King Diamond din düşmanlığına devam ediyor hâlâ (Kutlu güne özel Röportaj)
“Hristiyan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Diamond.
King Diamond din düşmanlığına devam ediyor hâlâ.”
Bir İtalyan gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
Bir İtalyan gazetesinde, fotoğrafı yanında Papa’nın
666 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, İtalyan papazı
Vatikan, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
“İncil emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Diamond.
King Diamond din hainliğine devam ediyor hâlâ.”
Evet, din düşmanıyım, siz dindarsanız, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan Hristiyanlıksa, yasaklamaksa satanizmi,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa papazlarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Evanjelik kiliseleri, Vatikan’ın keşişleri, Uhreviyat bombası, Amerikan donanması topuysa, çocuk tacizcisi papazlarsa vatan,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan ve engizisyonlarınızdan,
ben vatan hainiyim, din düşmanıyım.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
King Diamond din düşmanlığına devam ediyor hâlâ.”
Şeytana sadık, tanrıya hasım King Diamond’ın, evladiyelik plağı Fatal Portrait, yeniden basıldı; kutlu günümüzdür. Tüm “şeytanseverlere” bunun hediyesi olarak, daha önce Seyda “Abigail” Babaoğlu hanımefendinin yaptığı iki buçuk saatlik (YUH ULEN) devasa röportajın “bir bölümünü” şeytancıların beğenisine sunarız:
Selam King, sırt problemlerinden başlayalım istersen. Saglik sorunlarindan dolayı önce Avrupa, sonra da Kuzey Amerika turnesini iptal etmek zorunda kaldın. Peki seni ne zaman tekrar sahnede görebileceğiz?
Selam Seyda, iyileşiyorum ama ne yazık ki zaman alıyor. 6 aydan fazla oldu ve çok yavaş iyilesiyor. Başlarda geceleri uyuyamıyordum bile ağrıdan. Ama bugüne kadar tek bir tane bile ağrı kesici almadım.
Neden?
Belimi farkında olmadan zorlayıp iyileşme sürecini uzatmamak için.
Yıllarca turlayarak mı sebep oldun buna dersin?
Sanırım son albümü kaydederken ve mixlerken üç hafta boyunca günde 12 saatten kambur oturmaktan oldu.
İki stüdyo albümü arasında 4 yıl olmasının sebebi neydi?
Puppet Master çıktı, bu arada 2 kez Amerika turnesine çıktık. İlkini canlı kaydedip double live albümünü çıkardık, sonra Avrupa turnesine çıktık. Dönünce de albüm üzerinde çalışmaya başladık nefes almadan. Dört yıl geçmiş oldu bunlarla.
Senin bir işkolik olduğunu biliyorum…
Şu anda çok sıkılıyorum! Zaman öldürmekten başka bir şey yapamıyorum. Bir şeyleri beklemek hiç benle bağdaşmıyor, keşke şu zamanı kesip atabilsem.
Peki vaktini nasıl geçiriyorsun?
Televizyon ve video oyunlarıyla çoğunlukla.
Hangi oyunları oynuyorsun?
Araba yarışlarını çok severim…
Biliyorum.
…o yüzden X-Box 36 oynuyorum, high definition’da oynuyorum bir de, çok cool oluyor.
Peki yeni dönem popüler TV dizileriyle aran nasıl, Lost, Heroes falan?
(Beğenmeme ifade eden bir sesle)… Benim için çok fütüristik bunlar. Cane diye bir dizi var, Miami’deki Kübalı göcmenler, gangsterler hakkında… Bir de askeri kanalı çok izliyorum. İkinci Dünya savaşı ile ilgili belgeselleri.
Albüme dönelim. Bayıldığım şeylerden biri yaptığın her işte önceki eserlerine ve hikayelerine göndermelerde bulunman. Burada da örneğin Old Oak Tree var, Them’in de adı geçmekte…
Evet, hikayeye uygunsa bunları kullanmayı seviyorum. Mesela herhangi bir ağaç demek yerine Old Oak Tree deyince fanların zaten bununla ilgili birçok düşüncesi ve fikri olacaktır.
