Çernobil üzerinden “Korkunç” Çar Ivan, Rusya, Ruh ve Beden

YAŞAMI ÜLKEYE DÖNÜŞEN “OLAĞANÜSTÜ” VE  “KORKUNÇ” ÇAR IVAN VE RUSYA, RUH VE BEDEN

Dizilerin oldukça popüler olduğu bugünlerde şimdi de Çernobil büyük ses getirmeye devam ediyor. 1986 yılındaki Çernobil Nükleer Faciası’nı temalandırdan dizide çok yoğun, göze batar, incelikten yoksun anti-Sovyet, anti-Moskova mesajları verilmesi bir yana insanların sıkça şu soruları sorduğunu da duyuyorum: “Ruslar nasıl olup da öleceklerini bile bile facianın ardından Çernobil Nükleer Santrali’ne girebildiler?”, “Bu işçiler, itfaiyeciler, askerler canlarını nasıl hiçe saydılar?”, “Devlet nasıl bu kadar katı olabiliyor?” vs…

Rus tarihinde öyle bir isim var ki devletin tarihinin, halkının karakterinin, toplumun reflekslerinin, evrensel meydan okumalarının beden bulmuş hali konumunda ya da bazı Rus tarihçilerinin dediği gibi Rusya o ismin beden bulmuş halinden ibaret. Diziyi izleyen insanların “Korkunç” olarak nitelendirdiği tüm eylemler, kararlar ve girişimler Ruslar için ancak “Büyük” olarak adlandırılabilir. Meşhur tarihçi Edward Gibbon’in Büyük İskender için ilginç bir değerlendirmesi vardır. İskender hocası Aristo’nun idealizminden ve metafizik arayışından öylesine etkilenmiştir ki tüm dünyayı o sona ulaşmak için heba ederken tarihi de “kendi iradesine doğru bükmüştür.” Sonunda kendisi de tükenmiştir ancak geçtiği topraklarda büyük aydınlanmalar yaşanmıştır. Rusya’nın tarihinde de öylesine bir isim var ki karakteri Rusya, ruhu Rus milleti, bıraktıkları Rus tarihinin geri kalanına dönüşmüştür. Dünya onu “Korkunç” diye ansa da o Ruslar için “Grozny” yani “Kudretli” Ivan’dir. Rusların ilk çarı yıkık dökük, çamurlar içinde bir kent içinde öylesine bir hayal kurmuştur ki halkını, ordusunu ve sonunda kendisini tüketmiştir ancak arkasında Rus tarih gerçekliğini bırakmıştır. Avrasya’nın kaderini “kendi iradesine doğru büken” o isim zavallı haldeki bir step köyünden ülke yaratıp o ülkeyi de imparatorluğun eşiğine getiren kişi.

SÜREKLİ REFORMUN BAŞLANGICI

Keskin ideolojik farklılıklar bir yana Rus tarihsel gerçekliği Çar Korkunç Ivan’in beden bulmuş hali gibi. Rusya Büyük Petro döneminde önce teknik ve sanat açısından sonrasında Büyük Yekaterina döneminde idari açıdan Batılılaşırken kendi tarihine, ekonomisine, idari yapısına, devrimlerine, dünyaya, halkına, kültür, sanat, bilim ve edebiyata bakış açısı ve bu alanlardaki her değişikliği o çarın gözlerinden görmeye devam etti. Bu benzerlikleri yalnızca sıralamak bile onlarca sayfa sürer ancak kısa bir anlatımla belirgin hale getirmeye çabalarsak… Çar Ivan Vasilyeviç ya da IV. Ivan, Opriçniklerden mükellef korkulan iç güvenlik teşkilatı kurup muhalif Boyarları ezip geçti, “halka ihanet edenler” dediği Boyarların büyük bölümünün mallarını müsadere etti dolayısıyla Rus halkının halen ısrarla çok sevdiği ve aziz ilan etmek istediği bir çar figürünü oluşturdu. Ülkesinde sanatın koruyucusuydu. Moskova’nın ilk kitap basım evi, resim çalışma atölyeleri onun zamanında kuruldu. Folklor eserlerinin kitap haline getirilmesinde hatta bazı müzik çalışmalarında bizzat katılım gösterdi. Ülkenin yazılı ilk yasalar bütünlüğünü hazırlattı, Zemsky Sobor yani Rus tarihindeki ilk parlamentoyu (feodal temelli) kurdu. Asilleri bir çatı altında toplayıp seçilmişler konseyi yarattı. Kiliseyi Stoglavy Sinod toplantısında yetkisi altına aldı ve Sobor Meclisi tarafından denetlenebilir hale getirdi. Kilise yeniliklere karşı çıktığında onlara da kan kusturdu. Yani Orta Çağ’daki anlamıyla “Laik Kral”ların göstereceği bir cesareti ortaya koydu. Ülkeyi kendi kendi yöneten yerel yönetim birimlerine böldü. Moskova’daki muazzam St. Basil Katedrali’ni inşa ettirdi.

