Zenith la Vilette Paris’te Megadeth & Stratovarius Keyfi Bambaşkadır

Parc de la Villette’in kıymetlisi, maçların, konserlerin ve dövüş müsabakalarının en güzel adresi; Zenith la Vilette Paris’teyiz. Mimari ve şehir planlamada çok büyük önemi olan bu park, içerdiği geçici ve kalıcı sergilerle, sayısız etkinlikle güzel bir sosyal merkez.

Haziran’ın 19’unda bu salon Stratovarius ve Megadeth’i ağırladı. DeliKasap ekibimiz de Stratovarius sayesinde bu makaleyi yazmak ve güzel okurlarımıza bu konseri duyurmak için davetlerini aldı. Bu güzel davet sonrasında yollara düştük ve Zenith’in kapısında bulduk kendimizi.

Stratovarius bildiğimiz büyüleyici ambiyansıyla gümbür gümbür çaldı. Oturma yerlerinde bile headbang’den geçilmiyordu.  Vokalde Timo Kotipelto, klavyede Jens Johansson, bas gitarda Lauri Porra, gitarda Matias Kupiainen ve bateride de Rolf Pilve’yi izledik. Stratovarius’un etkileyici ve çekici kısmı bizce klavyeyle gitarın uyumuydu. Ön sıralarda grubun Finlandiya’lı fanları doluydu tabii ama power metal hissini bastıra bastıra verdikleri için thrashçiler dahil herkesi çok güzel yakaladılar. Kotipelto şarkılara çok güzel eşlik ettirdi ve grup izleyicileri gösterinin içine çok güzel aldı. Setlist şu şekildeydi. Survive, Eagleheart, Speed of Light, Paradise, World on Fire, Legions, Frozen in Time, Black Diamond, Unbreakable, Hunting High and Low. Bir kere daha kibar davetlerinden ve bize yaşattıkları etkileyici konserden dolayı Stratovarius’a teşekkür ediyoruz.

Bu güzel gösteriyi takiben, ufak bir mola verildi. Sular, biralar, sosisliler alındı, tuvaletlere gidildi ve thrash metal’in devi Megadeth beklenmeye başladı. ‘The Sick, the Dying… and the Dead!’ ile dumanların arasından çıkan ekip büyüleyiciydi. Sırma saçlarıyla Dave Mustaine gitar ve vokaldeydi. Yeni gitarist Teemu Mäntysaari efsane hızı ve riffleriyle ekibimizi gerçekten çok etkiledi. Bas gitarda da bir takım tatsız olaylardan dolayı gidilen isim değişikliği, James LoMenzo gayet başarılıydı. Bateride de zaten dehşet olduğunu bildiğimiz Dirk Verbeuren’i dinledik. Dave’in vokallerde gittiği ufak değişiklikler haricinde konser gerçekten bir pikapla Megadeth dinlemek gibiydi; her nota, her davul vuruşu ve müziğin tüm ruhu kayıtlarla birebir aramızdaydı. Dave’in ön sıralara yaptığı sempatik jest ve mimikler de ilgimizi çekti doğrusu. Vic Rattlehead’in de eşliğiyle, en az ses kadar görselleri de oldukça etkileyici hazırlamışlardı, ışıklar, dumanlar ve dev gibi Megadeth yazısı hepimizi büyüledi. Setlist, The Sick, the Dying… and the Dead!, Dread and the Fugitive Mind, Angry Again, Hangar 18, This Was My Life, She-Wolf, Skin o’ My Teeth, Countdown to Extinction, Sweating Bullets, Trust, A tout le monde, Tornado of Souls, We’ll Be Back, Symphony of Destruction, Peace Sells ve Holy Wars… The Punishment Due şeklindeydi.

Konserimizin sonunda Megadeth’i Heavy Weekend’de ve her iki grubu da HellFest’te izlemek üzere vedalarımızı ettik. Teşekkürler Stratovarius, teşekkürler Megadeth! A la prochaine!

Yazı : Akça Yılmaz

Fotoğraflar : Gulia Huseynova

Paylaş

Önerilen Haberler