Kesinlikle. Ancak albümle ilgili birçok eleştiri de oldu, örneğin davul ile ilgili eleştiriler okudum. Bunlar hakkında ne diyeceksin?
Bunlar azınlıkta kalıyor. Birçok insan bu albümün bugüne kadar yaptığımız en iyisi olduğu görüşünde. Them dışında Billboard Top 200’e giren tek King Diamond albümü bu, bizim için çok iyi bir şey. Bence de gruptaki herkes bu albümde kendini aştı, gerçekten bunu düşünüyorum. Örneğin bu sefer Hal’in çaldığı her bas notasını duyabiliyorsunuz, çünkü kompresyon’dan uzak durduk. Bana göre Matt de bugüne kadar yaptığının en iyisini yaptı. Bazı insanları memnun etmek olanaksızdır, neden bu eleştirileri yaptıklarını anlayamıyorum. Örneğin yine aynı forumda birisi Matt yerine drum machine kullanılsa da olurdu denmiş.
Bunu söyleyen her kimse tam anlamıyla aptaldır. Drum machine’in kullanıldığını duyarsın. Başka biri de yine işin tekniğinden hiç anlamadığı halde bir takım yorumlar yapmış, ben de gördüm. “Davulları trigger’lamışlar” demiş biri. Davul setinde trigger’ladığımız iki şey vardı sadece: biri snare, diğeri kickdrum. Fakat sadece %40’ını trigger’ladık. %60’ı Matt’in kaydedilmiş davuludur. Yani onu söyleyen kişinin neden bahsettigi hakkında en ufak bir fikri yok. Bilgi sahibi olmadıkları konularda konuşmasın insanlar.
Maalesef forumlarda yapılan şey tam da bu.
Neyse ki bunu yapanlar yine de çok az, yani kendi forumumuzda. Ama bir şey daha okudum ki ondan da bahsetmeden geçemeyeceğim.
Falsetto’larınla ilgili yorum mu?
Biri demiş ki falsetto’ların tamamı Livia tarafından söylenmiş. Bunu okuduğumda “Ne???” dedim ve insanlara şunu açıkladım: sesim hiç olmadığı kadar güçlü. Kayıt sırasında altı saatten fazla aralıksız şarkı söyledim. Bu sürede verdiğim tek aralar 3 dakikalığına yeni bir kahve almak veya bir sigara içmek için verdiğim molalardı. Bunlar, sesine verebileceğin en büyük cezalardır, ve ben bunu haftada 4 gün yaptım. Ama sesim çok güçlüydü. O yüzden bu insanlara dedim ki” Nasıl böyle iddialarda bulunabilirsiniz? Orada değildiniz, neyin nasıl kaydedildiğini bilmiyorsunuz!”. Kitapçığa da baktığınız zaman tırnak içindeki her şeyi Livia söylüyor, diğer her şey de bana ait. Aynı anda söylediğimiz hiçbirşey de yok bu albümde.
Bir de nerede, Mirror’da sanırım, nakaratta 4 armonili bir bölüm var, oradaki kadar yüksek bir notaya hayatımda çıktığımı hatırlamıyorum. Bunu asla insanlara şarkı söyleyebildiğimi kanıtlamak için de yapmıyorum, bu benim için gerçekten önemli değil. Mesela insanlar bana kaç oktav olduğumu soruyorlar ve bilmiyorum gerçekten, hiç de önemli değil, kimin umurunda ki?…
Kitapçıkta her şey çok açık zaten, ama bir şeyi yine de sormak istiyorum: neden küçük kızı seslendirmesi için (eşin) Livia’yı seçtin? Yani “Give me your soul…please” kısmını söylerken gerçekten küçük, kötü niyetli kız hayaleti duygusu veren o ses diğer yerlerde genç bir kadın sesi. Küçük bir kıza söyletilemez miydi? Ayrıca o küçük kız sesi Livia’ya benzemiyor, kafa karıştıran bir durum dinleyici için.
