Napalm Death, “Müzikal Katliam Turu”nda gemi azıya aldı
“Sol-entelektüel-grindcore-metal grubu”; “dünyanın en hızlı grubu”, “dünyanın en leş metal grubu” ve “dünyanın en kısa şarkılara sahip ekstrem-metal grubu” ünvanları gibi birbirinden afili titrlere sahip kalbur-üstü İngiliz çatlakları “Napalm Death”; Brujeria, Power Trip ve Lock Up gibi en az kendileri kadar hiper-manyak kafadarlarıyla Avrupa turuna hız kesmeden devam ediyor.
Şimdilik TC satıhlarına uğramayı düşünmeyen ağabeyler ile fi tarihinde İstanbul’a yaptıkları ziyarette muazzam bir Delikasap röportajı gerçekleştirmiştik; Napalm Death’i daha yakından tanımak isteyen metal kafalara hizmette sınır tanımıyoruz ve söyleşiyi sizlere sunuyoruz.
Söz sırası sende, Seyda?
Napalm Death & Delikasap Buluşması
John McCrone adlı bir bilim adamının “Plato’dan Uzay Yoluna Kadar Aklın Bilimi” (Akıldışılık Miti) adlı bir kitabını okuyordum. İnsanların derinlere kök salmış akıldışı bir yanı olduğu inancı yalnız popüler kültürün bir parçasını değil, psikolojinin de temelini oluşturduğu bir gerçekti. McCrone, insanın akıldışı özünü oluşturan bu yaygın inancı şöyle özetliyordu: “Bir şeye inanmak istediğimiz için inanırız, doğru olduğu için değil. İçimizde gizli bir güç beslediğimiz düşüncesinden hoşlanırız. Bu da, hayatımızı daha heyecan verici kılar, tıpkı her an patlayabilecek bir yanardağın üzerinde yaşamak gibi… Dış dünyanın iyiliği için sağduyulu ve mantıklı yanımızı öne çıkarırız. Fakat içimizde çılgın, öngörülmez bir tutkunun yattığını biliriz. Kuşku duyulmaz çekiciliğine rağmen bu akıldışılık inancı bir ‘mit’tir. İnsan aklını kavramanın anahtarı, bunu sosyal bir olgu olarak görmektir. Dünyaya bir hayvanın çıplak beyniyle gelir ve konuşma yeteneğimizin şekillenmesiyle bizi insan yapan alışkanlıklarla donanırız.” McCrone’un ve kitabının özellikle biz yeraltında yaşayanlar için önemi; sözkonusu eserde “solcu” ve “vejeteryan” Napalm Death grubuna da değinmesi ve şarkılarında “şiddet” ve “vahşet” içeren bir müzik topluluğunun “toplumcu” duruşunun dışavurduğu “postmodern” bir durumu işlemesiydi. Arkadaşımız Seyda “Abigail” Babaoğlu, işte bu çetrefilli meseleler de dahil olmak üzere birçok konuyu Heavy-Metal ve Yeraltı Müzik Tarihinin En Sıra Dışı topluluklarından biri olan Napalm Death’in ayrıksı vokalisti Mark Barney ile yüzyüze görüştü, teybi Amir Necim çözdü, dilimize Onur Yiğit Demiröz aktardı. Tam bir “imece” ürünü olan bu söyleşiyi siz Deli Kasap’ların keyifle okuyacağını umuyoruz… (Atlantisten Gelen Adam)
Seyda Babaoğlu: Bu gerçekten çoğumuzun durumunu anlatıyor diye düşünüyorum. Bu aşırı müziği seviyoruz, şiddet dolu Metal müziği dinliyoruz.
Mark Barney: Ama yapmak zorundasın, mesele şovu nerede bitirmemiz gerektiği ve ahlaki değerlendirmelerin yapılması çünkü rasyonellikten bahsettiğinde benim için ahlak da meseledir. Ahlaklı olmak ahlak kuralları içerisinde tamamen yanlış bir anlayıştır. Çünkü ahlak bir başka insanın ahlaki değerler hakkındaki yorumuna dayanır. bazen kendi standartlarına uymayan seyler yaparlar sonra birden en ahlaklı noktada olurlar. Bu saçmalık. Gerçekten buna kafa yorarsan, tamamen saçmalık. Bazen ahlak bana tamamen rasyonel gibi geliyor. Peki tamamen bir fantezi ürünü olan müzik hakkında nasıl bir ahlaki degerlendirme yapabiliriz? Eğer çok şahsi olan ahlaki değerlere bakarsak sansüre düşmek pahasına tehlike olmayı sürdürmeliyiz. Bunu müzik ve eğlence adına yapabildiğim kadar yapmaya çalışıyorum.
SB: Youtube yasak mesela, ne dersin?
MB: Ciddi misin? Enteresanmış.
SB: Evet, çünkü birşey vardı ve çok süre önce yayından kalktı.
MB: Hükümet ile alakalı bir şey miydi?
SB: Evet öyle.
MB: İslam yönetimlerinde olduğu gibi…
SB: Evet açılsın diye bekliyoruz fakat hiçbir şey olmuyor ve sanırım insanlar youtube’suz olmaya alılştılar.
MB: Bu iyi bir hal değil, tehlikeli bir yönetim biliyorsun.
SB: Ama tabiki insanlar youtube’a girmek için yollar buluyorlar çeşitli kanallardan.
MB: Bu dünyada saklanılacak hiç bir yol yok.
SB: Peki başka bir soru, bugün kontrol ettim ve tam Napalm Death kurulduğunda 1982 idi. Yani bir insan olsa 27 yaşında olacakmış. Hayal edersen eğer bir kişi olarak Napâlm Death ne tür bir insan olurdu merak ediyorum? Hobileri ne olurdu, nasıl hayatını geçirirdi?
MB: O kesinlikle bir özgür düşünür olurdu. Ve aklında sahip olduğu bilgi ile, ona göre, kendisini hayatta mutlu edecek seçimleri yapabilirdi. Ve o çok basit bir hayat yaşardı. Bir çok şey ifade edebilirdi, sevmediği şeyleri fakat en azından tecrübe ettiği şeyleri…