Pentagram Muzik Grubu

Pentagram ile bir gece vakti park gezintisi!

Pentagram, 6 Ağustos Cumartesi akşamı, KüçükÇiftlik Park’ta 7’den 70’e hayranlarıyla buluştu. Bir yanda aileleriyle gelen minikler, bir yanda gençler, bir yanda da veteran olarak nitelendirebileceğimiz dinleyiciler vardı. Mekân, büyük ölçüde doluydu. Aylar evvel sevgili Erdem Çapar ile bir sohbetimizde, bana Pentagram’ın birden fazla farklı kuşağı yakalayabildiğinden bahsetmişti ki bu büyük bir başarıdır. Aynı şeyi farklı bir yerli metal grubu için söylemek pek kolay değil. En azından ben öyle düşünüyorum. Dolayısıyla Pentagram, yıllar önce ektiği tohumların sebzelerini, meyvelerini topluyor. İyi de yapıyor.

Konser detaylarına giriş yapmadan evvel, grubun yeni albümünün eylül ayında yayımlanacağını da belirteyim. Bu müjdeli haberi sahnede paylaştılar ve açıkçası heyecanlandım. Umarım daha çok hard rock tipinde bir albüm olur. Tabii bu görüşüme muhtemelen kimse katılmayacak, büyük bir kesim erken dönem thrash metal isteğini vurgulayacaktır. Her neyse, bekleyip görelim ve şimdi gelelim konser değerlendirmeme…

Her biri farklı dönemleri simgeleyen sert renkler

Etkinliğe, sevgili arkadaşım Murat Gökbulut ile adım attım. Daha evvel yine aynı mekânda, Pitch Black Process ve Dark Tranquillity izlemeye gitmiştik. Konser esnasında paylaştığı bilgiler ve zaman zaman telefonundaki not defterine yazdıklarıyla bence bilinçli bir katılımcı. Böylesi daha iyi.

Konser, gitar ve lead vokalde Hakan Utangaç’ın yönetimiyle başladı. “Bu Alemi Gören Sensin” performansı, çok güzeldi. Sonra, “Rottan Dogs” da geldi, ama bu kez “Bad Magic” dinleyemedik. Gerçi ben zaten Slayer dinlemiyorum.

Hakan’dan sonra mikrofonu Ogün Sanlısoy aldı. Yine Murat, yorumlarıyla bence konser tecrübeme güzel detaylar kattı: “Yahu Ogün iyi güzel söylüyor da, sanki şimdi birden ‘Saydım kaç gün oldu, Penceremden gir içeri’ diye girecek gibi hissediyorum.” Belli ki Ogün’ün solo kariyeri, sayın Gökbulut’u kötü etkilemişti. Ogün, özellikle “Fly Forever” ile yıldızlaştı bence.

Derken sahneye bu kez Gökalp Ergen geldi. “Doğmadan Önce”ye ilk etapta giriş yapamadı, bir zamanlama hatası oldu. Bu şarkı, Gökalp döneminde en sevdiğim şarkılardan ve açıkçası canlı performansını beğenmedim. Sebepsiz bağırışlara maruz kalmış gibi hissettim. Aslında albümdeki vokal tarzına yakın bir deneyim yaşamak isterdim.

Savaşın kazananı yoktur!

Tabii 6 Ağustos 2022, Japonya’nın Hiroşima kentine Amerika tarafından atılan atom bombasının 77. yılıydı. Bunun sahnede dile getirilmesi önemliydi bence. “No One Wins the Fight”, bizim duyduğumuz, ama ne yazık ki bazılarının inatla duymak istemediği bir şarkı. Huzurlu bir hayat isteği, “bir lüks” olarak görülmemeli, en doğal hak olarak benimsenmeli. Çok şey istemiyoruz aslında!

Gökalp’in pek etkileyici olmayan performansının ardından sahneyi Murat İlkan aldı ve grubu adeta kendine getirdi! Muhteşem bir sesi var, ama daha da önemlisi şarkıları çok iyi söyleyebiliyor olması. “Lions in a Cage” ve “Ölümlü” gibi klasikleri çok iyi yorumladı, yine, yeniden! Seviyoruz seni Murat İlkan, iyi ki varsın, hep bizle ol!

Bence Pentagram’ın son yıllarda kullandığı sahne formatı çok güzel. Önce solistler sırayla sahneye gelerek şarkıları söylüyor. Sonra da hepsi bir arada sahneye gelerek adeta bir metal korosu oluşturuyor.

Pentagram’ın yakın zamanda dinleyicilerine sunduğu “Bu Düzen Yıkılsın” ve “Sur” şarkıları da konserde çalındı. “Sur”, gerçekten çok beğendiğim bir çalışma. Ritmi, riff’leri, sözleri, tam benlik!

Tabii “Gündüz Gece” ve “Bir”in olmadığı bir Pentagram konseri düşünmek zor olur. Finalde de “Sonsuz”un akustik melodisi yankılandı, ama vokal olarak grup değil, biz seyirciler girdik devreye. Böylece güzel bir vedalaşma gerçekleşti ve bir sonraki konser için çoğumuz bekleyişe geçti bile.

Birkaç mini not daha paylaşmam gerekirse…

  1. Orijinal planda, Pentagram’dan önce sahneyi Hazy Hill alacaktı. Sırf bu grup için bilet alan arkadaşlarım var. Ne var ki gruptan iki kişi kovid oldu ve HH yerine açılışı Ronnin yaptı. Keşke Sülfür Ensemble olsaydı!
  2. Pentagram’da tek eksik eleman, şu an yurt dışında olan Demir Demirkan’dı.
  3. Ses sistemini sevdim. Bass gitar sesini duyabildiğim nadir Pentagram konserlerindendi.
  4. Metin Türkcan’ın gitar soloları, bazı şarkılarda, birkaç saniyelik de olsa kulağıma “elektro bağlama solosu” gibi geldi. Niye öyle oldu yahu!

DeliKasap Dergi Editörlüğü Notu: Geçmiş Olsun Cenk Ünnü

DOSTA GÜVEN DÜŞMANA KORKU SALAN ROCK MECMUASI DELİKASAP 666+2 ÇIKTI

JET HIZIYLA SİPARİŞ İÇİN:

DeliKasap | 666+2 | 20. Yıl Özel Sayı

Paylaş

Similar Posts

Bir yanıt yazın