Yüksek Sadakat’ten cazip davet: “Haydi Gel İçelim!”

“Haydi Gel İçelim”, Yüksek Sadakat’in 2008 tarihli “Katil & Maktül” albümünde yer alan ve şimdiye dek yayımladıkları en iyi şarkılardan. Şarkı, her şeye rağmen hayatın kutlanabilir imkânlar sunabildiğini ve fırsat buldukça önümüze bakıp, toplanıp eğlenmek gerektiğini ifade eden bir şarkı. Ya da en azından ben bu gözle bakıyorum…

Herkesin malumu, özellikle son 2 yıldır büyük kısmımız 4 duvara hapsolduk. Koronavirüs denen illet, öyle ya da böyle hepimizin hayatını etkiledi ve bu süreç biraz hafiflemiş olsa da devam ediyor. Dolayısıyla dışarı çıkıp hava almayı, arkadaşlıklar kurmayı, yeni ilişkiler yaşamayı, yeniden heyecan duymayı ve eğlenmeyi çok özledik! Yüksek Sadakat grubu da, dün gece Zorlu PSM’deki konserinde bence güzel bir görev dağılımı yaptı ve dedi ki “Mazi kalbinde yaraysa, unut artık ne varsa, haydi gel içelim!..”

Konser, Zorlu PSM – %100 Studio’da gerçekleştirildi

Etkinliğin özel tarafı, grubun konuklarının olmasıydı. Yüksek Sadakat’e sahnede Canozan, Batuhan Kordel, Batu Akdeniz ve Eda Baba eşlik etti.

Yeni albüm Rengarenk’ten seçilen şarkılarla başlayan konser, sonrasında konukların da sunduğu performanslarla daha keyifli bir hal aldı. Eda Baba dışındaki isimler, hem grupla birer şarkı söyledi hem de akustik gitarla kendi şarkılarını seslendirdi. Eda Baba ise, farklı bir rol üstlenerek grubun “Döneceksin Diye Söz Ver” şarkısını solo olarak söyledi. Güzel bir performanstı, ancak…

Evvela konukların performanslarından yola çıkacak olursam, özellikle Batu Akdeniz çok iyiydi. Batu, çok dinamik ve rock n’ roll ruhlu bir müzisyen. Bu sayede diğer konukların arasından kolaylıkla sıyrılmayı başardı ve ışığını çok iyi yansıtabildi. Zaten onu 2015 yılında Kadıköy Shaft barda ilk kez izlediğimde de o enerjisine tanıklık etmiştim. Umarım hem solo hem de Heavy Sky grubu ile daha iyi işlere imza atar.

Gülmek ne güzel şey! Daha sık yapmalıyız!

Yüksek Sadakat’in bence keyifli, sıcak bir sahnesi var. Özellikle bass gitarist ve söz yazarı Kutlu Özmakinacı’nın kocaman gülüşleri geceyi renklendirdi. Gitarist Serkan Özgen, yine saçları ve gitarla duruşuyla ön plandaydı. Lakin pek çok şarkıda gitar sesini tam olarak duyamadık. O dinamik ritmleri daha iyi duyabilmek isterdim doğrusu. Kenan Vural’ın sesi hâlâ çok iyi ve klavyelerde Uğur Onatkut da çok dinamikti.

Parantez açmak istediğim bir isim de, davulcu Sefa Deniz Alemdar. Yahu bu adam nasıl bir davulcudur! Hayır, giyim ve saç tarzından değil, çalım tarzından söz ediyorum. Zaman zaman bunun bir Yüksek Sadakat konseri değil de bir heavy metal grubu konseri olduğunu düşünmedim desem yalan olur. Gerçi bundan rahatsızlık duymadım, hatta zevk aldım. Öyle güzel ataklar geldi ki ondan, hani yemek masasında denir ya “Ne varsa getir!” diye, ha işte aynen öyle hissettim ben de.

Güzel müzik, sevgililer ve bir de sevgiye hasret olanlar…

Konsere bir arkadaşımla birlikte gittim ve hem setlist hem de ortam itibarıyla “Tam da sevgililer için konser yapmışlar” diyebileceğim bir etkinlik olduğunu gördüm. Göz göze bakışarak şarkı söyleyenler mi dersiniz, yoksa sarılıp dans edenler mi… Çok güzel manzaralar vardı ve şarkılara katılımlar da yüksekti. Grubun sadık bir hayran kitlesi var.

Gelelim benim favori şarkılarıma. Aslında pek çoğumuzun da favorisi olan şarkılar… “Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer”, “Kafile”, “Ben Seni Arayamam” ve final şarkısı olarak “Haydi Gel İçelim”.

Final şarkısı, tüm konukların sahneye davet edilmesiyle birlikte, seyircilerin de katılımıyla, büyük bir coşkuyla söylendi. Kısacası grup, 2 saat boyunca, neredeyse hiç ara vermeden performans sergiledi.

Nice güzel konserlerde görüşmek ve birlikte şarkı söylemek dileklerimle! Gerçekten de insan, bildiği, “İşte bu benim şarkım” dediği şarkıları söylerken bir başka eğleniyor! Eminim ki gecenin sonunda hepimiz evlerimize yüzümüzde gülücüklerle döndük.

Paylaş

Önerilen Haberler

Bir yanıt yazın