Taksim Dorock’ın akıbeti belli oldu
Beyoğlu’nda oturduğum için sık sık İmam Adnan Sokak’tan da geçerim. DeliKasap’taki Taksim Dorock haberlerini okuduktan sonra mekânın durumunu ben de bir teftiş edeyim dedim. Dorock’ın önünde oturan genç adama yaklaştım ve “Selamın Aleyküm” dedim.
-Ve Aleyküm Selam ve Rahmetullah, abey…
“Hacı, ne olacak şimdi bu mekan? Dorock artık bitti mi? Lavuklar kapatmış kepenkleri?”
-Abey, la astatie altahaduth bima fiyh alkfayt El Turkiyya!
“Ney?”
-Ben yok Türk!
“Ha, tamam.”
Herif yabancı çıkınca yandaki esnafa daldım.
“Selamın aleyküm hacı abi, bu ne ya, her yer Arap.”
-Aleykum selam, Araplar iyidir ya. Para onlarda.
“Baba bu yan dükkan ne olacak şimdi?”
-Nargile Cafe yapmak için benim amca oğlu mal sahibiyle görüşüyordu.
“Patron, her yer nargileci oldu ya, yapmayın. Burası heavy metalcilerin kalesiydi. Buranın bi geleneği…”
-LA YÖRÜ GET!
“Baba, noluyoruz ya… Ayıp olu…”
-LA YÖRÜ DEYYUS!
(Herif eline balta sapı gibi bir edavat alınca inceden uzadım ama araştırmalarım sürecek!)
Esnafın gereksiz öfkesine şahit olan kapının önündeki Arap velet sırıtarak bana bakıyorken “Ehlen ve Sehlen abey” dedi.
“KULHUVALLAH!” diyerek dümeni Cihangir’e kırdım. Taksim Dorock’ın akıbeti belli olmuştu.
“Heavy-Metal Barı” hariç her şey olabilirdi!