“Monsters of Rock”-Moscow’91’de bir Türk metalci… (1)

“İlk başta, Moskova sokaklarında barikatlar ve tanklar vardı-buna inanmak zordu ve garip hatta biraz ürkütücü bir rüya gibi görünüyordu. Sonra her şey yatıştı, hayat eski haline döndü, derken “Monsters of Rock” patladı ve buna inanmak sokaklardaki tanklara ve tarama seslerine inanmaktan daha da zordu…”

Sözler anonim ama buna sonra geleceğiz… Öncesi var.

19 Ağustos 1991’de radyoda (sabah 6’dan itibaren başlayarak) ve daha sonra SSCB’nin Merkez televizyonunda, «Vremya» haber programının spikeri tarafından «Sovyet Yönetimin Beyanı “ başlıklı resmi bir metin okundu.

İşin özü kısaca şuydu; Gorbaçov ve kabinesinin izlediği demokratikleşme “Perestroyka” politikasını tasvip etmeyen bazı SSCB Komünist Partisi yöneticileri ve özellikle Başkan yardımcısı Yanayev Genadiy İvanoviç, KGB şefi Krüçkov Vladimir Aleksandroviç, İçişleri bakanı Pugo Boris Karloviç ve daha beş yüksek düzey devlet adamı SSCB’nin belli bölgelerinde, sabah 00:04’ten itibaren altı aylığına OHAL ilan edip yönetime el koyduklarını televizyon ekranlarından beyan ediyorlardı. Kendilerini ГКЧП (okunuşu GeKaÇePe- Государственный Комитет по Чрезвычайному Положению), OHAL Devlet Komitesi olarak adlandırarak, tüm siyasi parti ve sivil toplum kuruluşların faaliyetlerini, mitingleri, sokak yürüyüş, gösteri ve grevleri kanun dışı ilan edip yasaklıyorlardı. Geçici olarak bazı merkezi, Moskova kentsel ve bölgesel sosyo-politik yayınların durdurulduğu bildirildi. Geri kalan yayın organlarına ise koyu bir sansür uygulaması öngörülüyordu. Gerçekte, asıl çatışma Gorbaçov’un Kırım’da tatilde olmasını fırsat bilen bu “8’li çete” ile 1. Rusya Federasyonu başkanı olan Yeltsin’nin demokrasi ve değişim taraftarları arasında gerçekleşiyordu.

SSCB Savunma Bakanı Yazov Dimitriy Timofeyeviç’in emriyle 19 Ağustos sabahı Moskova’ya:
*4 bin asker ve subay,
*279 piyade savaş araçları,
*148 zırhlı personel taşıyıcı,
*362 tank  sokuldu ve tüm ana alanlar ve stratejik önem taşıyan kuruluşlar ve de tabii ki Merkezi Televizyon Binası ele geçirildi.

Yeltsin’in şehir dışındaki evi özel kuvvetler tarafından ablukaya alınıyor ancak o olan bitenden haberdar olur olmaz emirlere boyun eğmeyerek Moskova’ya gitme kararı alıyordu. “Kendisine engel olunmaması” emri geliyor ki bu darbecilerin en büyük hatası olur. Yeltsin akşam saatlerinde Beyaz Ev’in (hükümet binası) önünde tank üstüne çıkarak o ünlü konuşmasını yapar:  “Rusya vatandaşları. 18-19 Ağustos 1991 gecesi, yasal olarak seçilen ülkenin cumhurbaşkanı iktidardan men edildi. Bu men edilmenin nedenleri ne olursa olsun, sağcı, gerici, anayasaya aykırı bir darbe ile karşı karşıyayız.” Yeltsin, OHAL Devlet Komitesi’nin hareketlerini kanuna aykırı ilan ederek halkı darbecilere karşı koymaya davet eder.