Benzemiyor mu? Bence benziyor, sadece biraz daha teatral o kısımda. Sesin de hikayeye oturması lazım…sesin teatral olduğu iki yer var, o da benle küçük kız ruhunun gerçekten karşılaşıp iletişim kurduğu yegane iki sahne (Bunun üzerine on saat King şaşırmaya ben de derdimi anlatmaya devam ederiz, sonunda tartışma karşılıklı bir anlayışla biter).
Küçük erkek kardeş yargıçlar tarafından intihar ile suçlanıyor, ama bariz bir şekilde babası tarafından öldürüldüğünü ve babasının intihar ettiğini biliyoruz. Bunu o yargıçlar bilmiyor mu?
Muhtemelen o sırada meşguldüler. Anlatmaya çalıştığım şey şu: birçok insan, hangi inanca sahip olurlarsa olsunlar, öldüklerinde yaşamlarını nasıl yaşadıklarına göre yargılanacaklarını düşünürler. Peki bu yargıçların hata yapmayacaklarının garantisini kim verebilir? Belki o an bakmıyorlardı. Belki satranç oynuyorlardı. Kim bilebilir? Bu arada intiharla sonuçlanan bu tip cinayetler gitgide artıyor Amerika’da, ve görünen o ki bu cinnetleri engellemenin ya da durdurmanın bir yolu yok. Bunu görmek korkunç.
Dünya dinleri hakkındaki görüşlerini biliyoruz, İslam’a özel bir şey var mı?
Hiçbir dinden nefret etmiyorum ama dindar değilim. Ancak organize dinlerde gücün kötüye kullanılmasını her zaman tüm kötülüklerin kaynağı olarak görmüşümdür. İnsanların birbirlerini ve farklı görüşleri tolere edememelerini bir türlü anlayamıyorum. Bugüne kadar tek bir insan evladı diğerlerine, kendi inandığı şeyin tek doğru şey olduğunu kanıtlayamamıştır. Neye inandığınız, sadece farklı bir şeye inanıyorlar diye başkaları hakkındaki düşüncelerinizi etkilememelidir. Dünyada en nefret ettiğim şey insanların birbirlerine karşı saygısızlığıdır. Herkesin kendi fikrine sahip olma özgürlüğü vardır. Fikirler tartışılabilir tabiiki, ama dinleyin, sonra da kendi bakış açınızı anlatmaya çalışın. O zaman birbirinizi anlama şansınız olabilir.
Hala bir King Diamond Live DVD’si söz konusu değil, öyle değil mi? Yani plak şirketi istemiyor sanırsam. Oysa o kadar uzun zamandır bekliyoruz ki…
Bir de bize sor… Evet, plak şirketinden kaynaklanıyor. Double Live CD’yi çıkarmamız bile o kadar zor oldu ki.
Ama neden? Onca fan bekliyor, çıkınca da alacaklar koşa koşa, yani plak şirketi parasını kazanacak, daha ne isterler ki?
Kesinlikle haklısın. Aynı şeyleri söyledim durdum onlara, Roadrunner zamanında bile! Ama şimdi canlı kayıt yapmak daha kolay olmasına rağmen “Turneye çıkıyoruz, kaydedelim mi?” dediğim zaman bile (plak şirketi insanlarının seslerini taklit ediyor) “Eee…yani şimdi satışlar vs.vs.” diyorlar. Yıllardır bekliyoruz…Gerçi tabii ki 2 kameralı bir kayıt istemezdim, hiç yapmam daha iyi. Yani internetle beraber plak şirketleri albüm bütçelerini bile yarıya indirirlerken kaliteden ödün vermek gerekirdi, bunu da istemem açıkçası. Yapacağımın en iyisini yaparım, ya da hiç yapmam, her zaman ilkem bu olmuştur. Bu yüzden az bulunan bir takım eski materyalleri yayınlamayı düşünüyoruz öncelikle, apayrı ve çok seveceğiniz birşey olacak. Bir de şunu eklemeliyim ki biz gerçekten dünyanın en iyi fanlarına sahibiz. Çoğunluğu bizim emeğimize ve harcadığımız paraya saygı gösterip netten indirmeye karşı çıkıyor, oysa müzik piyasası zamanımızda bu açıdan çok tehlikeli.
