Şeytani Black Metal’in mucidi Mayhem ile DeliKasap özel röportajı!

[vc_row][vc_column][vc_column_text]Teloch: “En sevdiğim yazar, benim!”

Gorgoroth, God Seed, Mayhem, Nidingr, 1349… Norveç Black Metal piyasasında sayısız grupla mesai harcayan ve İskandinav Black Metal coğrafyasında saygın ve “kara” bir yer edinen müzisyen Teloch DeliKasap’a özel bir röportaj verdi. Aynı zamanda Bertolt Brecht’in Cesaret Ana ve Çocukları adlı eserinin tiyatro müziklerine de imza atan, asıl ismi Morten Bergeton Iversen olan “İblisvari” metalci bugün Mayhem’de pena sallıyor. Gökhan Toker’in hazırladığı soruları Emre Doğulu Teloch’a yöneltti.

Daemon’ı dinlediğimiz zaman sizden uzun zamandır beklediğimiz köklerdeki Mayhem soundu ve ruhuyla karşılaştık ve bu bizim için çok değerli. Hızla en çok saygı duyulan ve takdir gören albümlerinizden birisi oldu. Sen neler düşünüyorsunuz bu konuda?

Müziğimizde bir şeyleri sürekli daha ileri taşıma gayretinden yorulduk. Yaşlandıkça daha basit müzik ve albümler yapmak istiyoruz. Bunu yaparken de ileriye bakacağımıza biraz geriye dönüp bakıyoruz. Ayrıca bu albümü yazmadan önce hali hazırda tarihleri belirlenmiş bir turumuz vardı dolayısıyla bununla çok uğraşacak kadar aptalca geçirecek bir zamanımız da olmadı açıkçası.

Mayhem olarak Türkiye’ye üçüncü kez geleceksiniz, ilk konseriniz buralarda yıllarca en konuşulan konserdi. İkincisinde de izleyenlerden biriydim ve inanılmaz etkilenmiştim. Son albüm sonrası gördüğüm kadarıyla burada fan kitleniz oldukça büyüdü ve harika bir konser olacağını düşünüyorum ve elbette biz yine orada olacağız. Peki Mayhem dünden bugüne Türkiye konserlerini nasıl değerlendiriyor? Burada unutamadığınız bir anınız var mı?

Türkiye’den hatırladığım tek şey şu: 2011 yılında Türkiye’deki Unirock Open Air’de gitaristimiz çok sarhoş olmuştu. Biz sahnede performans göstermeye başladıktan sonra kollarında bir şişe Jack Daniels ile sahneye oturup izleyicilerle sohbet etmeye başlamıştı. Bunu unutamam!

Black Metal kendi içinde birçok  evrim yaşadı, bir tarafta siz ve Darkthrone gibi türün ta kendileri, bir tarafta Watain, Deus Mortem ve Deathspell Omega gibi gruplar, bir tarafta da daha popüler Dimmu Borgir, Behemoth gibi gruplar… Sence Black Metal’in dünyadaki durumu nasıl ve sizce Black Metal ‘in tanımı nedir?

1990’larda Black Metal bambaşkaydı. Şu aralar Black Metal sahnesi nasıldır konusunda pek emin olamıyorum çünkü 1990’lardaki gibi bu tarzı sıkı takip etmiyorum. Bildiğim ve gördüğüm kadarıyla Black Metal içinde çok farklı türde çok fazla sayıda yeni grup var. Bunların büyük bölümü de farklı zamanlarda geliştiler. Örneğin bugün bir grup 1970’lerin disko müziğini yapmaya çalışırsa bir şeyler mutlaka eksik kalacak, eksikliğini hissettirecektir. Stüdyo kayıt süreçleri, kullandığımız ekipmanlar, farklı zihniyetler ve farklı zamanlar…

“Esoteric Warfare” ile başlayan sürecinizde gerçekten harikalar yaratıyorsun. Her birimiz efsane albümünüz ‘De Mysteriis Dom Sathanas‘ ruhunda bir albüm hayal ederken, bize tam olarak bu ruhta bir albümle geri döndünüz. Bu inanılmaz albümdeki en büyük ilham ve güç kaynağınız neydi?