ÇILDIRAN BİR ÇAR VE ÜLKE

Kaybedilen savaşlar, taraf değiştiren Ruslar, büyük aşkının zehirlenerek öldürüldüğü iddiası, büyük kıtlık, büyük yangın… Victor Hugo’nun dediği gibi büyük isimlerin trajedileri de büyük olur. İvan zamanla akıl sağlığını da yitirmeye başladı. Bir boyar köyünü yakıp akşam tüm köylüleri şenliğe davet etmesine karşın hiçbir köylü gelmediğinde sabaha kadar donmayı göze alıp pazar alanının ortasında beklediğinde bu durum açıkça ortaya çıkmıştı. Aynı adı taşıyan oğlu Prens İvan’ı asasıyla öldürdüğünde yaşadığı trajedi yalnızca bir babanın değil ülkesinin trajedisidir. Rusya’nın resimdeki dev ismi İlya Repin bunu resmettiğinde ortaya çıkan görüntü bir ülkenin tarihinin özetidir. Rus tarihine genel bir bakışla bile yukarıdaki tüm vakalar ondan sonraki dönemde, Romanovlar’da, SSCB’de, Rusya Federasyonu’nda da tekrar tekrar görülür. Bu manzara mevcut haliyle bir insanın kaderinin asırlardır ülkesinin kaderine dönüştüğü izlenimi verir.

Ve Grozny öldüğünde arkasında “zorlu zamanlar” adı verilen dönem başladı. Satrançtaki büyük ustalarıyla bilinen bir ülkenin ilk büyük hamlecisiydi belki de… Öyle hamleler yaptı ki taşlar kırıldı, satranç tahtası çatladı rakiplerinin büyük kısmı vahşi işkenceler ve gece gölgelerinden gelen sinsi darbelerle hayatlarını kaybetti ancak zaten Rusya hiçbir zaman bu oyunu normal oyamadı.

TROÇKİ VE STALİN, BİRBİRLERİNE İVAN İLE MEYDAN OKUDULAR

Büyük Petro reformlarını gerçekleştirirken ya da Büyük Yekaterina idari ve yapısal yenilenmeye giderken kendilerine kimi örnek aldılar? Bizzat onların tarihçileri tarafından bu soruya tek bir cevap verilir. Bu öyle bir isim ki SSCB döneminde Komünist tarihçiler başlangıçta buna karşı çıksa da Stalin bizzat bu isim üzerinden “büyük adam” miti yaratmayı çok istedi. Çar Ivan’in fikirlerinin pratikteki uygulamaları, başarı hikâyeleri, başarıya giden yol, gelişmeye yönelik fikirleri, kendi başına gelenler, ülkesinin yaşadıkları, ölümü sonrası yaşananlar… Bir ülkenin tarihinde Petro’dan, Stalin’e kadar neredeyse sürekli birbirini tekrar eder. Yaşadığı dönemden bu yana ülkesinin tüm damarlarına, insanlarına onun kadar sirayet eden çok az sayıda isim var. Çarist Rusya’yı yıkan, dünyayı aydınlatmak için olağanüstü ve bir o kadar da kanlı mücadeleler veren iki büyük Bolşevik’in hikayesiyle bitirelim. Lev Troçki ile Josef Stalin kanlı bıçaklı olduğu o kırılma anlarından birisinde birbirlerine Rus kültüründe iyi bilinen ve tehdit kokan iki ders niteliğinde fabl anlatırlar. Birbirlerini fabl ile tehdit eden iki büyük devrimcinin öykülerinden birisinde gururlu bir aslan diğerinde ise kurnaz bir ördek hikayenin merkezindedir. İkisi de dinleyiciye ders verir. Rus folklor yazımında bu hikayeler tam olarak Korkunç İvan döneminde ortaya çıkmıştır ve tarihçi Simon Sebag Montefiore’in araştırmasına göre aslan da ördek de IV. İvan’dan başkası değildir.

BÜYÜK BAŞARILARIN KENDİNİ TÜKETEN HALKI

Tüm bu yenilenme, devrim süreçleri Rusya’nın mantık dışı ancak her defasında başarılan amaçlarına ulaşmak muazzam insani ve ekonomik kayıplara mal oldu. Zaten hep böyle olmadı mı? Uçsuz bucaksız stepler içerisindeki Ruslar bir ideal ve amaç ile hareketlendiğinde tarihte eşine az rastlanır bir kitle gücüyle hareket edebildikleri içindir ki Asya’nın ‘Büyük Ayı’sı her zaman korkulan bir unsur olarak algılandı. Yeni bir başkentin inşası için binlerce insan çamurların ve bataklığın içinde hayatını kaybettiğinde, iki dev nehri birleştirmek için makinelerin altında ezildiklerinde, Sibirya’dan çıkıp milyonlar halinde faşistlerin tankları ve toplarının üzerine bağıra çağıra koştuklarında, küresel ölçekte sosyalist, anarşist ve Marksist fikirlere muazzam üretim katkıları verdiklerinde, tüm halk ileri teknik bilgiye tabi tutulduğunda, çığır açan bilim insanları ve bilimsel başarılar ortaya koyduklarında, imkansız denilen sanayi hamlelerini gerçekleştirdiklerinde ya da kurtarılmasına ihtimal verilmeyen bir uzay istasyonunu vücutları donmanın eşiğine gelerek çekiçle tamir ettiklerinde, dünya edebiyatının, resim ve klasik müziğinin titanlarını toplumun bağrından çıkardıklarında, yeni bir fikirle dünyaya alternatif sunduklarında ve bir nükleer felaketin içine korkunç acılar içinde öleceklerini bile bile gittiklerinde… Hep böyle oldu. Bu adanmışlık, delicesine çaba, büyük başarılar, büyük yıkımlar ve büyük tekrarların toplamı “Korkunç” değil ancak “Olağanüstü” olarak adlandırılabilir.

Paylaş

Önerilen Haberler

Bir yanıt yazın