Verdiğimiz rahatsızlıktan gurur duyuyoruz!
Pandemi sürecinde müziğe gelen kısıtlamayı hepimiz biliyoruz. “Müziğe gelen” diyorum çünkü bugün itibariyle konunun salgınla ilgili olmadığını, niyetin direkt olarak müziğin, eğlencenin yasaklanması olduğunu çok net anlamış olduk. Zaten öyle olduğunu ifade edenler oluyordu kuşkusuz ama en azından artık eminiz!
Kısıtlamalarda, tam kapanmada, kademeli normalleşmede her sektör hasbelkader faaliyetlerini sürdürme şansını buldu fakat bir yılı aşkın süre boyunca hiçbir gelir kapısı olmayan tek kesim müzisyenler oldu. Bırakın konser vermeyi, cafe-restoranların açılmasına karar verildiğinde bile mekanlarda canlı müziğe izin çıkmadı. Neden? Virüs şarkı söyleyince frekanslar halinde daha hızlı mı bulaşıyor acaba? İnsanlar yemeklerini yerken kenarda bir müzisyen ekmeğini kazansa ne olurdu?
Aslında sorun alay edilmeyecek kadar büyüktü. Çünkü açlığa, çaresizliğe, hatta birçokları intihara sürüklenen müzisyenlerin dramlarını gördük, izledik hep beraber. Emektar enstrümanlarını aç kalmamak için içleri kan ağlayarak satanlar, daha zor durumda olan meslektaşları için dayanışma yapanlar, bağışlarda bulunanlar, ekmeğini bölüşenler… Bütün çağrılara rağmen yine de karar alıcıların inadı kırılmamış, yasaklar gevşetilmemişti.
Bugün alınacak yeni kararları dört gözle bekleyen müzisyenler, hiç ummadıkları –belki de adları gibi bildikleri- bir çıkışla karşılaştılar. Müzikle ilgili kısıtlamaları saat 24:00’e çekildiği açıklanan kararda: “Kusura bakmayın, kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok!” denildi. Zaten kendilerine ideolojik yaklaşıldığını savunan müzisyenler de tepkilerini sosyal medyadan dile getirdiler: “Verdiğimiz rahatsızlık için özür dileriz!”
İnsanlara sürekli nasıl yaşamaları, nasıl davranmaları gerektiği konusunda talimat verircesine konuşanların, beğenmedikleri kesimlere sürekli hakaret yağdıran ve asılsız yakıştırmalarda bulunanların “Herkesin hayatına kimse karışamaz” şeklinde sözler söylemesi trajikomik, orası ayrı. Fakat hafta sonları için getirilen alkol yasağının nasıl hiçbir mantığı yoksa müzik yasağının da tamamen yaşam tarzına müdahaleyi amaçladığının itirafıyla karşı karşıyayız. Evet, onlar rahatsız oluyorlar. Gençlerin ve her daim genç hissedenlerin eğlenmesinden, kızlı erkekli bir araya gelmelerinden, dans etmelerinden, gülmelerinden, alkol almalarından, bağıra çağıra şarkı söylemelerinden rahatsız oluyorlar. Ve her fırsatta bir mevzi daha kazanmak için bahaneler üretmeye devam edeceklerdir.
Onlar sanattan, edebiyattan, müzikten, yaratıcılıktan rahatsızlar. Erkenden evlenip, üç çocuk yapıp hayatımızı hiçbir şey düşünmeden, hiçbir şey üretmeden, hiçbir şey sorgulamadan geçirelim ve verdikleri her kararda boynumuzu bükelim istiyorlar.
Biz ise onlara verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı gurur duyuyoruz! İnadına ve daha fazla, evde, işte, sokakta, arabanızda her fırsatta müziğin sesini biraz daha açalım. Hadi, biraz gürültü yapalım.
Türkiye’nin en gürültülü dergisi DeliKasap 666+2. sayısını yayınladı. Dergimizi incelemek isteyenler: