AIR-GUITAR’IN MUCİDİ JOE COCKER’I ANLAMAK, HİSSETMEK

Joe Cocker, 1960’lı yıllardan itibaren blues, rock ve soul müziğin en hakikatli harmanlarını ortaya koyabilmiş efsane bir isim. Ancak özellikle Türkiye’de yeterince hakkı verilmiş bir müzisyen mi, işte orası tartışılır. Özellikle genç kuşakların bu büyük ismi yeterince tanımadığı aşikâr. DeliKasap dergisi için hazırladığımız bu yazıda Cocker’ın müzik tarzını, müziğindeki duygu durumunu ve uzun kariyerinin neden bu kadar önemli olduğunu elimizden geldiğince sizlere aktarmaya çalışacağız. İyi okumalar…

Joe Cocker, bana göre sadece bir rock ve blues şarkıcısı değildi. O, müziğiyle ruhlara dokunan, sesiyle duyguları derinden hissettiren, eşsiz bir sanat erbabıydı. Onun müziği, blues’un köklerinden beslenirken, rock’ın enerjisiyle harmanlanarak soul’un ruhsallığıyla taçlanarak bambaşka bir boyut kazanırdı. Peki, onu diğer sanatçılardan ayıran en önemli özellikler neydi?

Cocker’ın sesi, dinleyicileri kendine çeken güçlü ve yoğun hissiyatlara sahip bir manyetik alana sahipti. Hüzünlü ve aynı zamanda coşkulu tonlamalarıyla, şarkı sözlerinin derinliklerine inerek onları daha da anlamlı kılırdı. Onun sesi, sadece bir müzik aleti değil, bir duygu ifadesi aracıydı.

Cocker, sahnede adeta bir trans halindeydi. Müzikle bütünleşir, şarkılarını hissederek söyler ve dinleyicileri de bu coşkuya ortak ederdi. Hareketleri, mimikleri ve sahnedeki duruşuyla, müziğini görsel bir şölene dönüştürürdü. (Aşağıdaki linkteki performansında sanatçıya eşlik eden şahane kuçu-kuçu ile Joe Baba bizlere Rock Cenneti’nden adeta bir #YasayıGeriÇek mesajı verir gibidir.)

Cocker, sadece kendi bestelerini değil, diğer sanatçıların şarkılarını da yorumlayarak onları bambaşka bir boyuta taşır, kendine özgü bir hale getirirdi. Onun yorumlarıyla, dinleyiciler şarkıları yeniden keşfeder, farklı anlamlar yüklerdi. Nitekim, The Beatles’ın “With a Little Help from My Friends” şarkısına yaptığı cover, onun müzikal yeteneğini ve tarzını en iyi yansıtan örneklerden biriydi ve The Beatles üyeleri Cocker’ı canlı izlerken büyülenmişlerdi.

Cocker, sadece müziğiyle değil, aynı zamanda yaşam felsefesiyle de dikkat çekerdi. Müziği, onun için sadece bir ifade aracı değil, aynı zamanda hayatın anlamını sorgulayan bir yolculuktu. Bu derinlikli bakış açısı, müziğine yansır ve dinleyicilere de ilham verirdi.

Joe Cocker’ın müziği, yoğun duygusal derinliklerle doludur. Şarkılarında genellikle aşk, kayıp ve umut gibi temaları işler. “You Are So Beautiful” ve “Up Where We Belong” gibi şarkılar, onun duygusal anlatım gücünü ve vokal yeteneğini gözler önüne sermekteydi. Türkler içinse onun en önemli şarkısı Unchain My Heart olabilir zira bu şarkı, yanlış hatırlamıyorsam hem bir reklam filmi için kullanıldığından dolayı sürekli kulaklara bir aşinalık taşırdı hem de seksenli yılların sonu doksanlı yılların başında da video klibi sıklıkla ekranlarda dönerdi. Bir diğer komik durum ise şu. Ercan Saatçi ve Ufuk –soyadını şu anda hatırlayamadığım bir sağcı şarkıcı Heavy Metalciler ile dalga geçmek ve metalcileri halka hedef haline getirmek için yaptıkları saçmasapan bir şarkı olan Metal Man adlı soytarılıklarında vokal tarzı olarak Cocker’ı taklit etmişlerdir. Eğer Joe Cocker’ın müziğini bile metal zannediyorlarsa size o ekranları açan TV kanalı yöneticilerinin …. (anladınız siz onu)

Neyse biz Cocker’a dönelim, Cocker’ın şarkılarında hissettiğiniz duygular, onun müziğe olan tutkusunu ve samimiyetini yansıtır. Joe Cocker’ın kariyeri, 40 yılı aşkın bir süre boyunca devam etmiştir. Bu süre zarfında 23 stüdyo albümü çıkarmış ve sayısız konser vermiştir. Kariyerinin başlarında The Beatles’ın şarkılarına yaptığı cover’larla tanınan Cocker, zamanla kendi özgün tarzını ve repertuarını oluşturmuştur. 1982 yılında Jennifer Warnes ile yaptığı “Up Where We Belong” düeti, ona Grammy ödülü kazandırmış ve kariyerinin zirve noktalarından biri olmuştur.

Joe Cocker, müzik dünyasında sadece bir şarkıcı olarak değil, aynı zamanda bir yorumcu olarak da büyük bir etki yaratmıştır. Onun şarkılara kattığı duygusal derinlik ve vokal gücü, birçok müzisyene ilham kaynağı olmuştur. Rolling Stone dergisinin “Tüm Zamanların En Büyük 100 Şarkıcısı” listesinde yer alması, onun müzik dünyasındaki yerini ve önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Joe Cocker, müzik dünyasında silinmeyecek izler bırakan, unutulmaz bir sanatçıdır. Onun müziği, sadece bir nesil değil, birçok nesil tarafından sevilmiş ve takdir edilmiştir. Cocker’ın sesi, ruhlara dokunan, kalplere işleyen bir miras olarak sonsuza dek yaşayacaktır. Türkiye’de Cocker’ın yeterince dinlenmemesi bizim için büyük bir eksikliktir. Bu yüzden Joe Cocker babayı anlayalım, dinleyelim ve onu ve yaptığı şahane müzikleri içimizde hissedelim… (Aşağıda linkini verdiğimiz Woodstock performansındaki şarkısını söylerken yaptığı air-guitar hareketlerine dikkat, hastasıyız). Metalcilerin en sevdiği ekşın olan bu hareketin mucidi olarak Joe Babayı mı tarihe geçirsek?

Paylaş

Önerilen Haberler

Bir yanıt yazın