“Rock’n’Roll Tarihi”nde Ters Giden Neydi 3-Pasif Direnişten Aktif Direnişe 70’ler

“Evet, ben bir diktatörüm, adım oy pusulalarınızda.
Fakat benim kutum sizin haçınıza sahip olana kadar bu belge tamamlanmamış olacak, biliyorsunuz.
Ve biliyorsunuz bir zamanlar özgürlük vardı.
Olabileceklerin nasıl tehlikeli olduğunu biliyorsunuz.” The Clash – Dictator (1985)

Dünya Fransa’da başlayan 68 hareketinin etkisi altındaydı. Artık pasif direniş biçimleri yerini doğrudan sistemin yıkılmasını hedef alan eylemlere ve çatışmalara bırakmıştı. Bununla birlikte hükümetlerin baskısı devam ediyordu. Çoğu ülkede her şeye olduğu gibi rock müzik üzerine de sansür uygulanıyordu. Fransa’daki hareketin doğrudan içinde doğan ve köklerini bu toplamsal olaylardan alan gruplar çıkmadı (Bir kaç ufak çaplı deneme olsada 60’ların başında ABD’deki harekette bahsettiğimiz gibi 68 Fransa Öğrenci Hareketi’nin sözcülüğünü üstlenen gruplardan bahsedemiyoruz). Bir önceki dönemin gruplarından bazıları popülerleşmiş ve onların etkileriyse hala devam ediyordu, güncel gruplar rock kültürü gereği politik şarkılar yazmaktan çekinmiyorlardı fakat düzen içinde biraz da törpülenmiş bu gruplar artık yeni gençlerin radikal isteklerini tam olarak karşılamıyordu.

Bu sefer Rock müzik sokaklardan çok daha etkili ve örgütlü biçimde geliyordu. D.I.Y. (Do It Yourself – Kendin Yap) akımıyla gençler dayatılan popüler kültüre, sansüre, medyanın tekellerine karşı kendi korsan radyolarını kuruyor, fanzinler çıkararak örgütleniyorlardı ve yetmişlerle beraber büyük bir punk dalgası geldi. Bu birikim ilk büyük etkinliğini  1976’da İngiltere’de yükselen neo-nazi hareketine karşı (Özellikle Eric Clapton, David Bowie başta olmak üzerine birkaç rock müzisyeni  faşist partiye destek açıklamaları yaptı hatta bazıları daha ileri giderek Hitler güzellediler -DeliKasap Editörlüğünün notu: Bazı punk platformlarında da geçen bu “aşırı” iddiaları abartılı buluyor ve Bowie ve Clapton aleyhindeki bu cümleleri biz bu sanatçılara yapılan büyük bir haksızlık olarak nitelendiriyoruz) anti-faşist bir konser düzenleyerek yaptı. Başlangıçta tek bir konser  olarak başlayan RAR (Rock Against Racism) birden ilk başta İngiltere’nin sonrasında da dünyanın her yerine yayıldı. RAR, 1982 yılına kadar fanzinler etrafında örgütlendi ve diğer sol siyasi yapılar, sendikalar gibi anti-faşist hareket içinde bulunan örgütlenmelerle sayısı yer yer 100.000 kişiyi bulan anti-faşist festivaller düzenledi. 1978’de de cinsiyetçiliğe karşı olan bir grup kadın tarafından kardeş örgütlenmesi olan RAS (Rock Against Sexism) bu harekete dahil oldu. Aynı dönem birkaç grup, ana akım müzik şirketleri kendilerine alan açmadıkları için Rock In Opposition (RIO) adlı bir hareket oluşturdular ve farklı yerlerde alternatif müzik türlerinin seslerini duyurabilecekleri konserler düzenlediler.

“Radyolarda şarkılar boşver diyorlar
Açlıktan verem olana bal ye diyorlar” Cem Karaca & Dervişan –Yoksuluk Kader Olamaz (1977)

Türkiye’deyse ilk punk grubu Tünay Akdeniz ve Grup Çığrışım’dır (Her ne kadar müzikal olarak punk rock olmasalar da tavır olarak kısmen punk kabul edilebilirler). Fakat bu grup da bir hareketin içinden çıkan, Avrupa ve Amerika’daki gibi politik bir duruşa sahip olan gruplardan değildir. Bunun yanında 70’lerde Türkiye’de yükselen sosyalist hareketle birlikte Türkçe Rock müzikte de büyük bir değişim yaşandı. Cem Karaca, Fikret Kızılok, Selda Bağcan, Moğollar, 3 Hurel, Dervişan gibi başı çeken isimler ardı ardına politik şarkılar ve albümler çıkardılar. Burada Taner Öngür’e özellikle değinmek ve bir teşekkür göndermek gerekli. Çünkü kendisi bu tarihten sonra başından beri savunduğumuz Rock Müzik çizgisinin korunması için Türkiye’deki birçok alternatif çizginin en baş destekçisi ve emektarıdır. -Ve bana göre  Türkiye’deki tüm rock gruplarının albümlerinde en az 1 tane toplumsal olaylara açıkça değinen şarkısının olması da 70’lerdeki rock kültürünün bıraktığı bir mirastır.-

Yarın: 80’ler Müzikal Yükseliş,Toplumsal Çöküş Çağı

Paylaş

Önerilen Haberler

Bir yanıt yazın