Yeltsin’in bu konuşmasından sonra insanlar sokağa dökülür, Beyaz Ev’in etrafına, yollara, tünellere barikatlar kurup nöbet tutmaya başlarlar. Yeltsin taraftarı subaylar, KGB ajanları ve Afganistan gazileri silahlanarak Beyaz Ev’e yardıma koşarlar. Diğer taraftan asker ile halk kaynaşmaya başlar ve birçok yerde ordu halk tarafına geçer ve tankların namlularını darbecilere karşı çevirirler. Yine de yer yer ordu ile halk arasında çatışmalar olur. 20 Ağustos’ta, Beyaz Ev’in önünde Yeltsin’e ve demokrasiye destek vermek amacıyla 200 bin Moskovalı toplanır. Aynı gün sokağa çıkma yasağı ilan edilir. Leningrad’ta darbe karşıtı 400 bin kişilik gösteri yapılır. O gece, Beyaz Ev’in yakınlardaki tünelde nöbet tutan üç gösterici zırhlı araç altında kalarak can verir. Gelişen olaylar karşısında halk arasında yükselen öfke dalgasından korkan OHAL Devlet Komitesi geri adım atar ve ordunun ve savaş araçlarının şehri terk etmesini emreder.

21 Ağustos günü  Komitenin bazı üyeleri Kırım’a Gorbaçov ile görüşmeye uçarlar ancak o onlarla görüşmeyi rededer. O gece Rusya Federasyonu başsavcısı OHAL Devlet Komitesi üyelerinin tutuklanması kararını imzalar ve Kırım dönüşü hepsi tutuklanıp yargıya teslim edilir. 22 Ağustos sabahı Gorbaçov Moskova’ya döner.

Eveeeeett…Bu kadar tarih yeter. Gelelim zurnanın zırt dediği yere.

“Demokrasi güçlerinin Şer İmparatorluğu üzerindeki zaferini büyük bir konserle kutlamak gibi bir fikirleri vardı…”

Amerika’daki “Fillmore East” ve “Fillmore West” gibi Dünya çapında ünlü rock festivallerinin organizatörü Bill Graham’nın kafasında, daha darbe günlerinde, Moskova’da bir “Özgürlük Müzik Festivali” organize etme fikri doğmuş ve çalışmalarına başlamıştı. Aralarında Peter Gabriel, Ringo Starr, Bob Dylan, Rolling Stones, Eurythmics ve U2’nun bulunduğu 11 grupluk bir liste yerel gazetede yayınlanır. Tarih olarak Eylül’ün sonu, yer olarak da Moskova’nın büyük meydanlarından biri belirlenir.

Ancak bu organizasyon işi epey karışık uluslararası entrika ve dolapların döndüğü bir sahneye dönüşür. Hükümete yakınlığı ile bilinen “BIZ Enterpises” adlı eğlence sektörü şirketinin sahibi ve ilerleyen tarihlerde MTV-Russia’nın başı olacak Boris Zosimov ve “Date 2 Warner Inc.” bu işe el atarlar. İhale ortak alınan kararla “Monsters of Rock” rock festivali organizatörlerine verilir ve sahne alacak grup sayısı dörde düşürülür: Pantera, Black Crowes, Metallica ve AC/DC. Turnenin diğer iki grubu Queensryche ve Mötley Crüe Moskova’ya gelmekten vazgeçince Zosimov, Warner Bross şirketinin sahibinin oğlu ve aynı zamanda Teksaslı Pantera’nın menejerliğini yapan Mark Ross’tan listeye Pantera’yı da katmasını rica edince işler çorap söküğü gibi gelmeye başlar. ABD-SSCB arasındaki ilişkilerde var olan bütün bürokratik engeller ve zorluklara rağmen, “Monsters of Rock in Moscow”, 1991 turnesinin kapanış konseri olacaktı. Hep derim; iyi ki de ihale birinci değil ikinci projeye kilitlenmiş.

80’li yılların İstanbul’unda metalci “Avcılar Tayfası” elemanı olarak, Yeni Türkiye Rock Dalgası’nı temsil eden “Egzotik Band”, “Devil”, “Asım Can Gündüz ve Grup Ambülans”, “Whisky”, “Grup RA”, “Kramp” gibi grupların hiçbir konserini kaçırmayan ben, 89 yılının Ocak ayında Rusya, o zamanın Sovyetler Birliği’ne gelir gelmez, daha doğrusu tam 18 gün sonra ilk şokumu yaşayacaktım. O şoku bana yaşatan da Yngwee J. Malmsteen olacaktı. Vokalde Ritchie Blackmore’un Rainbow grubundan tanıdığımız John Lee Turner vardı. Tabii ki o ana kadar Yngwee’yi dinlemişliğim vardı ama bu manyak birşeydi. “Böyle de canlı müzik çalınıyormuş meğerse…” dedirtecekti bana.

