ÖZGÜR RUHLARIN ANTALYA’DAKİ SIĞINAĞI: ROCKPARK
Kaykaycı ve rock’n’rollcu gençlerin, yediden yetmiş yediye tüm özgür ruhların motorlarını, patenlerini, kaykaylarını, bisikletlerini “park” ettiği “rock” dükkanı; yolların, caddelerin, merdivenlerin, sokakların ve pistlerin şah, sultan ve krallarının “tabanvay” sürüşlerini en sportif gerçekleştirdikleri “ayakkabılarını” temin ettikleri kült mekân ve bizim için en önemlisi, Hard rock & Heavy metal kültürünün geleneksel medyadaki son kalesi “türünün son örneği” dergimiz DeliKasap’ın Antalya’daki yegâne satış noktası Rock Park mağazasının yaratıcısı sevgili Mert Mertler’i konuk ediyoruz sayfalarımıza. Mertler, tevazusu ve kültüre önem veren bir iş insanı kimliğiyle dikkat çekiyor…
– Merhaba; Rock Park isminin hikâyesi nedir? Böyle bir dükkânı oluşturma fikri nasıl oluştu?
Öncelikle Deli Kasap sayfalarına konuk olduğumuz için çok mutlu oldum, teşekkürler. Üniversiteden mezun olduğumda muhtelif işlerle uğraştım. Dört yıllık bir yöneticilik deneyiminden sonra bu işin yıpratıcılığından kurtulmak adına eşim ile kendi işimizi yapmaya karar verdik. Leman dergisinin tişörtleri, grup ve mizah tişörtlerini Antalya’da satarak bu alana giriş yaptık. Öğrencilik yıllarımızda ulaşmakta zorluk çektiğimiz ürünler olduğu için bilinç altımız da bizi yönlendirdi sanırım bu işi yapmaya. İsim ise rock kültürü adına net ifade edilecek bir şey olması adına, rock kültürünün mekânı olduğu anlaşılsın istemiş olabiliriz.
-1998 yılında kuruldunuz, o günden bugüne Rock Park olarak ne değişti, ne aynı kaldı?
İnsanın algısının işleyiş şekli geçmiş zamanı güzel ya da komik hatırlama eğilimindedir. Bunun etkisinde kalmamaya çalışsam da “eskiden daha güzeldi” demekten kendimi alamıyorum. Teknolojik, sosyal, kültürel ve politik süreç yeni kuşağı farklılaştırdı. Eskiden daha emek yoğun bir toplumsal süreç varken, şimdi daha hazır ve kolaycı bir süreç var. Eskiden lise öğrencilerinin yüzde 25’i gitar kursu alıp bir şeyler çalmak için emek verirken şimdi daha kolay şeyler tercih edilir oldu. 2000’li yıllar en parlak dönemdi bizim için. Grup tişörtleri satışları yüksekti. Hatta Antalya’da o yıllar bizim tarzımıza yakın 20 yeni mağaza açıldı. Hepsi de kendileri Rock Park diye tanımlıyordu. Müşteriler de yeni açılan mekanı anlatırken “yeni Rock Park açılmış” diye bahsederlerdi. Bu işin ticari yönünü yaparken genç insanların sahne deneyimi yaşamalarını sağlamak için amatör müzik grubu konserlerine sponsorluk sağlıyorduk. Stüdyo kayıtları için destek sunmaya çalışıyorduk. Kültürel etkileşim adına fanzin hazırlanmasına, basılmasına ve finanse edilmesine yardımcı olmaktan keyif aldığımız bir dönemdi. Şimdi artık böyle şeyler yok. Biz desteği kesmedik. O güzel çocuklar, o güzel atlara binip gittiler.
-Pandemi sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Rock Park olarak sıkıntılarınız ve beklentileriniz nelerdir?
Pandemi süreci, genel manada insan hareketini kısıtlamasından dolayı, öznel anlamda yirmi yaş altının sokağa çıkma yasağı ve okulların kapalı olması gibi nedenlerle ticari hayatımızı olumsuz etkilemekte. Antalya’da bizim ürünlerimizi satın alan insanların %90’ı öğrencilerden oluşmakta. Belki büyük şehirlerde beyaz yakalı bir çalışan grup olmasından dolayı oralarda farklılaşabilir. Kendi adımıza uzun yıllardır ticari faaliyetimiz olduğu için tedarikçilerimiz ve diğer ticari bağlantılarımız ile uzun yıllardır bu işi yapmaktayız. Herkes bu işin gerçekliğinin farkında olduğu için ekonomik beklentiye girmeden dayanışma içinde götürüyoruz. Beklenti kavramı sanırım devlet ile ilgili olabilir. Bu beklentiyi pandeminin ilk sürecinde uçak biletlerinde KDV indirimi ve “evde oturun” ile zaten fark ettik. “Evde kalın, ama özgürce uçun.” Ardından biz IBAN vermeyi düşünürken bize IBAN verilince tamamen beklentimiz sıfıra indi. Beklenti demeyelim de temenni diyelim. Kira, elektrik, su, SSK ve personel maaş ödemelerini devlet yapsa süper olur.
