Yerküreden bir ses: Lin Pesto

[vc_row][vc_column][vc_column_text]

Yerkürenin tarihine bakalım. Yüzünü göremediğimiz, sima olarak kabul edilebilir bir görünüşüne dahi erişemediğimiz sanat insanlarına, edebiyatçılara, suçlulara ve gangsterlere! Shakespeare, Karındeşen Jack, Kiliseler ve Liseler… Bir bireyin suretini, kimliğini gizlemesi korkudan mı ileri gelir yoksa yaratmak istediği gizemden mi? Shakespeare bunu dönem otoritesinden çekindiği için mi yapmıştı, Karındeşen Jack korktuğu için mi? Kiliseler ve Liseler mevcut düzenin onları reddettikleri şöhret çöplüğüne itmemesi için mi? Peki ya Linda?

Senelerdir büyük bir huzur ve gıcıklıkla dinleyip dinlettirdiğim Lin Pesto geçtiğimiz haftalarda ilk kez seyirci karşısına, sevdiklerinin, büyük ailesinin karşısına çıktı. Bu kutsal synth vazifesinde bende görgü tanığı olarak yerimi aldım…

Konser haberini duymadan evvel Lin Pesto zaten konser sinyalini sahne aldığı özel bir etkinlikten paylaştığı görüntüyle vermişti. Çok geçmeden konseri duyuran Lin Pesto dinleyicileriyle ilk buluşmasının heyecanını dinleyicilerine zerk etti.

O gün gelir; tüm dakikalar tükendiğinde, sahne dumanlanmaya başladığında, ışıklar esas duruşa geçip halkı selamladığında yaklaşmaktadır gelmekte olan.. Ve memleketimizin en kıymetli büyüklerinden Hakan Tamar sahneye çıktığında herkes onu Lin Pesto zân ederken mikrofona yaklaşır: “Bayanlar baylar, karşınızda… Ankara’dan… Lin Pesto.”

Korkunç çığlıklar, çapkın ıslıklar ve koca alkışlarla Lin Pesto sahnede, bir metre kadar ötemizdeydi. Konser Son albümünde de yer alan sevilen cover çalışması Maazallah ile başlıyor ve ışıklar arasında ilk kez Lin Pesto görünüyordu. O yakıcı bakışlarını göremesek de sesiyle yakıcı konser başlıyordu. Pembe maskesinin arkasından sarı at kuyruğu saçlarıyla Pesto, şarkının sonunda ilk iletişimini o an kurdu. Tüm seyirciler tutkuyla Linda’nın ağzından çıkacak kelimeleri beklerken Pesto “Birazdan size bir sürü şey anlatacağım..” diyerek kendi yazdığı bir şarkıyla devam ediyor. Olsun İstemezdim ile haykıracak nefes bırakmayıp Bir Düşün ile devam ediyordu. Belki her şarkı arasında seyirciyle sohbet eden Linda o gün ciddi bir boğaz ağrısı ve halsizlikle sahnede olduğunu anlatıyor, hiçbir bağrışı yanıtsız bırakmıyordu. Konser ilerledikçe daha bilinen şarkılara doğru yol alınıyordu. Tüm salon tek bir ağızdan “Onun arabası vaaaar..” diye haykırırken Pesto’nun sesini duymakta kimi zaman güçlük çekiyorduk. Bebek, Ah Geceler ve Padişah gibi sevilen cover çalışmalarının ardından bu kadar mı sorularını olumsuz yanıtlayıp Son’a yaklaştığımızı bildiriyordu. Albümün en sevdiğim şarkısı ile başlıyordu son.. Kolay değil, Ölmeden, Karolini ve o gün İstanbul’un en keyifli partisinde son şarkı Bu Partide Yalnızsın, o an sanırım kimse yalnız hissetmedi. Konser Bir Düşün ve Olsuz İstemezdim’in Mei Wu tarafından dokunulan klavyesi ile akustik olarak sona ererken Pesto ilk konserini son bir kez selamlayarak bitiriyordu, herkes mutluydu.

Konserin genelinde baktığımda çok net bir şekilde Lin Pesto’nun genç hayran kitlesinin tutkuyla bu konsere geldiğini görebiliyordum. Maske takanlar, farklı kostümlerle katılanlar ve niceleri gerçekten bu özel sesin ilk konserine çok değer vererek gelmişlerdi. Lin bu hissi öyle güzel aldı ki sahnesine yansıtabildi. Keşke diyerek hayıflanmak zorunda kaldığım tek konu maalesef seyircinin konserin başında sonuna kadar Dondurma Gibisin coverını istemiş olmaları… Gerçekten yıllardır yaptığı farklı çalışmalarla alışık olmadığımız bir ses sunan Pesto’nun tüm müzikal kimliği bu şarkı mı? Şarkının kendisinden bile güzel olan bir cover olsa da bu konserin hissine paylaşım kurbanı olmamalıydı, iyi ki olmadı.

Lin Pesto bir sonraki konserini verir mi, bu konser İstanbul’da mı olur bilmiyoruz fakat yüzünü görmeden, sesine, hikayesine adanmış bu müzik kimliğinin ilk konserinde olmak harika bir his idi. Sürecek…

Hakan Tamar’a tüm yardımları için koca bir teşekkür!

Bilal Boğa

 

 

[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]

Paylaş

Önerilen Haberler

Bir yanıt yazın