“Komünistlerin iktidarı bitti, yeni bir hayat başladı…”

Neyse… Uzun uzun anlatmayacağım, sadece Yngwee agadan “Monsters of Rock” festivaline kadar geçen 2 yıllık zaman zarfı içersinde Moskova’da seyrettiğim çocukluk ve gençlik kahramanlarımı sırayalacağım izninizle.
* Pink Floyd – “Momentary Laps of Reason” turnesi – Beş gün boyunca verdikleri konserlerin dördünü  izledim – Haziran’89.
* Suzi Quatro – Temmuz’89
* ”Moscow Music&Peace” Festivali – Cinderella, Scorpions, Skid Row, Mötley Crüe, Ozzy Osbourne ve Bon Jovi. Special guest – rahmetli Bonzo’nun oğlu Jason Bonham – Ağustos’89
* Black Sabbath – vokalde Tony Martin, davulda Cozy Powell – ön grup Girlshcool – Kasım’89
* Al Stewart ve Asia – 90
* Boy George – 90 – buna özel olarak bilet alıp gittiğimi sanmayın. Şans eseri hanımla Gorki Park’a gezmeye gittiğimizde orada konser veriyormuş. Denk geldi izledik.
* Ian Gillan – Mayıs’90
* Smokie – Nisan’91

Bir ay çabuk geçti. 28 Eylül 1991, Cumartesi, “Monsters of Rock in Moscow” günü geldi çattı… Kaderimse çekerim deyip elime bir çanta dolusu, o zaman buralarda yeni yeni çıkmaya başlayan, kutu bira, hayvani boyuttaki denizci dürbünümü ve Zenith marka fotoğraf makinemi yüklenip yola koyuldum. Alkol alacağım için arabamı bırakıp metroyla gittim.

Yer olarak Tuşinskaya metrosunun yakınında bulunan ve o yıllarda askeri havaalanı olarak kullanılan Tuşino havaalanı belirlenmişti. Ucu bucağı görünmeyen bir alan. Bu bilgiyi biraz da sitem ederek paylaşıyorum. Nedeni de şu anda orada boş alanın kalmaması. Her taraf beton yığınları. 1935 yılında havaalanı olarak kullanılmaya başlayan ve 2. Dünya savaşı esnasında cepheye bombardıman uçakları kaldıran Tuşino, 2006 yılında imara açıldı ve 2014’te Spartak futbol kulübüne ait “Otkritiye Arena” adlı stadyumu hizmete girdi. Konserin devasa sahnesi tam da fotoğrafın solunda yer alan stadyumun yerinde idi. O koskocaman alandan geriye hiçbirşey kalmadı, yer gök apartman doldu.

Metro tıklım tıklım, her yaştan müzikseverle dolup taşıyor. Konser alanının durağına yaklaştıkça iyice kıpırdayamaz olduk. Metro vagonları mis gibi alkol kokuyor. Millet mazotunu fullemiş. Herkes heyecanlı herkes mutlu. Kolay mı ?! Yıl 1991 ve biz hepimiz Metallica, AC/DC’yi kanlı canlı izlemeye, dinlemeye gidiyoruz. Bir de tabii konserin çok özel bir özelliği beleş olması. Düşünsenize Metallica ve AC/DC’yi izleyeceğiz ve 5 kuruş da para vermeyeceğiz. Ölme de yanında yat.

Metrodan çıktım ve söz yerindeyse insan seline kapılarak adım adım konser alanına doğru yol aldım. Alana yaklaştıkça şaşkınlığım daha da artıyordu. Kalabalık gördüm de hayatımda bu kadar insanı bir arada ilk defa görüyordum. Daha sonra verilen istatistiklere göre konsere yaklaşık 700 – 800 bin kişi katılmıştı. Rusya’nın her yerinden rockseverler akmıştı. Woodstock’69 bile 600 bindi yahu!