Bence download kadar ruhsuz bir şey olamaz.
Haklısın, iyi ki böyle fanlarımız var. Albümler hemen nete düşüyor, mesela bizimki çıkış tarihinden 2 hafta önce Kaliforniyalı birisi tarafından piyasaya sürüldü, ama FBI tarafından yakalandı. Ama bu sadece okyanusta bir damla. Ürkütücü. Gerçi geçenlerde aklıma bir şey geldi ve Andy ve Ole’yle de paylaştım bunu. Bir acil durum planı gibi. Onlara anlattım herhangi bir hata bulacaklar mı planımda diye ama bulamadılar ve “bunu nasıl daha önce kimse düşünemedi ki?” dediler. Şimdilik kimseye anlatmıyorum ve umarım gerek de kalmaz. Yaptığımız şeyi çok seviyoruz, bunu bırakıp başka bir şey yapmak zorunda kalmak berbat olur. Asla paragöz biri değilim. Tek istediğim kaliteli ürünler yaratacak kadar paramın olması. Neyse ki arkamızda çok sağlam bir güç olan fanlarımız var. Daha en az bir 8-10 yılımız var, Alice Cooper’a bak örneğin, yaptıkları hala inanılmaz.
Istanbul’dayken bana internet kullanmadığını söylemiştin ama artık örneğin official myspace’in var, Coven’i de takip ediyor ve bazen yazıyorsun…
Biraz daha fazla ilgilenmeye başladım sadece. Fanların ne yazdığını okumak zevkli, hem de normalde haberdar olmayacağım yanlış düşüncelere cevap verebiliyorum bu sayede. Gerçi yine çok fazla kullanmıyorum, ama bir ara benim adıma myspace sayfası açmış olan bir herifle bayağı uğraşmak zorunda kaldık.
Evet, o hikayeyi biliyorum. Sen olduğuna inandırmış bir de insanları.
İnanılmaz bir şeydi. Livia çok uğraştı, tüm mesajları temizledi. Onun üzerine official site yaptık ve Livia herkesi tek tek kendisi gözden geçirip öyle ekledi.
Peki hiç büyünü ve ulaşılmazlığını kaybedeceğinden korkmuyor musun myspace’teki özel fotoların, makyajsız resimlerin vb. yüzünden?
Hayır, zaten tek görecekleriniz o kadar! Fanların özel foto istediklerini bildiğim için birkaç tane koydum ama daha fazlası asla olmayacağı gibi, o resimlerden evimin neye benzediğini de anlamanız olanaksız. Biraz Puppet Master’in bonus DVD’sinden anlarsınız o kadar, o da evimde çekilmişti.
Evinde benim sana birkaç yıl önce yolladığım defter duruyor mu? Hani içinde buradaki fanlarından mesajlar vardı, benim tercümelerimle.
Tabii ki duruyor! Burada birçok fan materyali var zaten. Eğer promo videoya koyarlarsa bir sahnede kristal bir küre var elimde, içinde de koca bir tarantula, onu da bir fan göndermişti mesela.
Kim Bendix Petersen ve King Diamond arasındaki farklar nelerdir?
Pek fark yok. Sahnede makyaj olsa da olmasa da aynı şeyi yapardım. Kişiliğim değişmiyor, ne yaptığımı biliyorum yani. Kendi özel psikiyatristim gibiyim aslında. Tabii ki makyajlı gezip kimseyi korkutmaya çalışmıyorum çimlerimi falan biçerken…
Biz bir kere yapmıştık burada arkadaşlarla yıllar önce…eğlenceliydi!
Kesinlikle… Konsere gitmek için otel asansörüne binince falan çok komik oluyor…
Evet hatırlıyor musun, seni mekana götürmek için almıştım ve asansöre bindiğimizde o kadın şok olmuştu!
