Başka Olur Alman’ın Senfonik Metali: “Haggard’ı Başkentte Konuk Ettik”
14 Ekim Pazartesi günü, Ankara Milyon Performance Hall’daydık. Efsane senfonik metal grubu olan Almanya asıllı Haggard’ı dinledik. Genç nüfusu çoğunlukta olsa da izleyiciler arasında her yaştan Haggard dinleyicisi salonda toplanmıştı. Yapısı sayesinde, biraz sıcak olsa da, oldukça samimi bir ortam sağlayan Milyon, saat 22:00’da dolup taşmıştı.
Heyecanla Haggard’I bekleyen hayranlar saat 22:20’de In a Fullmoon Procession’la sahneye çıkan grubu karşıladılar. Grup, oldukça enerjik sahne performansıyla seyircileri hemen etkisine aldı. Senfonik metalin kompleks ve çok katmanlı yapısıyla seyircileri oldukça etkilediler. 1989’da kurulmuş olan Haggard, canlı performans konusunda çok iddialı ve esaslı bir grup. Bu Pazartesi de seyircilere senfonik müziğin, çok katmanlı ve kompleks yapısına rağmen nasıl profesyonelce icra edilebildiğini gösterdiler.
Bir çok farklı müzisyenle çalışan Haggard’da bu konser vokalde ve gitarda Asis Nasseri’yi, flütte Cătălina Popa-Mörck’ü, klavyede Hans Wolf’u, kemanda Anne Eberlein ve Cosmin Nechita’yı, çelloda Johanna Heesch’i, bas gitarda ve vokalde Frank Schumacher’i, gitarda Julian Jönck’ü ve soprano vokalde Janika Groß Mexika’da olduğu için bu konser gruba destek çıkan soprano Janna’yı dinledik.
Setlist şu şekildeydi: In a Fullmoon Procession, Heavenly Damnation, The Final Victory, The Sleeping Child, Per Aspera Ad Astra, Seven From Afar, Herr Mannelig, Awaking The Centuries, The Observer, Eppur Si Muove, Tales of Ithiria, Of a Might Divine, La Terra Santa, Upon Fallen Autumn Leaves, The Day as Heaven Wept, Origin of a Crystal Soul, All’Inizio è la Morte.
Asis Nasseri Ankara’da evinde gibi hissettiğini söyledi, şehri ve Ankaralı dinleyicileri bol bol övdü. Hatta bu kadar övülmeyi beklemiyorduk diyebilirim, seslerimiz, misafirperverliğimiz ve her turnelerinde salonları doldurup taşırmamız bu güzel grup için çok anlamlı ve önemliymiş. Janna’nın performansı çok etkileyiciydi, meleksi sesi ve mahzun bakışlarıyla gerçekten ortaçağ filmlerinden günümüze gelmiş gibi bir hava estirdi. Asis’in Ankara sevdası konuşmaları üzerine Janna’nın gözyaşlarına boğulduğu anlar da çok ilgimizi çekti. Hem sesi hem duygulu hali gerçekten kalplere dokundu diyebiliriz, umuyoruz olumlu gözyaşlarıdır gördüklerimiz. Perfomansın renkli başka bir kısmı da Asis ile Julian’ın gitarlarını alıp kaybolmalarıydı. Frank’ın ‘Beyler ve bayanlar, gitaristlerimize ihtiyacımız var!’ çağrısından sonra seyircilerin arasından sahneye geri geldiler. İnmişler de gezine gezine fotoğraflar çektiriyorlarmış hayranlarla meğer.
Sonda kalplere dokunan bir tatlı an daha yaşadık. Her sanatçının selamından sonra klavyeci Hans Wolf’un Haggard’da 26 yıldır çalıyor olduğu belirtildi. Çoğu izleyicinin yaşından da uzun olan bu süre tabii ki, ağızları açık bıraktı. Hans hem grup arkadaşları hem de izleyicilerden büyük takdir ve alkış topladı.
Fransa’yı, Çin’i ve Almanya’yı aşan Haggard’a İstanbul ve Ankara ziyaretlerinden dolayı çok teşekkür ediyoruz. Bu duygulu ve headbang dolu performans, turlarının son Türkiye durağını çok eğlenceli kıldı. Senfonik müziği ve metali yaşatan, bu grubu böylesine Ankara düşkünü yapan izleyicilere de biz kucak dolusu tebrik ve sevgi yollayalım buradan. Asis Nasseri’nin de mükemmel Türkçesiyle dediği gibi: ‘Teşekkürler Ankara!’.