Rock Müziğin SOM ALTINDAN Emekçisi Davul Aleminin Mozart’ı Kenny Aronoff’a Selam Olsun!

Jon Bon Jovi’nin solo albümü Blaze Of Glory’nin aynı adlı şarkısını kulaklarınıza getirin. Baştan aşağı bir prodüksiyon şaheseri olan bu plakta bu şarkıya ait her müzik notası büyüleyici gibidir –hele ki bir hayli ticari sayılabilecek bir albümden bahsediyorsak bu albümün sihiri, albüme emek veren müzisyenlerin derin yeteneğinde saklıdır –özellikle de davulda Kenny Aronoff’un. İşte bu yazı, Kenny Baba’nın çalışma azmi ve üretkenliğine ithaf edilmiştir.

Bir kovboy diyarında akarken şarkı, o nasıl bir davul tonudur ve bu yavaş şarkıda Kenny’nin beklenmedik anda yaptığı o atak, nasıl da vurucu, nasıl da büyülüdür…

Aronoff’un katkı sunduğu tüm şarkılar için iki kelime bulsak? “Tatlı ve Basit”… Basit mi? Hadi canım sen de… Önce, Kenny’nin backround’una bir göz atalım, ama hayır. Buna hacet yok. Merak eden google’lasın efendim! Önce, -eğer aranızda böyle bir baykuş kaldıysa, şu güzel parçayı bir dinleyelim… Ama lütfen, davullara daha bir dikkat…

Dinlerken baterinin çalış stili ve ritimlerdeki minik detaylar nasıl da ruhunuzu sarsıyor değil mi, çünkü o davulun rengine ahenk saçan abimiz tüm zamanların en iyi 100 davulcusundan biri olan Kenny Aronoff…

Beni Aronoff’a saygı konusunda daha fazla motive eden ise yetenekleri değil, bu adamın herhangi bir rock müzisyeni ile birikte anılmayı reddetme eğilimi. Nasıl yani?

Sadece biriyle anılmayı reddediyor adam yahu, çünkü hepsiyle anılmayı tercih ediyor olabilir mi? Ya da çok umurunda mı?

O bir stüdyo müzisyeni, onun için mühim olan şu veya bu rock starla çalmak değil, sadece çalmak! Tutkusu bu herifin!

Bakın kimler geçiyor dergâhından:

Tony Iommi, BB King, Satriani, Little Richard, Chris Cornell, Sting, Joe Cocker, Bonnie Raitt, The Rolling Stones, Bruce Willis, Melissa Etheridge, Lyle Lovett, The Smashing Pumpkins, Stevie Nicks, Paul McCartney, Ringo Starr, Sting, Lady Gag , Bruno Mars, Pharell Williams, Lenny Kravitz, Bob Dylan, Jon Bon Jovi, Elton John, Rod Stewart, Eric Clapton, Dave Grohl, Jack White, Garth Brooks, Alanis Morissette, Johnny Cash, Avril Lavigne, Stevie Wonder, Alicia Keys, John Legend, Beyoncé, Mick Jagger, Ray Charles, Alice Cooper, Meat Loaf, Santana, Crosby, Stills & Nash, Celine Dion, Bob Seger, Willie Nelson, Jerry Lee Lewis, Lynyrd Skynyrd…

Gördüğünüz gibi sadece rock ve metal müzisyenleri ile sınırlı değil, en kaşarlanmış popçu bile onun kapısını çalıyor. Neden biliyor musunuz? En basit şarkıya bile kattığı o muazzam farklı sos yüzünden. Bakın, John Mellencamp’a ait şu kadim hit parçaya bir göz atalım. Şarkıyı sabırla dinleyin, davul partisyonları hemen gelmeyecek…

Kenny abinin şarkıya kattığı tazeliği hissettiniz mi?

