İrem Hazer Connecticut’tan bildirdi: The Neighbourhood
Merhaba sevgili rock severler
Sizlere Türkiye’de çok da bilinmeyen, müziğin dark tarafını seven herkesin tanışma anında gönülden bağlandığı, Alternatif Rock’ın Amerikalı temsilcileri The Neighbourhood’u takdim etmek isterim.
2011 yılında bir araya gelen Kaliforniyalı topluluk beş kişiden oluşuyor. Adam Levine’in kariyerinin ilk yıllarındaki halini anımsatan asi vokal Jesse Rutherfood, gitaristler Jeremy Freedman ve Zach Abels, basçı Mikey Margott ve davulcu Brandon Alexander Fried. 2014’e kadar davulda yer alan Bryan Sammis bir sosyal medya duyurusuyla Ocak ayında gruptan ayrılmıştı.
Grup, en bilinen parçaları “Sweater Weather”i 2012’de yayınlarken, bu parçayla Amerika’nın en prestijli müzik listesi Billboard’un alternatif şarkılar bölümünde bir numara olacaklarından pek tabii habersizdi. 2012’den günümüze kadar üç albüm yayınlayan grubun albümlerinde yer almayan başarı yakalamış EP’leri de bulunuyor. Bahsettiğimiz EP‘ler ise, alternatif rocktan indie popa, elektropoptan R&B’ye geniş bir yelpazede yer alıyor.
Müziğin dark tarafına tekrar dönecek olursak, çocukluğunda babasıyla problemleri olmuş şimdinin yalnız ve bohem kadınlarından, günümüz “ıssız adam”larına, müzikseverlerin ruhuna dokunan grup, yaptıkları müziği dark pop/rock olarak tanımlıyor.
Straight to Hell
'straight to hell'
Sahnedeyse bir o kadar enerjik olan grup, eğlenmekle hüzünlendirmeyi bir arada gayet iyi başarıyor. Sahne demişken de geçtiğimiz yıl, benim de grubu ilk kez canlı izleme fırsatı bulduğum Connecticut konserinden bahsetmek istiyorum.
Aslında mini bir festival tadında olan etkinliğe giderken, büyük bir The Neighbourhood hayranı olarak elbette oldukça heyecanlıydım. Connecticut eyaletinin New Haven şehrinde gerçekleşen etkinlikte headliner olan The Neighbourhood öncesinde, yine indie/alternatif rock tarzında müzik yapan Field Music ve HEALTH sahnedeydi.
Ilık Haziran aksamında, yaptıkları derin ve soğuk indie müzikle izleyenleri Rutherfood ve arkadaşları için hazırlayan her iki grup da birbirinden başarılıydı. Salon, tabii ki The Neighbourhood’un sahneye çıkmasına yakın, her yaştan izleyiciyle dolup taştı.
Salondaki herkes gibi ben de vakit yaklaştıkça heyecanımı kontrol etmekte zorlanıyordum.
Ve kısa bir süre sonra beklenen an: The Neighbourhood sahnede!
Konsere, 2018’de yayınladıkları “Hard To Imagine The Neighbourhood Ever Changing” albümünde yer alan “Dust” ile başladılar. Bastan aşağı karamsarlık dolu sözlerin sonunda salondan çığlık sesleri yükseldi. İlk parçanın sonunda salonla iletişime geçmeyi tercih etmeyen Rutherfood, arkadaşlarına dönerek “Afraid” için ipucu verdi.
2014’te single olarak yayınladıkları parça, grubun şüphesiz “Sweater Weather”dan sonra en bilinen parçası. Ve nihayet şarkınin sonunda Jesse bizleri selamladı. Enerjik ve esprili kısa selamlaşma sonrasında, bizi az çok nasıl bir konser bekledigini anladım. Enerjik ama dokunaklı…
Yaklaşık iki saat sahnede kalan ve 16 parça çalan The Neighbourhood, bizlere bir müzik şöleni yaşattı. Jesse ise, kah izleyicilerin omuzlarında, kah yerde enerjisini hayranlarına yansıtmakta hiçbir problem yaşamadı. Salonun büyük çoğunluğunun baştan sona ezbere bildiği “Sweater Weather” ise, grubun sondan bir önceki tercihi oldu. Ve tabii ki kendimizi çığlık çığlığa şarkıya eşlik ederken bulduk. MUTLU SON.
Geçtiğimiz yaz Kuzey Amerika turnesi yapan The Neighbourhood, bu yaz ise şimdilik Güney Amerika’da yapacağı bazı konserlerini açıkladı.
Dinledikten sonra eminim bahsettiğim dark müzikseverler, The Neighbourhood’un bir şarkısından diğerine kendilerini kaybedip, YouTube veya Spotify’da saatlerini geçirecekler.
Burada da kısmen daha eglenceli olan sarkilari “Wires”in akustik versiyonu:
Merak edenler için grubun resmi web sitesi thenbhd.com