Açıkçası söylediğim gibi sadece farklı bir yaklaşım denemek ve sergilemek istedik. Bu şekilde de akıllıca bir hareket yapmışız diye düşünüyorum.

Misantropik karakterler, ölüm, yalnızlık ve kasvetli duygular; Paganizm ve Hıristiyanlığa karşı protest duruş Black Metal için çok önemli. Diğer yandan tüm bunlar dünya edebiyatında da haklarında en çok yazılan konular arasında. Sizin bu anlamda etkilendiğiniz yazarlar ve sanat akımları var mı?

Açıkçası benim için böylesine yazarlar ya da akımlar yok. En sevdiğim yazar bizzat kendimim. Bir pislik gibi olmaya çalışmıyorum yanlış anlaşılmasın yalnızca kitap okumam ve böyle şeylerle ilgilenmem. Sürekli kendi dünyamda yaşıyorum ve bu benim için yeterliden de fazla.

Attila Csihar bence gelmiş geçmiş en büyük seslerden, onun sesini kullanışı hiçbir soliste benzemiyor. Çok değişken tekniklere sahip; üstelik opera eğitimi aldığını da duydum. Attila’nın bu ruhu Mayhem’i çok daha farklı kılıyor. Onun sesini nasıl değerlendiriyorsun?

Kesinlikle. Attila’nın sesi eşsiz ve yapabildikleriyle beni hiç durmadan şaşırtmaya devam ediyor. Demek istediğim hiçbir yönüyle geleneksel bir Black Metal vokalistine benzemediği. Bu da onun sesini böylesine muazzam yapan şey.

İstanbul hakkında çok kimsenin bilmediği ilginç bir Viking bağlantısı vardır. Bizans İmparatorluğu (Roma İmparatorluğu) döneminde oldukça uzun asırlar boyunca bizzat İmparator ve İmparatoriçelerin şahsi koruma birlikleri Varegler (Varyaglar) ağırlığı Norveç’ten gelen Viking savaşçılarından oluşuyordu. Bunların içinde sonradan Norveç Kralı olup İngiltere’nin kuzeyini işgal eden Harald Hardrada da (III. Harald) var. Bir de Ayasofya’da bir Vareg komutanına ait olduğu düşünülen mermere kazılı “Halvdan Buradaydı” yazısı var. Bizans’taki Viking birliklerini işleyen Turisas gibi Heavy Metal grupları da var. Bir Norveç’li olarak hiç böylesine konulara müzik yapmak amacıyla ilgi duydun mu?

Yo hayır hiç duymadım. Halvdan yazısını da detayıyla bilmiyordum bu konuda okuma yapmam lazım ki okumuyorum. (Gülüyor) Ancak evet Ayasofya’da “Bu sözleri Arne yazdı” gibisinden aynı doğrultuda bir yazı olduğunu biliyorum. Viking Çağı’nda böylesine yazılar yazarak kendini anlatmak normal bir yoldu. Başka ülkelerde daha eğlenceli benzer yazılar da bulundu. Bunlardan birisinde “Arne eşcinseldir” yazıyor.

Türkiye’deki fanlarınıza ne söylemek istersiniz? Konserde onları nasıl bir deneyim bekliyor?

Türkiye’ye geri dönmek fantastik olacak. Dediğim gibi en son 2011 yılında gelmiştik ve harika ülkenize yeniden gelebilmek için uzun yıllar boyunca çok çabaladık. Tüm grup oraya gelmeyi dört gözle bekliyoruz. Performansımız her zamanki Mayhem performansı olacak. Harika olacak ve daha önceki gelişlerimize kıyasla biraz daha profesyonel olacak. (Gülüyor)

DeliKasap adına bu güzel söyleşi için çok teşekkür ederim Teloch. Konserde görüşmek üzere.

Desteğiniz ve bu röportaj için ben de çok teşekkür ederim. Yakında görüşmek üzere…

[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]

Paylaş

Önerilen Haberler

Bir yanıt yazın