Eğer hâlâ burun kıvırıyor ve “yahu ne var bu rifflerde, abartıyorsun” diyerek omuz silkiyorsanız, durun, henüz meramımı tam anlatamamışım demektir bu! Okey, o zaman şu örneği vermeme izin verin:

Pablo Picasso’ya sormuşlardır, bu resmi yapmak ne kadar zamanınızı aldı?

“Bir saat artı 50 yıl…”

İşte bu yüzden Kenny Aronoff basit gibi görünen şarkılara sıcak ve pırıltılı bir hayat öpücüğü konduran bir altın emekçisi, davul enstrümanının Picasso’sudur.

Indiana Üniversitesi’nde adına bir burs verilen, hem akademik dünyada hem de profesyonel müzik dünyasında bir deha olarak görülen müzisyen, belki de biraz da Davudi genlerinden kaynaklı bir “workaholic” olarak hakkında yapılan övgüleri es geçiyor:

“Kendime sadece sahip olduğum yeteneği kullanan ve tüm hayatım boyunca kıçımı yırtarak çalışan biri olarak bakıyorum. Hâlâ da canla başla çalışıyorum. Bana göre herhangi bir konuda başarılı olmanın anahtarı, ki bu bana hayatım boyunca yaptıklarımı gözlemleyerek geldi, üç şeydir:

Birincisi çok çalışmak; hayatınız boyunca ya da hangi alanda olursanız olun bir müzisyen olmak istediğiniz sürece sürekli çok çalışmak. Çok çalışmak, sizi bu hayatta istediğiniz yere götürecek bir ulaşım aracı gibidir. Ve canını dişine takarak çalışan insanlar daha ileriye giderler. Bunun şöhret ya da benzeri bir şeyi garanti ettiğini söylemiyorum, sadece sizi gitmeniz gereken yere götürür. Müzisyen, işadamı, doktor, öğretmen, hatta ailesini geçindirmeye çalışan bir ebeveyn olmanız umurumda değil; ne yapmayı seviyorsanız, ne yapmak istiyorsanız ya da ne yapıyorsanız bu zor bir iştir.

İkinci şey ise tutkudur; bu da sıkı çalışmayı besleyen bir şeydir. Eğer yaptığınız işi seviyorsanız, bu ister çocuk yetiştirmek ister doktor olmak ya da başka bir şey olsun, bu çok çalışma becerisini besler. Yani tutku önemli bir şeydir.

Üçüncü şey ise eğitimdir; sürekli öğrenmek ve yeniden öğrenmek, daha iyi ve daha iyi olmak ve yaptığınız işte büyümenize ve daha iyi olmanıza yardımcı olmak için her zaman yeni şeyler öğrenmektir. Bu üç şeyi birlikte uyguladığınızda başarı şansınız, uygulamadığınıza kıyasla daha yüksek olacaktır. Bu yüzden kendime dahi demezdim. Bence en önemli şey çok çalışma becerim ve yaptığım işe duyduğum tutku. Sıkı çalışmaktan başka bir şey için övgü bile alamam çünkü sıkı çalışmayı ben seçtim ve yapmayı seçtim. Beni ben yaratmadım, ne demek istediğimi anlıyor musunuz, sadece bu sıkı çalışma dürtüsüne sahip olduğum için şanslıyım ve bunu yapmaya devam etmeyi planlıyorum…”

Vay arkadaş ya… Adam boşuna doçent olmamış, bu laflar üstüne kelam etmeye hacet var mı?

O zaman sadece bagetler ve Kenny Baba konuşsun!

SEN ÇOK YAŞA KENNY BABA!

Müzik endüstrisinin artık bir hayli büzüşmüş ve canlılığını yitirmiş olsa da varlığını hâlâ koruyan damarlarındaki kaliteli kan, Kenny gibi altın müzisyenler sayesinde tutkuyla akmaya devam ediyor ve sıkıcı müzikal tonlara direniş, işte bu cengaver babalar sayesinde sürüyor.

Paylaş

Önerilen Haberler

Bir yanıt yazın