Hatırlamaz mıyım! Bir de şöyle birşey olmuştu: The Uninvited Guest’i çekerken bir kilisedeydik, ben de balkondaydım ve helikopter beni çekiyordu. Aynı zamanda turistik bir yer orası ve bir turist çocuklarıyla gelmiş. Balkona geldiler ve ben birilerinin geldiğini farketmedim, çekim yapıyorduk…bir anda üzerimde pelerinle falan dönüp onları fark ettiğimde sert çıkmış sesim biraz “Burada olamazsınız, gitmeniz gerek!!!” diye. Onlar çığlık attı, ben özür diledim, sonra onlara “Lütfen sonra gelin” dedim.
Conspiracy makyajını neden kullanmıyorsun artık?
Bazen sıkılınca, bazen de tesadüfen değiştiriyorum. House of God’daki biraz değişti mesela. Orada haçların iki tarafa da dönük olması benim herhangi bir yönün doğru olduğuna inanmadığımı simgeliyor. Simetrik olmamalarının yarattığı delilik etkisi de hoşuma gidiyor. Ufak bir hata, daha doğrusu unutkanlık sonucu makyajım son halini aldı ama sanırım böyle bırakacağım çünkü gözlerin etkisini arttırdı! Bir keresinde aceleden alnımdaki iki küçük çizgiyi unuttum, ama bu sayede gözlerim çok daha fazla ortaya çıktı. Bunu beğendim.
Bir roman yazma fikrine nasıl bakıyorsun?
Amerika’ya taşınmayı düşünürken Them ve Conspiracy için başlamıştım aslında. Hikayenin sonu bile belli, arada gecen zaman dilimlerinde nelerin oldugu da. Filmini cekersek bunları öğreneceksiniz.
Korku edebiyatından etkilendin mi, etkilendiysen kimlerden?
Çoğundan bir karışım vardır, gerçi hiçbir şeyden fazla etkilenmemeye çalışıyorum. Stephen King’i severim ama 10 yıldır falan korku edebiyatı okumadım da. Başka grupları dinleme konusu da öyle. Müzik yazmaya başladığımda da başkalarını dinlemeyi bırakırım, hiçbir etki istemem.
Clerks II filmini izledin mi? Jay ve Silent Bob’un Welcome Home dinleyip dans ettikleri sahne hakkındaki düşüncelerin nelerdir?
İnanılmazdı, bütün sinema yere yattı gülmekten. Bunların Jay olanı fanmış meğer, benden poster istedi hatta başka bir filmdeki odasına asmak için.
S.O.D.’nin King at the King şarkısına ne diyorsun peki?
Hahaha, onu beraber bile söyledik -kızgın falan değilim, aksine onore olmuştum.
Cage grubunun King Diamond adlı şarkısını dinledin mi? Bir tribute niteliği taşıyor.
Dinlemedim ama duydum, evet.
Arşivinde bulunmasından utandığın CD var mıdır?
Olabilir, hmm… Milletin bende bulunabileceğini düşünmeyeceği ABBA mesela. İnanılmaz vokal armonilerinden dolayı seviyorum, yoksa müzikleriyle koptuğumdan değil.
Yeni dönem metal grupları arasında en sevdiklerin/sevmediklerin? Veya sence dağılması gerekenler?
Dağılmaları gerektiğini düşünseydim bile bunu söylemezdim, herkesin bir yeri olmalı bence. Birileri seviyordur illa ki, her şey zevk meselesi. Bize de herkes bayılmıyor sonuçta. Ama plak şirketlerinin yeni grupları daha az kontrol etmelerini ve yönlendirmelerini isterdim. Gruplar ruhlarını kaybediyorlar söylenenleri yapmak zorunda kaldıkları için. 70’lerde herkesin kendi stili vardı oysa. Ama bugün kimin kim olduğunu ayırt etmek zor. Gerçi Dimmu Borgir oldukça benzersiz. Ama yenileri çok az dinliyorum, eskileri dinlemekten vakit kalmıyor, zaten herhalde durmadan 5 yıl boyunca yetecek kadar müziğim var şu anda evde.
Mercyful Fate ile yeni bir albüm olacak mı?
