Gümüş dağdaki adam gideli tam 10 yıl oldu
Dile kolay 10 sene oldu Rock tanrısı Ronnie James Dio’nun aramızdan ayrılması. Birçok kişi gibi ben de Sonisphere Festivali’nde onu görmek için geri sayım yapıyordum ki olmadı minik bedenli dev konsere artık geri sayım yaptığımız günlerde aramızdan ayrıldı. Bulunduğu her grubu devleştiren bu yüce insan Rock müzik ve Heavy Metal müziğe kattıklarıyla hiçbir zaman unutulmayacak ve özlemle anılacak. Bilmeyenler olabilir devil hand ya da horned hand diye bilinen meşhur rocker, metalhead işaretinin mucididir kendisi. (İşareti ilk bulduğunu iddia eden Kiss grubunun bukalemun dilli bass gitaristi gitsin misket oynasın.) Bunu da çok mütevazi bir şekilde Metal – A Headbanger’s Journey belgeselinde Sam Dunn‘a anlatmıştı.
Peki ya neler yapmıştı Ronnie James Dio ve onu bu kadar sevdiren şey neydi?
Asıl adı Ronaldo Giovanni Padavona idi. Daha öğrenci yıllarında başladı müzik sevdası. Birkaç grup çalışması yaptıktan sonra ilk olarak dönem müziği yapan ‘Ronnie Dio And The Prophets’ adlı grubu kurar. Söylediği şarkılarla az twist yaptırmamıştır millete.
Burada Dio’nun ilk çalışmalarından derlemeleri dinleyebilirsiniz.
Sonra 1967 yılında The Electric Elves grubunu kurar 1 yıl sonra da grup isminde oynama yapılarak The Elves halini alır ve 1972 yılında bir daha da değiştirilmemek üzere grubun adı Elf olarak kalır. Bellidir ki Dio artık değişmektedir ve değişime ayak uydurmaktadır. Bir gün Deep Purple konserinde alt grup olarak çıkan Elf Ritchie Blackmore’un dikkatini çeker ve Dio daha kariyerinin başlarında efsane olmaya doğru yol alır. Dio’nun Elf’ten ayrılması 1974 yılıdır ve 1979 yılına kadar Rainbow’da olacak ve Rock tarihine kendini elmas harflerle yazdıracaktır. Dilerseniz Rainbow’dan önce Elf grubundaki performanslara biraz el atalım.
Elf’in eserlerini buradan görebilirsiniz:
Bu sefer doğan bir güneş değil işte orada bir gökkuşağı doğuyor.
Rainbow’lu yıllar
Hali hazırda Deep Purple’a veda eden Ritchie amcamız kariyerindeki en büyük riski alıp kendi projesi olan grubu kurar. Dile kolay Deep Purple gibi bie efsaneye veda edip ilerisi belli olmayan bu grubu yürütmek belli ki kolay olmayacaktı. Önceden de belirttiğimiz gibi bir Deep Purple konserinde keşfettiği yağız İtalyan ile yoluna devam edecekti. Derken ilk albüm geldi ‘Ritchie Blackmore’s Rainbow’. Hiç kuşkusuz mahallenin zengin çocuğu edasıyla grubu ”ben kurdum benim adım geçecek tabi ki” edasıyla isimlendiren Richie amcamız hiç farkında olmayacak ki yetim gibi eline baktığını düşündüğü küçük devin doğuşuna tanık olacaktı. The Man on The Silver Mountain, Catch the Rainbow ve efsaneler efsanesi The Temple of The King parçaları bu albümdeydi. Bu albümde bir detay dikkatlerden kaçmadı Rainbow’un ilk albümünün ilk parçası Dio’nun mezar taşında da yazılıydı. O kendini görmek istediği yerde hayal etti. O gerçekten de Gümüş dağdaki adamdı. Albüm çok beğenildi ve ardından bir sene geçmeden Rising albümü piyasaya çıktı. Bu albümde öyle bir parça vardı ki resmen hippielere “Göklerde uçmak için LSD’ye hiç ihtiyacınız yok, ‘Stargazer’ dinleyin zaten bulutların üzerine çıkacaksınız.” dedirtiyordu. Albüm adı da Dio’yu bir adım daha zirvelere götüren bir işaretti sanki.
