Bir Doom Metal var bir de Doom Kitabı
Heavy metal hayranı nerd arkadaşım Mahmut Saral Doom Kitabı yazacağım diye ensemde öylesine boza pişirmişti ki sonunda dayanamayıp “tamam ule,” demiştim, “kitabın çıksın, ilk ben edineceğim!” Her ne kadar “Doom Metal” bana kasvetli ve fazla ağır abi işi gibi gelse de neticede aynı zamanda üretken bir Delikasap yazarı da olan arkadaşımıza destek olmak elbette ki boynumuzun borcuydu. Kitap çıktı, ben de edindim. Hatta Mahmut ile kendi kitaplarımızı değiş tokuş bile ettik. Lakin bir sorun daha vardı. Doom Metal ayrı, doom kitabı ayrı dünyaların konseptleriydi. Bunu da öğrenince Mahmut Saral ile röportaj yapmak şart oldu. Şaka bir yana, self-publishing olayında ısrarcı olacağını söyleyen ve ikinci nerd kitabının çalışmalarını tam gaz sürdüren Saral’a kulak vermekte faide vardı…
Kişisel yayıncılık yapma fikri nasıl oluştu? Doom Kitabı’nı yazarken ve yayınlarken karşılaştığın güçlükleri yazar mısın?
Öncelikle böyle bir kitap hazırlama fikri bana aitti, yani kimse gelip de “Şöyle bir kitap yap, biz de sana destek çıkarız” demedi. Zaten deselerdi de pek heyecan verici gelir miydi bilmiyorum, her neyse. Yıllardır düşündüğüm fikri nihayet ete kemiğe büründürmek için aylarca araştırmalar yaptım ve yazdım, yazdım. Kitabı bitirmeden hiçbir yayıncıyla görüşmek istemedim açıkçası. Çünkü olumsuz şeyler (Yüksek fiyat, geç satışa sunma gibi) söyleyip moralimi bozacaklarını, bunun da kitabı yazma sürecimi kötü etkileyeceğini düşündüm. Bunun için de kitabı bitirdikten sonra birkaç yayın eviyle görüştüm ve benzer şeyler duydum: “Basım için şu kadar para vermelisin”, “Satılırsa sana kitap başına çok az bir para verebiliriz”, “Biz aslında oyunlardan pek anlamıyoruz”, “Ülkede bu tip kitaplar nasıl karşılanır bilmiyoruz” gibi…
Dolayısıyla ben de, “Madem bu kitabı ben hazırladım, öyleyse ana yayıncısı da ben olmalıyım” dedim ve öyle de hareket ettim. Kitabın basılma sürecinde AMD Türkiye firması da baskı masrafları için ciddi katkılar sundu.
Şimdiye kadar satılan kitaplarımın büyük bir kısmını kendi ellerimle okuyuculara direkt verdim ya da kargo yaptım. Çok azını da yayıncı firma sattı ve kargoladı.
Eğer güçlü bir yayın evinden teklif gelseydi reddeder miydin?
Kesin konuşmayayım, ama reddetmezdim sanırım. Kitabın içeriğine, ismine ve kapak tasarımına ciddi oranda müdahale edilmediği sürece sorun olmazdı. Öte yandan, tabii ki tüm masrafları da onlar karşılamak şartıyla kabul ederdim.
Siber çağda neden basılı kitapta ısrarcı oldun?
“Söz uçar, yazı kalır” diye güzel bir söz vardır, bilirsiniz. Çok fazla kitap okuyan biri değilim, ama hala fiziksel kaynaklar benim için çok önemlidir. Bir müzik albümünden bir DVD filme kadar bu böyledir benim için. Fiziksel arşive önem veririm. Öte yandan, şu an için interneti ileriye yönelik örnek verebilir miyiz emin değilim, ama binlerce yıllık sürece direnerek günümüze kadar ulaşan kitaplar var. Bu da basılı kitabın ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor bence. Sonra, “Su Dünyası” filminde Kevin Costner’ın bir parça yazılı parşömen bulunca nasıl da mutlu olduğu sahneyi hatırladım mesela.