Ancak ilerleyen yıllarda bu konserin seyirci katılımı açısından Dünya’da 4. yerde olduğunu da öğrenecektim. Şöyle :

1. Rod Stewart – Rio de Janeiro konseri – 1992 – 3,5 milyon seyirci
2. Jean-Michel Jarre – Moskova konseri –  1997 – 3,5 milyon seyirci, ki ben bunu kıl payı kaçırdım. Seyirci sayısı haddinden fazla olduğundan izdihamı önlemek için konser alanının girişleri kapatılmıştı.
3. Yine Jean-Michel Jarre – Paris konseri – 1990 – 2 milyon seyirci
4. “Monsters of Rock” – Moskova konseri – 1991 – 1,6 milyon seyirci

Üst tarafında tam 21 adet top yerleştirilmiş hayvani boyutlarda bir sahne. En az 10 katlı bina yüksekliğinde, belki daha da fazla. Alan, anayolun biraz aşağısında kaldığı için baktığınızda herşey avucunuz içi gibi görünür. İnsan deryası. Bu deryanın üstünde de durmadan ordan oraya uçan yeşil renkli Rus yapımı askeri helikopterler. O helikopterler hep gözümün önünde. Dehşet içinde onları seyredip durdum biramı yudumlayarak. Çok ta alçaktan uçuyorlardı. Hangi akıllı onların bu kalabalığın üstünde uçmalarına izin verdi aklım ermiyor. Allah göstermesin birisi arızalanıp o kalabalığın üstüne düşse…

…Ve polis… Ve komando… Ve askeri öğrenci, hatta trafik polislerinin çokluğu. Resmi bilgilere göre 11 bin, gayri resmi bilgilere göre 25 bin. Devlet baba bunları asayişi sağlaması için yığmış durmuş mübarek. Ne kadarını sağlayabilmişler kendiniz videolarda görmüşsünüzdür anlatmama gerek yok.

Yukarıda da değindiğim gibi bu konser bir nevi “demokratik güçlerin” “gerici güçlerin” üstünde elde ettiği zafer kutlaması havasındaydı. Dövlet babanın gençlerine armağan ettiği bu bayram tabii ki ücretsiz olacaktı. Tüm Rusya’dan binlerce genç Moskova’ya sel gibi akın etmişti ve çoğunluğu bir gün önceden gelip konser alanında ateşler yakıp, şarkılar söyleyip gecelemişti demeyeyim, sabahlamışlardı. Bu anları Angus Young 2001’de Classic Rock dergisine verdiği bir röportajda şu sözlerle anacaktı: “Sabahın erken saatlerinde sahaya indiğimi hatırlıyorum ve görebildiğim tek şey ateşler, sayısız ateşler vardı. İnsanlar bizi görmek için geceyi açık havada geçirmişti. Bu inanılmaz bir duyguydu. < … > İki büyük ses sistemi getirmiştik, bir araya getirdik ve alana büyük video ekranlarını yerleştirdik, bu da arkalardakilerin de konseri izlemesini mümkün kıldı. Onlara ‘Rock and Roll’ hediye ettik.”

Alana arkadaşlarla beraber indiğimizde biz de o geceyi orda geçiren gençlerle karşılaştık. Bir çoğu yerin üstünde sızıp kalmıştı, çoğu alkollüydü. Ayakta kalanlar içmeye devam ediyordu. Alan girişlerinde herhangi bir kontrol yapılmadığı için herkes içkisiyle gelmişti. Aynı benim bir çanta dolusu kutu bira ile gelmem gibi.

 

Tuşino katliamı…

Yeşil helikopterler seyirciler üzerinde uçmaya devam ediyordu. Sahne önüne yaklaşmak mümkün değildi. Önümüzde etten bir duvar vardı ve insanlar akın akın gelmeye devam ediyordu. Biz de arkadaşlarla pılımızı pırtımızı toplayıp en arkalara gittik. Ne de iyi etmişiz. Nedenini biraz sonra anlatacağım.
Sahne ile aramızda en az 500-600 metre vardı. Buralar daha rahattı. Yerde sere serpe yatanlar, öğleden sonrası olmasına rağmen hala orda burda tek tek veya gruplar halinde uyuyanlar… Sızanlar. Daire halinde toplu olarak oturup teyplerden müzik dinleyip headbang yapanlar. Şişeyi bırak bidonla votka getirenler ve ondan sırayla fırtlayanlar. Kısacası ne ararsanız vardı…
Konser başlangıç saati 14:00 olarak açıklanmıştı. Toplamda 5 grup; 4 yabancı, 1 Rus. Metallica ve AC/DC tamam da diğerlerinden hangisi ilk çıkacak diye meraktan yanıp tutuşurken ön taraflardan bağrışmalar, çığlıklar, ıslıklar…

