2000’ler fenomeni Direc-t nereye koşuyor?
[vc_row][vc_column][vc_column_text]Üçüncü Yeniler, Alternatif Müzik, Klasik Rock tartışmalarına devam ediyoruz. Bu defa Direc-t konuşuyor: “Gençlerin belli bir müzik zevki yok”
Yeni nesil müzikal eğilimler, canlı müzik ve stream müzik dinleme alışkanlıkları, Üçüncü Yeniler, rock’n’roll’un geleceği, Gaye Su Akyol bizi kurtarır mı, derken mikrofonu özellikle 2000’li yılların ilk çeyreğinde hatırı sayılır bir fan kitlesine ulaşan Direc-t grubuna yöneltiyoruz. Grunge’ın Türkiye şubesi gibi bir yaftalamaya da maruz kalan grup üyeleri aslında “her zaman kafalarına göre takıldıklarını, belli bir şöhret peşinde hiçbir zaman koşmadıklarını” söylüyorlar.
Türkiye yerli rock ve alternatif müzik tarihimizde geçmişten bugüne çok güzel ve özel vakalar da yazılıdır, çok talihsiz ve tuhaf mevzular silsilesi de… Bir tabir olarak “rockçılık müessesesi” dünden bugüne hala en itibarlı müzikal sınıflamalar arasında yerini koruyor. Özlem Tekin’in yıllar boyunca “Ben bir rockçı değilim, ben elektronik müzik yapıyorum” demesine rağmen medyanın onu ısrarla “Rockçı Özlem” diye kodlaması, onun da en sonunda “Tamam ulan rockçıyım” demesi misali, örneğin bir Gaye Su Akyol’un rockçılık icazeti ta New York’lardan, ana akım dergi ve gazetelerden bile verilebiliyor. “Rock’n’roll’un büyüsünü ve etkisini kırmak çok zor, bazı tabuları devirmek de imkansız. Mesela alternatif rockçı Kurban grubunun vokalistinin gereksiz ve tuhaf bir “tabu devirme girişimi” sonucu “heavy metal işaretini aşağılamaya çalışması” –Ronnie James Dio’ya yapılan bir saygısızlık olarak algılanmış-, grup affedilmemiş ve bu özgün grup müzik tarihinin tozlu yaprakları arasına atılabilmiştir. Youtube kayıtları acımasızdır.
Direc-t grubunun vokalisti Bilge Kösebalaban’ın da çok isabetli bir tesbiti ile “Cep telefonlarımızda artık dünyalar var…”
Artık en ufak bir hata affedilmiyor, zaten seçenekler de sınırsız, dinleyici ise sıkılgan, bıkkın ve internet çağının doğası gereği, umarsız…
Bilge artık haliyle kendini bir “genç müzisyen” olarak görmüyor. Grunge’ın alameti farikası Eddie Vedder’ın bile elli beş yaşına bastığı bugünlerde dünün “yeni nesil alternatif grupları” artık olgun birer “rock abisine” dönüşmüş gibidir:
“Tamam ben de her şeyi dinlerim ama belli bir tarza daha fazla yoğunlaşırsın. Ama şimdiki yeni neslin böyle bir kaygısı pek yok. Çünkü cep telefonundan bir bombardımana maruz bırakılıyorlar, 10 saniye ondan, 10 saniye bundan… Buna ne bir müzik türü yetişebilir ne de bir grup. Mesela şu anda rap popüler. Yarın belki yine rock popüler olur. Ama onun da popülerliği en fazla bir sene. Sonra yine bambaşka bir şey popüler olabiliyor.”
Hakikaten de bugün şaka gibi gelse de 90’lı yıllarda Jet Sosyeteye dahi sirayet etmiş “rock” ve “heavy metal” modasını akla getiriyor Bilge’nin söyledikleri. Neslihan Yargıcı’nın “metalci” takılması, bugünün kaşarlaşmış TV fenomenlerinin rock festivallerinin gediklisi olması… Peki ya öncesinde? Seksenli yılların Türkiye’de en “moda” akımı olarak görülen punk’ın öncüleri kimdi dersiniz?
Bu belgeler rapçileri uyarıyor adeta: “Yarın ne olacağınız belli değil, bizden söylemesi…”
Seksenli ve doksanlı yıllardan bugüne bir zaman sıçraması yapıyor ve tekrar Bilge ve dadaşlarına dönüyoruz…
“2019 yılında Direc-t’nin yaptığı müzik ne anlam ifade ediyor” sorusunu Bilge Kösebalaban ve arkadaşlarına yöneltiyoruz.
“Biz her zaman beraber çalmayı sevdik. Yaptığımız albümlerde yoğun bir emek ve keyif var. Belki beş senede bir ya da senede her gün bir araya gelsek de dinleyici bizi doğru değerlendirecektir. Yaptığımız dört albümde de kafamıza göre takıldık, ‘ama böyle olsun, şöyle olsun’ diye bir kurgu yapmadık.”
Burası çokomelli. Hayata ve müziğe bir anlam katabiliyor musun? Duruşunu belirleyen ne? Şan ve şöhretin beyhudeliği ve ünlü olmanın geçici hazzının illüzyonu mu yoksa şu üç günlük dünyada kafanıza göre takılma keyfi mi?
Doğrusu Direc-t, başlıktaki sorunun yanıtını duruşuyla veriyor: Kurban örneğinin tam tersine “rock’n’roll yüksek okulu”ndaki sınavlarını düşe kalka da olsa vererek, derslerini aksatmayarak yoluna devam ediyor; tevazu ile, ağır ağır…
[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]