Çok okuyanın başına gelen parşömeni okuyan Kevin abinin de başına geldi! -(Atlantisli)
Genç yazar adaylarına tavsiyen neler olurdu?
2005 yılından beri web sitelerinde yazıyorum. Zaman zaman dergiler ve nadiren gazete tarafına geçtiğim de oldu. Kitap için konuşacak olursak evet, ilk kez bir kitap yazdım. Basit olacak belki ama, yapılmak istenirse bir şekilde oluyor. Tavsiyem, “Nereden başlamalıyım, nasıl bir başlangıç yapmalıyım?” diye düşünmemeleri. Zira bu, kısıtlayıcı, hatta vazgeçirici bir etki bırakabilir. En iyisi, aklınıza geldikçe yazmak, yazmak. Bırakın sıralama, düzenleme, başlangıç ve bitişleri ayarlamak en sona kalsın. Bir de az evvel de söylediğim gibi, kitaba başlamadan önce ve ciddi bir aşama kaydetmedikçe yayıncıları düşünmeyin bile. İlk işiniz, o istediğiniz hikayeyi tamamlamak olsun.
İkinci kitabın ne zaman yayımlanacak? İçeriği hakkında bilgi verir misin?
Doom Kitabı, Türkiye’de bir oyun serisine yönelik olarak hazırlanan ilk ve tek kitaptır. Yani yurt dışında basılan bir kitabın Türkçe hali değildir. Bu bence çok önemli. Kitabı benim hazırlamam da sürpriz sayılmaz aslında. Zira dünyanın en geniş Doom oyun koleksiyonuna sahibim ve bundan yapımcı firmanın da haberi var. İlk kitabın basılı ve dijital olarak İngilizce versiyonlarını da düşünüyoruz.
İkinci kitabım, daha doğrusu mustakbel kitabımın ismi ise, “Doom Kitabı II: Doom Hikayeleri” olacak. AMD Türkiye ve TEM Agency firmalarının destekleri olacak. İlk kitapta A’dan Z’ye tüm seri hakkında birçok bilgiyi paylaşıyor, kendi deneyimlerim ve oyunun yapımcı ekibinden de önemli isimlerin görüşlerine yer veriyordum. İkinci kitapta ise, “hatıralar” ön planda olacak. Hatta ikinci kitabı tek başıma değil, Türkiye oyun ve teknoloji basınındaki çok önemli isimlerle birlikte yazacağım. Ben soracağım, onlar cevaplayacak; hatta kendi istedikleri, hatırladıkça mutlu oldukları Doom hatıralarını paylaşacaklar. Böylelikle bu kitapta ben de bir okuyucu olacak ve çok güzel şeyler öğreneceğim. İlk kitaba kıyasla böyle ciddi bir fark var. Sinan Akkol’dan tutun da Ecevit Bıktım’a, Levent Pekcan’dan Mustafa Yiğit’e kadar onlarca önemli isim olacak. Hikayelerini öğrenmek için ben de sabırsızlanıyorum.
Çıkış dönemine gelir isek, ilk kitabı geçtiğimiz mart ayında çıkarmıştık. 1000 adet basılmıştı ve koleksiyonluk bir kitap olarak geriye çok az bir miktar kaldı. Bu yeni kitabı ise 250 ya da 300 adet ile sınırlandırmak istiyorum. Kitabın içinde, kitabı ön sipariş verenlerin isimleri de olacak ve bu kitap da muhtemelen 2018 Mart ayında satışta olacak.
Başarılarının devamını dilerim. Her ne kadar bahsettiğin bu kültüre bir çöl bedevisinin rüzgar sörfüne olan merakı kadar “yakın” olsam da bu kitabın da alıcısı olmak isterim. Zira tutkunun peşinden gitmeni çok önemsiyorum.
Teşekkürler…