Asla dağılma yok, ileride kesinlikle bir albüm olabilir, istiyoruz da. Mercy’nin kontratı var sonuçta hala. Yalnız MF’in ihtiyaç duyduğu para KD’den fazla ama bütçesi her zaman daha az olmuştur. Bir albüm yapmamız en az 6 ayımızı alacağı için ama bize pek bir şey kazandırmayacağı için de hobini yapmak için maaşlı işini bırakmaya benzer. Faturalarını ödeyemezsin. Yani çalışmadığın bir zaman aralığı bulman lazım. En az 1 albüm daha, belki 2, ve bir turne yaparız diyorum ilerisi için. Ama doğru zamanı bekliyoruz. Maalesef bu download’lar yüzünden bu durum oluştu. Grup asla dağılmış değil, line-up’ımız da belli.
1992’den beri Texas’tasın ve Abbott’ları da bir o kadar zamandır tanıyorsun. Ride for Dime festivaline gittin mi? Yerel konserleri izler misin? Müzisyen olarak oradaki gündelik hayatın nasıl?
Kulüplere gitmiyorum, bana şu noktada bir şey vermiyor, yani RFD’a da gitmedim. ’92 ya da ’93 yılbaşında beraber çaldık Dime ve Vinnie ile, Omens’ı mesela. Sonradan her karşılaştığımızda da çok coollardı. Eskiden daha fazla kontağım vardı, çok fazla değil şimdilerde. Barlara falan gitmediğim için, herkes de meşgul olduğundan kimseye rastlamıyorum. Yakın arkadaşlarımla gidip bir yerde yemek yemeyi seviyorum. Bazen Indie car yarışlarına gidiyoruz. Ya da evde takılıyoruz, bira, şarap ve cool müzik eşliğinde. Ama arkadaşlarla bir metal club’a gidince akşamı onlarla geçiremiyorum ki başkalarıyla konuşmaktan.
Türkiye ile ilgili hatırladıkların?
Çok iyi şeyler -mesela hiç o kadar kalabalık bir seyirci beklemiyordum. İki şov da müthişti, ayrılırken otobüse binmeye çalışırken çok kalabalıktı bir de… Ayrıca sen de tüm sözleri biliyordun, bize karşı da çok iyiydin, basın toplantısındaki çevirilerin de harikaydı. Seni tanımış olmak çok güzeldi.
Ciddi misin? Bunları senden duymak bir onur, çok sağol! Buradaki fanlarına son olarak söylemek istediğin birşey var mı?
Hala orada olduklarını umuyorum, onları tekrar görmeyi çok isterim. Ruhumun ölmediğini bilsinler, sağlık sorunlarımı aşmak üzere olduğumu da.
Benim “totally cool” olduğumu, bana güvendiğini ve istediğim zaman kendisini evden arayabileceğimi de söyledikten sonra karşılıklı olarak herkese selam söyledik, ben de ona ayırdığı vakit için çok teşekkür ettim, acil şifalar diledim ve nihayetinde “Stay heavy!”leşerek ayrıldık telefonların başından.
Seyda “Abigail” Babaoğlu
Röportaj notları:
Them ve Conspiracy hikayelerinin film olarak cekilmesi icin görüstügü bir film sirketi ve baska bir kisi daha var. Ancak gerceklesecekse kesinlikle B-Movie kategorisinde degil, cok kaliteli bir yapim olmasi icin israrli. 2008’de piyasaya sürülecek bir X-Box/Playstation oyununda bir karaktere sesini vermesi istenmis. Oyun cehenneme giden ve oradan çıkmaya çalışan bir roadie hakkında, tamamen heavy metal’le ilgili. Lemmy, Dio, Halford vs. gibi babalarin hepsi yer aliyor! Lemmy’nin karakterinin adı “Killmaster”. J James, Lars ve Kirk’le son zamanlarda çok görüşemeseler de Dethklok için King’in de sesinin kullanılması önerisi onlardan çıkmış. Albümün ilk promo videosu Helloween için planlanmış daha önce, ama şu an Ocak’ta yayınlanacak gibi görünüyor.