Evgeny Grinko: Gerçek olamayacak kadar güzeldi
[vc_row][vc_column][vc_column_text]Evgeny Grinko: Gerçek olamayacak kadar güzeldi, ama bazı şeyler de zaten gerçek değildi
Öyle naif, büyülü bir geceydi ki, gerçek olamayacak kadar güzeldi… Zaten, belki de, belki de gerçek değildi. Sabah uyandığımda, aynı soğuk yatağımda, yalnızlığımla başbaşa idim. Belki de rüyaydı? Eğer bu mutluluk bir rüya idiyse, tam anlamıyla kâbusun tanımı olabilirdi bu. Kimse büyük bir mutluluğu rüyalarla sınırlandırmak istemez. Gerçekliği ilk kez bu kadar çok istemiştim, uzun süre sonra…
Şehrin yoğun ışıkları sebebiyle görme imkânımızın olmadığı yıldızlarla süslü gökyüzünün altında, huzurla bedenlerimizi okşayan hafif rüzgârı hissettiğimiz, sıcak bir gecenin henüz başlangıcıydı.
Önce sahnenin ışıkları aydınlattı gülüşlerimizi, hemen sonrasında piyanonun o yumuşak tonları. Bildiğimiz melodiler, yepyeni sarılışlar gibiydi sanki. Biraz daha, biraz daha yükseliyorduk, derken… “Valse” başladı, tam da kalbimde, tam da kalbinde. O an bir başka hissettim nefes alış verişlerini, ilk kez konuk olduğum bir pencereden izledim seni.
Ve sonra, o gece bitti, her şey bitti. Keşke bitmeseydi…
–
Bu ufak giriş yazısı, geçtiğimiz günlerde Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde izlediğimiz Evgeny Grinko konseriyle ilgili hislerimin bir bölümünü içeriyor.
Grinko’yu daha evvel de izlemiştim, o da harika bir konserdi, ama bu bambaşkaydı. Sempatik tavırlarından renkli çoraplarına, sahne arkadaşlarının performanslarından seyircilerin iştahlı alkışlarına kadar bambaşka…
Özellikle de yoğun ilgi üzerine “Valse”i bir kez daha, bu sefer ağzında bir sigarayla çalması harikaydı. Tıpkı klibinde olduğu gibi. Evet, evet, tıpkı klibinde olduğu gibi sigarası dudaklarında ve külü yer çekimine karşı koyabildiği kadar büyümüştü. Şarkının bitmesiyle sigarasından yeni bir nefes aldı ve kül yere düştü.
Bu arada, bu sahneler yaşanmadan hemen önce, seyircilerden bir dal sigara ve bir de çakmak rica etmişti. Zira yıllar evvel ilk kez İstanbul’a geldiğinde de ona teklif edilen şey buymuş. “Şu sigarayı yakar ve Valse’i çalar mısın?” Bence öyle bir yaktı ki, hâlâ sönmedi.
Bir de ufak not. Sevgili Erdem Çapar ile yıllar evvel küçük bir plak buluşması gerçekleştirmiştik. Ben ona Chicago grubunun bazı plaklarını getirmiştim. O da bana hem kendi albümlerini hem de Evgeny Grinko’nun bir albümünü hediye etmişti. Grinko’yu öyle tanımıştım. Harbiye’deki geceye de onun sayesinde katıldık. Çok teşekkür ediyorum, tekrar ve tekrar![/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]