-Rock Park mağazasının ana ürünü nedir? İnsanlar mağazanızda en çok neye ilgi gösteriyor?
Rock Park kurulduğu günden bu yana ağırlık olarak rock, metal müzik tarzı grupların baskılı yazlık ve kışlık ürünleri ile aksesuarlarını satmakta. Ürün ağırlığımız Yüzde yetmiş civarı bunlardan oluşmakta. Bu ürünler ağırlıkta olunca haliyle müşterilerimiz de bu tarz beğenileri olan güzel insanlardan oluşmakta. Sadece Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında paten satış oranımızda bir artış olmakta. Onun harici Antalya’da rocker insanların uğrak mekanı diyebiliriz.
-Heavy Metal, Punk ve Rock’a ilginiz nasıl oluştu? Hayat tarzınız ile işinizi nasıl harmanladınız?
Ben 52 yaşında bir bireyim. 80’lerde lise okurken sanırım. Üniversitede dinleyici olarak Almanya’da çalışan akrabalarımızdan kasetler falan isteyerek sürdürdüm. Bir dönüm noktası yok. Genel anlamda rock müzik hayatımızda hep vardı. Erkin Koray, Cem Karaca, Barış Manço, Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi gibi müzik yapan insanlardan etkilendiğimi düşünüyorum. İlk etapta bunun ismini koyduğumuzu sanmıyorum. Bunun farkındalığı sonraki yıllarda gelişti. Hayat tarzımız değişti mi bilmiyorum. Onu ancak dışarıdan bizi gözlemleyen biri söyleyebilir. İçinde olduğun bir şeyi fark etmek pek mümkün değil. Ama dışarıdan aykırı algısı toplumsal tekdüzelikle ilgili. Üniversiteden itibaren 30 yıl uzun saçlı, siyah kıyafetli bir hayat sürünce zaten normun bu olmuş oluyor. Ama farkındalık olarak hayat tarzımızı hayata bakışımız belirliyor. İnsan ve doğa odaklı, paylaşıma dayalı bir hayat sürmeye çalıştığımızı söyleyebilirim.
-Aynı zamanda DeliKasap Antalya Temsilciliği gibi “kutsal” bir görevi de üstlendiniz… DeliKasap ile tanışma öykünüz nedir? Dergiyi daha çok dükkanın müdavimleri mi ediniyor? Antalya’daki DeliKasap okur profilinden bahsedebilir misiniz?
DeliKasap dergisi ile ilk tanışmamız, sanırım ikinci sayıyla birlikte olmuştu. O yıllar forum kültürü hayatımızda daha etkiliydi. Büyük olasılık ile forumlardan okumuş ve iletişime geçmiş olabilirim. Eskiden rocker tayfanın bir araya gelebildiği forumlar vardı. Şimdi mikro düzeyde sanal cemaatler oluştuğu için dar alanda kısa paslaşmalar ile hayatlar sürdürülüyor. Dolayısıyla DeliKasap dergisini duymayan bir kitle de var. Ama ağırlıkta bu işin kültürel olarak yayın kısmının olmasından haberdar olup almak isteyenler, okuyucu kitlesi. Düzenli dergiyi takip edenler 25 yaş üzeri, Rock Park’ta duyup takip etmeye başlayanlar ise 18 yaş grubu diyelim. Ağırlık olarak iyi dinleyiciler, çoğu bir müzik aleti amatör de olsa çalıyor.
-Rock Park müdavimlerine ve DeliKasap takipçilerinize son sözlerinizi alalım…
Diyalektik olarak her şey değişiyor, dönüşüyor. İçinde bulunduğumuz süreç kültür bombardımanı misali genç insanları şaşkına çeviriyor. Bu yoğun kültürlenme ve kültürleme süreci bir noktada belli bir farkındalığa ulaşacak. Savunmasız kültürlenme sürecini bitecektir diye düşünüyorum. Rock müzik anlamında daha güzel zamanların yaşanacağını düşünüyorum. İnternet uygulamaları haritalar üzerinde çöpçatanlık hizmeti vererek sosyal ve cinsel açlığı doyuruyor olabilir. Fakat kültürel açlık bizi beklediği için, kültürel buluşmaların olacağı yeni internet uygulamalarının yolda olduğunu düşünüyorum. Bölgemizdeki rock müzik severler, Ursula Le Guin okurlar, Varlık Felsefesini tartışmak isteyenler gibi hizmet verecek araçlar ile yeni bir dünya oluşacak. Belki de “Cesur Yeni Dünya”dır. Gelecekten yana karamsar değilim. Kültür her zaman üzerine ekleyerek ilerler. Duruşlar, gel-gitler olabilir. Ama her zaman sıçrama yaşanır. DeliKasap dergisi ve okurlarına ürettikleri kültür için çok teşekkür ediyorum.
-Biz de size teşekkür ediyoruz…