Türkiye’nin ilk “görkemli hippi”sini sevgiyle anıyoruz
Rock’n’Roll kültürünün ilk “yerli ve milli” örneklerinden sayabileceğimiz Neyzen Tevfik’in söylenceleşen yaşamı 28 Ocak 1953’de son buldu. O, din tellallarına, milliyet tüccarlarına ve sermaye uşaklığına derinlemesine karşı bir “doğal hippi”, gerçek bir karşı-kültürel fenomendi.
Dinle alakası olmamasına rağmen cenaze namazı Beşiktaş’ta Sinan Paşa Camii’nde kılındı.
Caminin avlusundan taşan kalabalık; ana caddeleri, kahveleri, yolun karşısındaki Barbaros Bulvarını doldurdu. Memurların, profesörlerin, ileri gelenlerin yanı sıra kılıklarına çeki düzen vermeye çalışmış sarhoşlar, sokak serserileri ve bin bir çeşit insan bir arada uğurladılar Neyzen’i bilinmeyene. Kim bilir belki de hiçlikten hepliğe…
Ne hayatı, ne dünyayı, ne de kendisini “hiç” kavramıyla ifade etmek değildi onun yaptığı. O, karşıtlıkların birbirini var ettiği algılayışımızda, var oluş derinliğinin sarhoşluğu içinde arayışını sürdürürken “Hiç” olanı fark etmişti. Para-pul, mal-mülk, şan-şöhret elinin tersiyle ittiği şeylerdendi. Adaletsizliğe, çıkarcılığa, kör inançlara, baskıya, otoriteye, din istismarına sert ve etkili bir üslupla hicivlerinde ve hayatında baş kaldırdı. Boynunda eski yazıyla “Hiç” yazardı.
Tüm bu özellikleriyle o, Türkiye’nin ilk “görkemli hippi”siydi. Hippi kültürünün O’nun yaşadığı dönemde henüz varolmaması “HİÇ” önemli değildi.
Sevgiyle anıyoruz.
Neyzen’in daha genç hali. Boynunda eski dilde “Hiç” yazıyor.