Rising albümünden iki sene sonra Rock müziğin marşını yazacaktı Rainbow ve Dio’da bu marşı seslendiren bir kahraman olarak en öne sıçrayacak hamleyi yaptı. Long Live Rock’n Roll! Her parçası bir klasik olan bu albüm şahsımca devasa bir başarının ardından gelen kıskançlık krizlerinin tamtamlarını çalmaktaydı. Albüm o kadar mükemmeldi ki Ritchie Blackmore baktı ‘Ulan grubu ben kurdum her şeyi ben sağladım bücür aldı başını gitti tutamıyoruz bu ne iş?’ diyerek küçük deve çelme taktı ve gruptan çıkardı. Oysa yaptığı bu hamle Dio’yu düşürmedi tam aksine zirvelere yönlendirdi. Küçük devin hedefi belliydi – zirve.
Yıllar sonra bir dergi röportajında Dio’nun eşi Wendy Dio kocasının Ritchie Blackmore tarafından ticari şarkılar yapmamasından dolayı kovduğunu belirtti. Tabii ki de bu bir bahaneydi. Dio’dan sonra albümler yapmaya devam eden grup sonrasında albümler çıkarsa da tarafımca Dio ile yapılan albümlerin kenarından teğet bile geçemez.
Black Sabbath’lı yıllar
Rainbow ile yollarını ayıran Dio Black Sabbath’ın kurucusu Tony Iommi ile meşhur Sunset bulvarındaki meşhur Rainbow Bar and Grill adlı yerde hani Lemmy Kilmister’in ölümüne dek takıldığı ve jackpot oynadığı o mekanda buluşurlar ve Ozzy’nin o zamandaki manyaklıklarından dolayı şutlandığı ve koskoca aşiret ağasının konağı olan bu grubun boş kalmaması gerektiğini bu yüzden de Black Sabbath’ın yeni ön adamının mutlaka Dio olmasını ister ve Dio’nun Black Sabbath macerası başlar. 1972 yılında Elf grubundayken cover yaptığı grubun artık esas oğlanı olmuştu. Heaven and Hell ve Mob Rules adlı iki albüm boyunca grupta kalan Dio’nun Heaven and Hell performansı da en iyiler arasındadır. Sonrasında bir kaç tartışmadan sonra gruptan ayrılan Dio 1992 yılında geçerken bir albüm yapayım diye Dehumanizer kayıtlarında tekrar vokal olarak gelir. Bu albüm de senesinin en hit albümleri arasındadır.
DIO’lu yıllar
İşte geldik artık onu zirveye çıkaran projesine. Rainbow’a kadar kendi verdiği kararları ve müziği icra edebilen Dio sonunda kendi soyadını taşıyan projesiyle ve efsane çıkışı olan Holy Diver ile piyasayı yıkar geçer. Bu albüm Metal müzik dünyasına melodik müziği ve fantastik bir perspektifi katar ve Power Metalden tutun senfonik metale kadar ejderha şövalye ne ararsanız Dio’nun eseridir. Bu albümde bir detay daha vardır Rainbow in the dark (Karanlıktaki Gökkuşağı) açıkça kendisini gruptan çıkaran Ritchie Blackmore’a bir yanıttır. Ritchie Rainbow’dan sonra kendisini Kelt Halk Müziğine vermiş sarışın bir ablamız ile Blackmore’s Night projesine dalış yapmıştır. Dio ise peşi sıra albümlerle 2004 yılına kadar aktif albüm üretme işlerine devam eder bunları konser albümleri de takip eder. Albümlere tek tek değinmek çok isterim ama bu ana kadar yazdıklarım kadar yazı çıkacağından çok da kafa şişirmeyi istemem.
Sonuç olarak dünyadan bir Dio geçti. Egosuz babacan ve samimi tavırlarından dolayı insanların takdirini kazanan bu küçük dev Rock’n Roll ve Heavy Metal kültürünün en zirvesindeki 3-4 kişiden biridir. Benim için ise liste başıdır. Aramızdan tam olarak 10 sene önce bugün ayrılan bu güçlü ses eğer bizi görüyorsan: ”Seni seviyoruz ve çok özlüyoruz. Rock’n Roll ölmedi biz yaşatıyoruz…”
Gümüş dağdaki adama bizden selamlar olsun…
DeliKasap 19. Yıl Koleksiyon Sayısı’nı sipariş vermek için;