Ruhları Hastalanmış Axxen Conners’dan Yeni EP: Nowhere to Escape Sins
Değil Antalya’nın lanetli sıcaklarına, ülkenin karman çorman içinden çıkılamaz görünen haline dahi iyi gelen bir albüm ile tekrar beraberiz. Antalyalı duo-metal grubu (canlı performanslarında klavye ile trio oluyorlar) Axxen Conners’ın Ocak ayında Creator Became Absolute şarkısına çektikleri, bizi yaban gibi hissettiren, eğlenceli ve bir o kadar da türler arası manyağı yapan klipleri ile karşımıza çıkmaları yetmezmiş gibi bir de üç şarkılık bir EP ile tekrar “biz hala buradayız” diyorlar.
Gelelim esas konuya. Pek çok farklı yapıyı ve tarzı bir arada tutmaya çalışan şarkıları-albümleri hatta grupları ele almak benim için gerçekten zor oluyor. Zor olmasının sebebi, birazdan değineceğim şarkılarda olduğu gibi, karmaşık yapılar ihtiva etmesinden kaynaklanmıyor sadece. Kimi grupların, müzikal tercihlerini “sadece türler arası olmak için” kulağa kimi zaman zorlayıcı gelen armoni ve yapıları kullandıklarını düşünüyorum. Bu yüzden çoğu kez “bakın ne güzel kasıyoruz değil mi gençler?” sıradanlığına düştüklerini dolayısıyla bu tür albümleri dinlerken zorlandığımı düşünüyorum. Neyse ki bahsi geçen bu eklektik yapı Axxen Conners’ın bu EP’sinde yer almıyor.
Daha ziyade, alışık olmadığım Black Metale göz kırpan Cursed Messiah for Doomed Society, kısmen çözmesi ve alışması zaman isteyen bir parça olarak tanımlanabilir ki bu da pek çok akımdan etkilenmiş bir grubun benim gibi daha tekil akımlara bağlı kalan bir dinleyici için kimi açılardan çetrefilli olması anlaşılabilir bir durum. Bu arada, şarkının başlangıcındaki muhteşem solo ve vurucu lirikleri ile kendinizi zebanilerin cirit attığı cehennemin tam ortasında olduğunuzu hissedecek; içinizdeki insanlığa duyduğunuz öfke ve nefreti kamçılaması ile de kalbinizi çalacak, bilesiniz. Nah buraya da yazıyorum.
Behind The Walls of Primal Existence şarkısı ise hızlı ve sert temposu ile sizi hemen şarkının içerisine çekiyor. İlahi bir sound ile başlayan ve klavyedeki keskin melodik yapı ile taçlanan şarkının, içerisinde devam eden melodik partisyonlar daha ziyade Melodic Death deneyimi sunmakta. Önce çok hızlı ve tek düze gibi görünen şarkının katmanlı yapısını keşfettikçe insanın tekrar tekrar dinleyesi geliyor. Albüm Spotify’a gelse de yıldızlı şarkılar listesine alsam dedim epey. Gayet doğal bir akış içerisinde kendine yer bulan melodik öğelerin daha güçlü olmasını bir melo-death sever olarak beklerdim. Umarım önümüzdeki süreçte, albümlerinde melodik death daha ağırlıkta olur.
Son olarak klip çektikleri Creator Became Absolute’un kayıtlarda daha iyi bir sounda sahip olduğunu belirtmeden geçmeyeyim. Özellikle klipte yer alan versiyondaki davul partisyonlarındaki çiğ sound yerini daha oturmuş bir versiyona bırakmış.
Özetle beklentilerin ötesinde bir tat veren Nowhere to Escape Sins gerek teknik gerek melodik death metal severler tarafından mutlaka dinlenmesi gereken bir EP olmuş. Dijital ve Hardcopy olarak raflarda önümüzdeki günlerde yerini alır almaz “albüm için daha ne kadar bekleyeceğiz?” sorusunu pek çok kişiden, sıkça duyacaklarından eminim.