Popçu Tarkan V Rockçı Kıraç

Avrupa Şampiyonası’nda İtalya ile karşılaşacağımız açılış maçının heyecanı içindeyiz. Üstelik A Milliler son yılların en umut veren takımını kurmuş durumda ve formunun zirvesinde. 2002’de yakalanan Dünya Üçüncülüğü başarısından sonra belki de ilk defa bu kadar iddialıyız. Eh, 2002’de harikalar yaratan Şenol Güneş yeniden takımın başında, kolay mı?

Niyetim bu pozitif ortama gölge düşürmek değil fakat değinmeden geçemeyeceğim. Çünkü büyük hedefler koyduğumuz şampiyona maalesef biraz talihsiz başladı.

Dinleyenleriniz vardır efendim, Milli Takım’a şampiyona için marş hazırlama görevi ‘Rockçı Kıraç’a verildi. Fakat ortaya çıkan şey şarkısıyla, klibiyle tam bir fiyasko! Öncelikle klipte, arka plandaki ay yıldızlı bayrağın önünde bir tane büyük Kıraç ve ekranın etrafında tam 7 tane küçük Kıraççık sürekli olarak yumruk yapmış kolunu kaldırıp indirerek bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Fakat Kıraç ve küçük Kıraçlar dakikalarda “Haydi, haydi, haydi…” diye bağırıyorlar ve siz şarkının ne zaman başlayacağını merak edip duruyorsunuz.

Kazım Koyuncu’ya selam olsun. Sıkı devrimciliği ile bildiğimiz Şair Ceketli Çocuk bir “Hayde” dedi, yıllardır onun ekmeğini çevirip çevirip yemeyen kalmadı! Neyse, konumuza dönelim. Haydi’ler bitince şarkı sözleri nihayet başlıyor:

“Dört koldan her yanı ateş sarsa da
Ateş dokunmaz sana sen çık meydana”

Yani, “Futbolcular siz biraz ödleksiniz ama bir şeycik olmaz hadi çıkın sahaya,” mı demek istemiş, tam anlamadım…

“Yalnız değilsin sen Türkiye’mizsin
Dünyaya haykıran gür sesimizsin”

Tamam buralar fena değil diyelim. Sonra skandal başlıyor işte:

“Sen de askersin, sen de Mehmet’sin
Kalbinde en derinde hissedeceksin.”

Haydaaa… Zaten biz futbolu savaşmakla, topla tüfekle, tekme tokatla karşı tarafa girişmekle karıştırdığımız için kaybetmiyor muyduk? Futbolcuları askere, rakibi düşmana benzetme işi kaçıncı yüzyılda kaldı Allah aşkına? Öte yandan, milyon dolarlarla oynayan adamları, her an ölümle burun buruna yaşayan emekçi halkın evlatlarıyla bir tutmak biraz ayıp olmuyor mu? Hem de askerliğini sen de bedelli yapmışken sevgili Kıraç… Peki kalplerinde en derinde nasıl hissederler, bunu pek kestiremiyorum, belki prim kavgası yapmayı bıraktıkları zaman olabilir!

Başka türlü bir futbol kültürünü arzulayan DeliKasap Dergi olarak bir de şöyle bir Şampiyon Dergi projemiz var, yeri gelmişken onu da araya iliştirelim:

Amaç futbolcusuyla, halkıyla gaza gelmekse eğer, Kıraç’ınki ancak, Milli Marş okunurken abartılı bağırmaları ve hareketleriyle kameraya oynadığı çok bariz belli olan Alpay Özalan’ı gaza getirebilir. Gerçi o artık hava topunda üzerine düşen rakip oyuncuya yumruk atmak veya kendisine küfrettiğini sandığı takım arkadaşına Osmanlı tokadı atmak yerine şimdilerde mecliste kavgalara müdahil oluyor ya da çek senet işleriyle alakalı kanun teklifi veriyor.

Neyse… Ancak böyle bir kitleye hitap edebileceğini söyleyebileceğimiz Kıraç’ın, Fenerbahçe’nin 100. Yılı için yaptığı marşın da “1 Mayıs” marşından araklandığı çokça söylenmişti. 2000 yılına kadar benim de severek dinlediğim birçok şarkısı olduğunu itiraf edeceğim Kıraç’a sonra bir haller oldu, marşlara el atmaya başlayınca dibe gitti, sonra iyice saçmalamaya başladı.

Zaman zaman ırkçılığa varan söylemlerde bulunan Kıraç, bir gün çıkıp İngilizce eğitimin kaldırılması gerektiğini söyledi, İngilizce öğrenmenin Türk yaşam şeklini darmadağın ettiğini iddia etti. ABD hegemonyasını İngilizce’ye indirgeyecek kadar sığ gören Kıraç rapçilerin uyuşturucu kullanıp müzik yaptığını iddia etmiş, savına şöyle bilimsel (!) bir kanıt da bulmuştu: “Uyuşturucu kullanmasalar bu kadar hızlı söyleyemezler!” Ceza’nın kendisine verdiği cevabı hatırlamak isteyenler gerekli anahtar kelimeleri video paylaşım sitelerine yazabilirler…

Aslında düşününce marş hazırlama görevinin neden Kıraç’a verildiğini anlamak çok güç değil. Her ne kadar muhalif görünse de görüşleri ve söylemleriyle günümüz egemen iktidarının yarattığı ortalama zekanın kendisi olduğunu net görebiliyoruz. “Çocuklara dadılar bakıyor, kahvaltıcılar tıklım tıklım. Kadınlar kahvaltı hazırlamıyor. Bu algıyı kırmak lazım,” diyen de o kovboy şapkalı, yakışıklı rockçı Kıraç sevgili dostlar. Çaptan düşen Rockçı olmak gerçekten bir insan için çok tehlikeli bir durum anlayacağınız.

Marşa dönersek, 20 yıl önce 2002 yılında Tarkan’ın yaptığı, şimdikini solda sıfır bırakan “Bir Oluruz Yolunda” şarkısından sonra gelinen nokta bu olmamalıydı. Biz de bir zamanlar rock tınılı şarkılar yaptı diye sineye çekecek değildik herhalde. Biz Metallica dinlemesine rağmen rektör Melih Bulu’ya bile gider yapmışız sonuçta!

Toplumsal mesaj vereceğim kaygısıyla birçok kez saçmalayan Kıraç yerine de Tarkan, bugüne kadar çok daha isabetli, mantıklı ve cesur sözler söylemiştir. Hasankeyf yok olmasın diye defalarca çağrıda bulunan, İkizdere’ye yapılacak taş ocağına karşı direnişçilere dayanışma mesajları gönderen Tarkan, son olarak bir tecavüz sanığının serbest bırakılmasına isyan ettiği için hakkında hakaret davası açılan Ezgi Mola’nın yanında olduğunu açık açık belirtmişti. Bunu da not düşmüş olalım.

Tüm halkımızdan şampiyona boyunca, yeni marşın mümkün olduğunca çalınmaması için seferber olmaları, rastladıkları yerde seslerin kısılması için baskı yapmaları, elektrik kablolarını koparmaları vb. yollarla engellemeleri ricasında bulunuyorum. Hele şu şampiyonayı atlatalım, önümüzdeki marşlara bakarız…

Türkiye’nin en çok SATAN rock metal dergisi 666+2 numaralı özel sayısını yayınladı. İncelemek için:

Paylaş

Önerilen Haberler

Bir yanıt yazın