KISS de “Dijital Ölümsüzler Kervanı”na Katıldı (mı?)

Şimdi de başımıza “Avatar Konserler” hadisesi çıktı. Neymiş, “Hakiki Konserlere Alternatif”miş. İyi de, “Hakiki Konserler”, sadece fanları eğlendirmek için değil, yeni nesil sanatçılara ilham kaynağı olması ve sahne becerilerini geliştirmelerine yardımcı olması açısından da önemli değil miydi? Zaten madrabazlık, karaborsacılık, sahtecilik ve ekonomik sebeplerle tuhaflaşan konserlere gitme deneyimi iyice rayından çıkmayacak mı? Bu makalede, mevzuya dair bir beyin jimnastiği denedik.

ABBA efsanesinin başarılı dijital konserlerinden sonra Amerika’nın ilk dijital grubuna dönüşen KISS’in de mevzuya dalmasıyla rock dünyasında metaverse konserler giderek çoğalacak gibi görünüyor.

Artık sahnede Elvis, Michael Jackson, Lemmy Kilmister gibi yitirdiğimiz canların nostaljik konserleri ya da emekliliğe hak kazanan EYT’li KISS gibi efsaneler değil, halihazırda müzik üreten rock gruplarının güncel etkinlikleri bile “avatar konserler” formatında giderek popülerleşebilir. (Slayer’ın Kel Kerry King’i şu an Tom Araya ve Lombardo’ya nefret kusup kendi kendini yiyip bitireceğine aslında bu konuya mı kafa yorsaydı?)

“Aynı anda dünyanın birçok bölgesinde aynı grubun konseri”…

Bir yanıyla ilginç, bir yanıyla da korkunç…

Oldschool kafalar olarak bilim ve teknolojinin geldiği bugünkü noktayı şaşkınlıkla izlediğimizi itiraf edelim…

Avatarlar George Lucas’ın özel efekt şirketi Industrial Light & Magic tarafından, ABBA’dan Björn Ulvaeus’un kurucularından olduğu Pophouse Entertainment Group ortaklığıyla yaratıldı. İki şirket önce Londra’da “ABBA Voyage” gösterisi için bir araya geldi ve hayranlar dijital avatarları tarafından seslendirilen İsveçli grubun konserine “canlı” olarak katılabildi. KISS de bundan feyz alıp artık sadece avatar konserlerinin olacağını söyledi.

Aslında grup böylelikle emekliye ayrılmış, “Gerçek KISS dönemi” sona ermiş, “Avatar” ya da “Dijital KISS” dönemi başlamıştı.

Şu hayatta bir şeyler ters gidiyor ama, tanrılar sonumuzu hayır etsin.

KISS elemanları mı?

Onlar, “Ölümsüz olduk, ne güzel” diye seviniyor, oturdukları yerden konser verecek olmanın keyfini yaşıyorlar, hâlâ…

Peki bu durumda, “rock and roll bu mu?” sorusunu sormanın zamanı gelmedi mi?

Şeytan’ın Avukatı’nın bu suallere yanıtı ve karşı soruları aşağıdaki şekilde:

KISS’in (ya da bu tip konserlere geçiş yapacak tüm grupların seyircisinin), canlı performansların sunduğu otantik deneyimi ve sanatçılarla kurulan duygusal bağları kaçırabilme riski söz konusu değil mi yani? Mevzu bu kadar basit mi?

Zira bu avatar konserler, gerçek konserlere kıyasla daha az spontane ve etkileşimli olma potansiyeli taşımakta… Gelecek nesiller, yani daha önce hiç büyük ustalarımızı sahnede deneyimlememiş kanki ve kankişlerimizin durumu ne olacak peki? Efsanevi Baba (ve Ana) grupların “hakiki canlı” performanslarını deneyimleme şansı bulamayacağı için müzik tarihiyle olan bağları zayıflamayacak mı? Çünkü avatar değil de “hakiki” konserler, müziğin sadece sesini değil, aynı zamanda görselliğini ve enerjisini de aktararak tarihi bir belge niteliği taşımıyor mu?

Bununla birlikte kafamızda deli sorular ve tıkanıklıklar giderek artıyor, beynimizin suları kaynayıp duruyor zira hepsinden önemlisi şu: Gelecek nesil müzisyenler, bu efsanevi toplulukların sahne performanslarından ilham alamayabilir. Gerçek konserler, yeni nesil sanatçılara ilham kaynağı olması ve sahne becerilerini geliştirmelerine yardımcı olması açısından önemlidir.

Zaten madrabazlık, karaborsacılık, sahtecilik ve ekonomik sebeplerle tuhaflaşan konserlere gitme deneyimi iyice rayından çıkmayacak mı?

Zira konsere gitme keyfi, sadece müziği dinlemekten öte bir şeydir. Çünkü özellikle rock ve metal seyircisi, konser atmosferini, diğer hayranlarla etkileşimi ve canlı müziğin coşkusunu da deneyimler. Avatar konserler, bu deneyimin bazı yönlerini taklit edebilse de, tam olarak aynısını sunamayabilir. Üstelik avatar konserler, müziğin deneyimlenmesinde teknolojinin rolünü daha da artırabilir. Bu durum, müziğin asıl özünden uzaklaşmaya ve salt sanal bir deneyime dönüşmesine yol açabilir.

Neyse, bu mevzunun rock’n’roll’a uzun vade etkilerini, avantaj ve dezavantajlarını zaman gösterecek. Biz yine de fazla heyecana kapılmayalım, temkinli bir iyimserlik taşıyalım yoldaşlar. “Elvis Presley’i sahnede canlı izleyecez ehe ehe” diye diye eldeki Metallica’dan da bulgurdan da olmayalım da…

Paylaş

Önerilen Haberler

Bir yanıt yazın