Kırmızı Tabanca
Ona bakarken;
Elimde sürahiden bardağa dolan bir hayat var masada, karşımda;
Kara siyah gökyüzü çikolatası saçları
Gözleri inci tanesi Pasifikte istiridyenin içinde
Çok derin karanlık bir dehliz
Daldıkça içine kulaklarda çınlama, bomba etkisi yaradan
Yanakları tombul Anadolu gibi körpe kırmızı ve yeni
Türkiye gibi
Sıkmak istiyorsun, ya da yüzüne yazdığın kağıttan bir makas almak düşüncesi;
Kızar mı lan paranoyası
Ellerimi süresim gelir
Belki Adana pamuk tarlaları
Belki de Tataristan günleri
Yok kızmaz hudutlarından girsem içeri
Kırmızı bir tabanca çeker yalnız
Çok içmişsem gözüm kararabilir
Geçebilirim, günler Zincirlikuya’ya eser
O zaman sardunya bırakabilir mi üzerime
Yetişir miyiz zamana
Ölüme çare bulabilir miyiz?
Güzelliğine bulunmadığı gibi
Burnun hokka ve hoppa öpülesi
Zeytin çekirdeği diyen oldu mu hiç
Hadi kalk da gel
Bir kahve içeriz
Ellerini koyunca karşıma
Bakarım onlara
Korkma çizer gözlerim resmini
Kesin bir dindir ellerin;
Belinden es geçilir mi sevgilim
Kıvrak Kafkas kavisli eğimlerin
Öpülmek için iki tarafı gamzelim;
Isırdım elmayı kırmızı ve serin;
Kaburgamdı ya
Gözlerin
Yanakların
Burnun, dudakların ve belin;
Yasak meyveydin
Bir daha olsa
Bir daha yerim