza kadar sürmez.” diyerek silkelenip devam ediyorum… “Urantia”, albümün punk soundları en yoğun ama aynı zamanda bana göre en yumuşak şarkısı. Hemen bir sonraki sırada “Ohms”un en farklı single’ı “The Spell of Mathematics” var. 5:28 süreli single, yoğun davul ve bastan sonra, neredeyse yarısından sonuna kadar alkış ve el şıklatma sesiyle devam ediyor ve bu şekilde bitiyor. Bir diğer soft single “Pompeji”, sakin ve duygusal tarafta yer alıyor. Hatta öyle ki şarkıda martı sesleri var. Deftones tarihinde bir ilk! Moreno, konuyla ilgili, bir röportajında, martı seslerini hep kullanmak istediğini ve sonunda yapabildiği için mutlu olduğunu söylemiş. Albümün explicit olarak yayınlanan tek single’ı “This Link Is Dead”, “Genesis” gibi agresif biraz da isyankar tarafta. “Radiant City”, bana göre oturulup, odaklanılıp dinlenilmesi gereken, sonra da davulda yarattığı harikalar için Abe Cunningham’a teşekkür edilmesi yerinde olacak bir şarkı. “Headless” ise içinde yer yer indie rock duyabildiğiniz hoş bir diğer üretim.

 Kendileri gençlik yıllarındaki albümlerini “fazla depresif” bulup, özellikle kendi isimleriyle çıkardıkları albüm “Deftones” ve takriben çıkan “Saturday Night Wrist”i canlı performanslarında pek çalmasalar da ben ve benim gibi dark müzikseverler; iyi ki varlar, iyi ki bunalmışlar da bir “Hexagram”ı, “Minerva”yı, bir “Be Quiet and Drive”ı yapmışlar diyoruz. “Ohms”, tam anlamıyla 90lar’daki albümlerin tadını veremese de, bir miktar Deftones tadı veriyor ve benden geçerli puan alıyor. Dinledikten hemen sonra benim gibi Guitar Hero oynama isteği ile yanıp tutuşmanız muhtemel “Ohms”un linkini buraya bırakıyor ve artık susuyorum:

 Metal ailesini selamlar, sağlıklı günler dilerim!

***

DELİKASAP DERGİDEN ÇAĞRI: 2001 yılından bu yana gerek basılı dergilerimizle gerekse de dijital medya alanındaki duruşumuzla mücadeleyi sürdürüyoruz. DeliKasap, karşı kültür ve eleştirel popüler kültür yayıncılığında bağımsız bir hattı koruyarak kültür hayatına mizahi, sert ve “rock’n’roll” müdahalelerde bulunuyor. DeliKasap Dergi’ye vereceğiniz her destek, daha kaliteli video içerikler, özel röportajlar, basılı dergiler ve daha nitelikli yayınlar yapabilmemize katkı sunacak. DeliKasap Dergiyi destekleyiniz. Bağımsız yayıncılığa güç veriniz.

DeliKasap Dergi basılı ve dijital yayınlarımıza abone olabilir, bizleri patreondan destekleyebilir ya da koleksiyon sayılarımızı ayrı ayrı edinebilirsiniz…

Paylaş

Önerilen Haberler

Bir yanıt yazın