Peyk, “eleştirilmemeyi” kaldıramadı
Önceki gün Delikasap’ta “günümüzde rock ve popüler müziği algılamak ve anlamak” temalı, “üretimlere ve dinleyicilere yaratıcı perspektifler sunmak amaçlı bir çalışma yapılması gerektiğini” açıklayan, biraz da Delikasap’ın mizahi bakış açısıyla düzenlenmiş, bir “ön yazı” niteliğinde kabul edebileceğimiz notlar yayımlandı.
Yazıda kuşkusuz ki eleştirilebilecek yanlar vardı; örneğin Amerikan kökenli “Stoner Rock” janrına “Yerli ve Milli” alternatif isim bulma çabasıları spekülasyona ve yanlış anlamaya açıktı;
Yahut “Oldschool kavramının artık değiştiği” vb saptamalar belki de kimi hızlı koşan “hassas ruhları” incitebilecek persfektiflere açıktı falan… (Özeleştirel diyebileceğimiz bu detaylara dair kimsenin bir “eleştiri” getirmemesi ve salt ‘bizi nasıl şunla bunla anarsın’ diyerek köpürmeye odaklanması da ayrı bir mevzu)
Lâkin söz konusu yazıda Pentagram’dan Manuş Baba’ya, Gaye Su Akyol’dan Peyk’e, Kesmeşeker’den Yüzyüzeyken Konuşuruz’a sayısız gruba atıfta bulunulmuştu ve ancak hiçbirine olumlu ya da olumsuz manada bir “eleştiri” mevcut değildi. Dolayısıyla şu anda kaleme alınan bu yazı, ilginç bir şekilde “eleştiriyi kaldıramama” üzerine değil, “eleştirilmemeyi kaldıramama” üzerinedir.
Aslında normal şartlarda sempati de duyduğumuz bir grup vardı ki “kendi kendilerine”(*) gaza gelip “Eleştirilmemeyi kaldıramadığını” ortaya serdiler ve “eleştirilmemeyi kaldıramama” garabetine konu olmanın yanı sıra özellikle yaptıkları dil bilgisi ve etik kurallara düşman tuhaf bir açıklamayla “yazıda adı geçen bazı gruplara” büyük bir kibirle saygısızlığın daniskasının yapılmasının zeminini hazırladılar.
Zira grubun resmi facebook sayfasında bazı Peyk hayranları sadece yazıyı kaleme alan Delikasap yazarına değil; “Peyk’i nasıl bu gruplarla aynı yazıda anabilirler” küstahlığıyla adı geçen diğer grupların bir kısmına da haksızlık ediyordu.
(*) “Kendi kendilerine” dememin sebebi aslında ahbap-çavuş ilişkisini andıran uydusal bir paralellikle Güven Erkin Erkal ile Peyk grubunun “Eleştirilmemeyi kaldıramadığı” konusunda yekpare bir görüntü sunmaları ve aynı anda, aynı saatte, aynı robotik tepkileri vermelerindendi; dolayısıyla GEE’ı “fahri Peyk elemanı” sayıp ona ayrı bir parantez açmıyoruz. Ancak Peyk grubunun da burada verdiği “ivedi” tepkiyle grup isimlerinin etimolojik anlamını layığıyla taşıdıklarını not düşmek isteriz.
Ezcümle; daha önce pek sık şahit olduğumuz “Eleştiriyi kaldıramama” tuhaflığından daha da garabet bir tuhaflıkla “Eleştirilmemeyi kaldıramama” hadisesini yaşamak da Peyk ve Güven Erkin Erkal ekürisine nasip olmuş oldu, arkadaşları kutluyoruz.
Bu yazıya özellikle yer vermemizin sebebi toplumca gaza gelmek konusunda örnek bir vaka niteliği taşıması ve “Delikasap’ı kapatın” terbiyesizliğine varan küstahlıklara hoşgörüyle bakmadığımızı bildirmek içindir.
Bu arada yukarıdaki bazı iletilere biz de çok güldük. Biz sadece haddini aşan yorumları kastediyoruz.