Sülfür Ensemble geldi. Biraz Black Sabbath sosu ister misiniz?

Bazen kendim için sürprizler peşinde koşarım. Ansızın bir albüm alırım mesela. Nedir, nasıl bir şeydir bilmeden. Denerim şansımı, sürpriz yumurtanın içinden çıkacak oyuncağın güzelliğini hayal eder gibi. Genelde de yanılırım. Birçok Aerosmith, Led Zeppelin albümleri geldi geçti koleksiyonumdan. Ha bu “O albümler kötü” anlamını taşımıyor tabii. Sadece bana uygun değildi. Ben de “Madem ben kıymet bilemiyorum, öyleyse bu albümleri kıymet bilen arkadaşlarıma hediye etmeliyim” diye düşünür ve hediye ederim. Eh, bir bakıma müzik paylaşınca da çok güzel! Hem bu kez şans benden yana!

Belki duymuşsunuzdur (Birçoğunuz biliyor aslında). Yakın bir zamanda yeni bir grup kuruldu. Adamım, minik abim Erdem Çapar da işin içinde. Elinde de mikrofon! “Ne oluyor yahu?” demeye kalmadan bir de EP çıkardılar. Hatta çıktığı gün, mesai sonrasında Kadıköy’e geçip almayı düşünüyordum ki yolda yürürken Erdem abişle karşılaştım. İşte şans! CD’yi birinci elden, en orijinalinden aldığım gibi doğru eve!

EP, 4 şarkıdan oluşuyor. Distopya, şeytan, kötü niyetli yaratıklar ve Marilyn Monroe için. Şarkıların 3’ü İngilizce, bir tanesi de Türkçe. Açıkçası bu tip karanlık müzikleri (Doom N’ Roll diyorlar kendilerine) pek de dinleyen biri değilim. Ama nokta atışı gruplarım vardır herkes gibi. Black Sabbath mesela. İşte bu albüm bence Black Sabbath çağrışımlı. Enstrüman kayıtları aynı anda alınmış, üzerine de vokal kayıtları bindirilmiş. Özellikle gitar ve bass tonları beni benden aldı. Kendi kendime “Yahu aynı Sabbath gibi çalmışlar işte…” diye konuşuyordum ki önüme bir röportaj videosu geldi (Fueled by Erdem Çapar). Ve evet, grup üyeleri zaten Black Sabbath’tan etkilendiklerini söylüyorlardı.

Öte yandan, “Şöyle harika olsun, böyle süper çalıp söyleyelim” gibi bir amaçları da yok. İçlerinden geldiği gibi girip çalmışlar ve söylemişler. Olabildiğince çiğ, ham ve aslında olabildiğince “doğal” bir albüm. İstedikleri olmuş bence, zira benim gibi bu türe çok yakın olmayan biri bile bu albümü ayıla bayıla dinliyor. Mesela bu yazıyı yazarken Karaçor çalıyor. Evet, Türkçe sözlü tek şarkı.

Karaçor demişken. Geçenlerde bu konudan kısa da olsa Erdem Çapar’a bahsettim. Karaçor, yani kötü bir ruh, yani kötü bir cin. Söylenen sözlerden az çok nasıl bir hava yarattığı belli oluyor. Aslında bu güzel de bir film senaryosu olurdu bence. Meselaaa… “Grup üyeleri bu şarkıyı stüdyoda kaydederken, farkında olmadan açtıkları kapıdan Karaçor’u bu dünyaya davet eder. Ardından bu yaratık, grup üyelerine musallat olur ve olaylar gelişir…”

Karaçor klibini yöneten Osman Tolga, daha önce “htr2b Dönüşüm” isimli korku filmini yazdı ve yönetti. Bu konulara pek yabancı değil yani. Bence bu albümden bir de uzun metraj korku filmi çıkma olasılığı var, belki de bir ilk olur bu ülke için, ne dersiniz?

EP’in eksi tarafı nedir diyecek olursanız, EP olması derim. Daha çok şarkı olmalıydı! E artık bir sonraki albüme daha fazla şarkı bekliyoruz. Ha bi’ de şu film işini unutmayın. Eğer olur da çekerseniz, ben de rol isterim!

s1

 

 

Paylaş

Önerilen Haberler

Bir yanıt yazın