PERSONA NON GRATA KRİZİ VE EXODUS
Türkiye’de gazetecilik sektöründe bir ifade vardır. Ülkede sıklıkla ve uzun süren işsizliğin yaşandığı sektörlerin başında gelen gazeteciliğin emekçileri için eskiden Tercüman gazetesi bir yer bulana kadar çalışabilecekleri bir mola noktası gibiydi. Köklü, yeni ya da ana akım bir gazetede iş bulana kadar çoğu gazetecinin yolu “işsizlikten iyidir” ifadesinin karşılığı olan Tercüman’la kesişirdi ancak kendilerini göstermek amacıyla sıra dışı haberlere imza attıkları için belki de farkında olmayarak çok güçlü özel haberlerle dolu bir gazetede çalışmış olurlardı. Ancak ne yaparsın? Tercüman bir kere herkesin gelip geçtiği o han modeli olarak akıllara kazınmıştı ya artık, kimse bu gölgenin arkasını görmek istemiyordu. Ne sektör ne de emekçileri… Ama bu gazetenin muhabirinden editörüne kadar tek başına bir haber ekolü olması gerçeğini değiştirmiyordu.
Exodus da thrash metal’in bir nevi Tercüman’ı gibi. Bugün thrash metal’in güncel üretimine ilişkin “katıksız – pür”, “old school”, “patlayıcı” gibi tanımlamalar kullanıldığında insanların aklına ilk gelen grup hiç kuşkusuz Exodus. ABD California’da Bay Area bölgesindeki ilk thrash metal grubu (Los Angeles kökenli Metallica’dan daha önce.) 1985 tarihli ‘Bonded by Blood’ albümüyle heavy metal tarihinde, kritiklerinde ve araştırmalarında “tüm zamanların en iyi Thrash albümleri”, “tüm zamanların en iyi riff’lerinin bulunduğu albümler”, “Thrash Metal’in tanımı olan albümler” arasında ilk üç ya dört sıradan hiç düşmemiş bir şaheser yaratmış gruptan bahsediyoruz. Exodus albümleri tanımlanırken bile Amerikan heavy metal içerikli dergiler, kitaplar ya da araştırmacılar sıklıkla “kıyaslanması mümkün olmayan teknik keskinlik ve dakiklik” ya da “Eskinin sarsılmaz thrash motoru” gibi ifadelere başvururlar.
2014’TE BAŞLAYAN DEĞİŞİM SÜRÜYOR
Grup üyelerinin hayatını kaybetmesi, bir araya gelip alternatif grup kurması ve bu işe yaramayınca geri dönmesi, aralıksız turnelere çıkmaları, birbirleriyle kavgalı olmaları, ölümcül hastalıklara yakalanmaları, kayıtların türlü gerekçelerle sürekli gecikmesi gibi çok sayıda sebepten dolayı yukarıdaki Tercüman örneğinde olduğu gibi grubun üyelerinin sürekli değişmesi gibi kronik bir tutum oluşmuş durumda. Bu öylesine bir tutum ki Exodus bu hastalığa yakalanmasa muhtemelen ilk Thrash Metal albümünü yayınlamış olacak ve bu lanet asla peşlerinde olmayacaktı.
Exodus aslında 2014 tarihli albümü ‘Blood in, Blood out’da aslında bu süreksizlik, bazen aidiyetsizlik, yarı profesyonel prodüksiyonu kırmak konusunda ziyadesiyle büyük bir ilerleme kaydetmişti. Grup ilk kez 8 kişilik profesyonel prodüksiyon ekibiyle çalışmış, California’da 2 farklı stüdyoda kayıtlar tamamlanmış ve prodüksiyon İngiltere’deki bir başka stüdyoda bitirilmişti. Albeniyi güçlendirmek için grubun evini en çok ziyaret eden baş konuklardan Testament’in vokalisti ‘Şef’ Chuck Billy ve Exodus’un kurucuları arasında bulunan Metallica’nin solo gitaristi Kirk Hammett da albümdeki parçalar arasında heyecanı arttırmışlardı. Exodus için bu girişim oluşturulmasından, pazarlanmasına, kayıt aşamasından, tanıtımına kadar dört başı mamur ticari profesyonelliğinin en keskin biçimde sergilendiği albüm olurken ABD’de listelerde 38 numaraya kadar yükselerek grubun tarihindeki en yüksek billboard derecesini de elde etti.
