Sludge-Metal’in yükselişteki grubu Baroness krizi fırsata çevirmeyi bildi

Onlu yaşlarımızdan beri metal, punk, hardcore ve türevlerini dinleriz. Her yıl “metal öldü abi yeaa” diyerek ortalığı velveleye veren müptezellerin saçları dökülüp göbek bağlama süreçleri zirveye çıktığı için neyse ki piyasadan tasfiye oldular da Yüce Darwin’e şükür artık böyle gamlı baykuşlara pek rastlanmıyor bugünlerde. Zira ölen metal, punk ya da rock’n’roll değil, kendileri!

İşte bu savımızı destekleyen, “modern-metal”in yükselişteki grubu Baroness de klasik heavy metal gruplarının azametli duruşundan uzak ama nitelikli punk ve metal gruplarının hakikatli duruşlarına yakın tavırlarıyla dikkat çekiyor.

Olağanüstü mütevazı kişilikleri ile takdirimizi kazanan ve deyim yerindeyse “can abiler” (ve bir abladan) müteşekkil bir Stoner-Rock oluşumu olarak da nitelendirebileceğimiz bu güzel insanlar, 2004 yılından bu yana kendilerine sadık bir alternatif-metal hareketine güç kattılar ve şöhretlerini her geçen yıl daha da arttırıyorlar.

Bununla birlikte Baroness’in “talihsiz” bir grup olduğunun altını çizmek gerek.

Turne otobüslerinin uçurumdan yuvarlanması ve grubun kafa elemanlarının ikisinin kendilerini toparlayamadıkları için grubu terk etmek zorunda kalmaları gibi garabetler yaşadı John Baizley ve sevimli çetesi.

Ama yine de kendilerini yenilemeyi başardılar ve tam gaz yollarına devam ediyorlar.

Önceki gün Delikasap tayfası olarak grubun Hellfest’teki performanslarını izlemek üzere hevesle festival alanında yerimizi aldık. Lakin krizlerden kriz beğenen talihsiz grubun bu defa da davulcusunun ailesiyle ilgili çok büyük bir problem yaşaması sonucu Georgia’ya geri dönmek zorunda kalması hepimizi şoka uğrattı, özellikle de die-hard birer Baroness fanı olan Burak ve Nilüfer’i… Zira konserin iptal edilmesi riski ile karşı karşıyaydık.

Ancak ruhunun güzelliği yüzüne vurmuş Baizley (ki bu abimiz hakkında da ayrı bir paragraf açmak şart. Hünerli bu rocker aynı zamanda çok başarılı bir ressam ve belki de bu sanatçı kişiliği onu hem sahnede hem de stüdyoda duygusal açıdan devleştiriyor; adam müthiş bir plak kapağı ressamı) çıktı ve krizi fırsata çevirdi:

“Hepinizden özür dileriz, ancak konseri iptal etmek üzere sizlere özel bir akustik şov yapmayı düşündük…”

Sonuç: MUH-TE-ŞEM! Nefes kesici bir performans ortaya serdiler…

John, şarkı aralarında hayatında ilk defa bu kadar heyecanlandığını söyledi ve hemen her şarkı sonrası yine fanlara minnettarlığını sundu ama alandaki herkes konserin sonunda hem seyirciye saygı konusunda üst düzey tavır takınan, hem de bu zor durumu farklı bir atraksiyona dönüştürerek krizi başarıyla atlatan Baroness’e tam not verdi.

Ritm gitarist ve aynı zamanda grubun solisti de olan John Baizley’in zaman zaman aşka gelip “Elimde görmüş olduğunuz bu pena bana Duff McCagan’ın hediyesi, inanabiliyor musunuz” demesi ise çok sevimliydi. Genellikle bu tarz özgün ve sıradışı müzik üretenler çoğu zaman “Babaları” hor görürler.  Ancak bizimkiler kıçı kalkık birer “star” gibi davranmıyor, gerçek birer metal-head tavrı sergiliyorlar. John’un Guns’n’roses hayranlığı ya da grubun tek dişi elemanı Gina Gleason’un Iron Maiden ya da Danzig tişörtü giymesi gibi; Baroness, tevazünün rock’nroll ansiklopedisindeki karşılığı gibi…

Bu derinlikli grubu keşfetmenizi tavsiye ediyorum.

Paylaş

Önerilen Haberler

Bir yanıt yazın