İŞLENMİŞ ÇELİK THRASH METAL USTALARI
Exodus’un 19 Kasımı tarihinde yayınlanacak olan 11. Albümü ‘Persona Non Grata’da 12 parça bulunacak. Grup hali hazırda albümden ‘The Beatings Will Continue (Until Morale Improves)’, ‘Clickbait’ ve ‘The Years of Death and Dying’ parçalarını yayınladı. Her albümde olduğu gibi ilk parça olumlu ya da olumsuz yönde yanıltıcı olabiliyor ancak üç parça ile yapılan bir kritikte yanılma payı pek yok. Yayınlanan parçaların tamamı aşina olduğumuz Exodus soundu ve yelpazesini gözlerimizin önüne sermekte. Gary Holt’un üstad-ı azam’ı olduğu işi, riff yaratım gücünü tüm hüneriyle sergilediği ‘The Beating Will Continue (Until Morale Improves)’ parçası ilk bakışta göze çarpmakta. Slayer’in bile emekli olduğu bu fani dünyada “biz varız” dercesine sert, ağır aksak ancak heavy ilerleyen ‘Clickbait’ ise bir yandan da bu haliyle Overkill’in ‘meslek sırrı’ sayılan aynı tempoyla ilerleyen karakteristik thrash sounduna göz kırpar gibi. Bu parçanın sözlerinde sert bir gazetecilik eleştirisi olduğunu da söylemeliyim. ‘The Years of Death and Dying’ ise Exodus’un imza tanıtım parçası niteliğinde. Orta tempo Exodus riff’leri üzerine kurulu, grubun klasik tekniğini bütünüyle üzerinde taşıyan parçanın solo bölümü kaotik bir girişten tam anlamıyla ‘old school’ thrash metal’e doğru dönüşürken parçayı tüm enstrümanlarıyla birlikte yarattığı fırtınanın içine alıyor. Nefesi metal kokan herkesin ruhunu sarsıp sallayacak an da tam olarak burası. Albümde baterist ve orijinal üye Tom Hunting’in onu thrash tarihinde başat güç kılan yeteneklerini baştan sona sergilediğini de ifade edelim.
Devamında ne gelecek bilmiyoruz ancak elimizde sağlam öngörü oluşturabilecek verilerimiz var. Tek bildiğimiz ‘Persona Non Grata’ öncesinde üretilen 10 albümden dokuzunun işlenmiş çelik thrash metal olduğu ve 10 albümden yalnızca ikisinin (‘Pleasures of the Flesh’, ‘Impact Is Imminent’) uluslararası heavy metal kritiklerinde düşük not aldığı… Exodus’un çerçevesi büyük bir keskinlikle belirlenmiş bir müzikal alanı var ve 1992 yılındaki deneme haricinde bu çerçevenin dışına çıktıklarını da görmedik. Exodus’un geçmişten günümüze müzikal üretimi bir albüm haricinde riff’lerin ihtişamıyla dolu ve her zaman ifade edildiği haliyle “katıksız, pür” bir thrash albümle dinleyicilerin karşısına çıkma olasılığı kuvvetle muhtemel. Dolayısıyla bizi bekleyen albümü tahmin edebiliyoruz.
KULAĞINI RAYLARA DAYA EKSPRES TRENİN SESİNİ DUY!
Diğer yandan Exodus adlı ‘heavy’ ekspres yük treninin makinisti durumunda olan prodüktör Andy Sneap’in treni aralıksız körükleyerek hızından zerre taviz vermemesi de bu beklentiyi güçlü kılan bir başka etmen. Sneap bir yandan grubun uzun yıllardır ana prodüktörü durumunda diğer yandan prodüksiyon takımında baş köşede yer aldığı diğer gruplara bakıldığında soundu hangi yelpazede tuttuğu da açıkça görülmekte. Sneap’in mucizeler yarattığı gruplar arasında belli başlıları sıralamak gerekirse: Napalm Death, Megadeth, Machine Head, Obituary, Testament, Kreator, Arch Enemy, Soulfly, Trivium, Annihilator, Accept, Slayer, Carcass, Overkill, Judas Priest ve Dream Theater.
10 ülkenin büyükelçileriyle henüz atlattığımız ‘Persona Non Grata’ krizi değil bizlerin görmek istediği… Biz Thrasher, Rocker, Headbanger’ların görmek istediği ‘Persona Non Grata’ işte bu dedirtecek türden bir albüm bizleri bekliyor.
Exodus söz konusu olduğunda adettendir… Tüm dünyadaki thrasher’larin ifade ettiği bir gerçeği yinelemeyi boynumuzun borcu addediyoruz. Thrash metal sahnesinin en büyük pazarlama paketi olan ‘Big Four’ içinde Anthrax değil Exodus olmalıdır!
Albümün çıkışıyla birlikte yeniden karşınızda olmak ümidiyle…
Keep the pedal to the metal!
Emre Doğulu