Acaip bir uğultu, vaktin tamam olduğunun işaretini veriyordu… Ve…

Editörün Notu: İşte yirmi sekiz yıl önce bugün, yirmi sekiz yaşında genç bir Türk genci orada, yukarıdaki fotoğrafta elindeki kallavi dürbün ile sahneyi görmeye çalışan o sarışın genç, “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği”nin tam göbeğinde, tarihe tanıklık etmek için hazır ve nazırdı! Veysel Barışsever, Sovyetler Birliği’nin çözülme sürecinin finaline “içeriden bir rockçı” olarak şahitlik ederken, yirmi sekiz yıl önce bugünü dün gibi hatırlıyor, bu satırları yazarken adeta o anları tekrar yaşıyordu. “Monsters of Rock” Moskova festivali, dünya rock tarihinde ilginç bir yer kaplamakta… O güne dair yaşananları, konser esnasında ve sonrasındaki kitlelerin ve müzisyenlerin haleti ruhiyelerini aktarmaya devam edeceğiz… Veysel Barışsever’in hazırladığı yazı dizisi için pazartesi tekrar görüşmek üzere diyoruz, şimdilik hoşçakalın…

Paylaş

Similar Posts

3 Comments

  1. Eline sağlık Veysel Abi. Sadece Rock tarihi değil, yakın Rus tarihi hakkında da kıymetli bilgiler vermişsin. Ben o dönem Rusya’da yaşananları öğrenmek için oturup koca bir kitap okumuştum zamanında. Sen sadece birkaç paragrafla daha da iyi şekilde anlatmışsın. Yazının bir sonraki bölümünü beklerken birkaç da sorum olacak. * Al Stewart ve Asia – 90 konserindeki Asia Kipelov’un gurubu Asia mı? Yabancı dev gurupların ön gurubu olarak başka Rus gurupları da çıktı mı ve bu konserlerden sonra Rusya’da yerli Rock adına nasıl gelişmeler yaşandı? Şahsen bu konuda ayrı bir makale yazsan ben zevkle okurum. İngiltere’den yüzlerce rock gurubu hakkında milyonlarca bilgi var medyada ama Rusya hala muamma. Bunu öğrensek öğrensek senden öğreniriz. Yazarsan da zevkle okuruz.

  2. Geç cevap verdiğim için kusuruma bakma ХаКаН dostum. Kipelov’un grubu Ariya’dır (Ария), Asia değil. Karıştırıyorsun. Asia, 80’lerin başında kurulmuş “super group”tur. Jown Wetton-vokal ve bass, Carl Palmer-davul, Geoff Downes-klavye, Pat Thrall-gitar.Açıkçası Rus grupları fazla dinlemedim. Yani makale yazacak kadar birikim yok. Tabii ki “Машина Времени”, “Кино”, “Наутилус Помпилиус”, “Агата Кристи”, “Мастер” ve bunun gibi grupları çok dinledim ama bilgi edinmek açısından. Çok fazla derinlere girmedim yani.
    https://www.youtube.com/watch?v=W2lplTt8ZyU

  3. Harika bir yazı olmuş, ellerinize sağlık.
    Yazı çok akıcı ve anlatımınız çok güzel.
    Bende son 14 yıldır Rusya’da yaşıyorum.
    Çok fazla konser izleme şansı buldum ve hayranı olduğum bir çok grubu burada canlı dinleyebildim.
    Sevdiğim Rus grup var müzisyenler var ama açıkçası bende çok fazla derinlemesine müzik tarihine hakim değilim.
    Ama hobi olarak Rusya’da müzik yaptım şarkılar klipler yapıp yayınladım. Bir çok türk ve Rus müzisyen ile güzel çalışmalar kayıtlar yaptım.🙏🎸👍

Bir yanıt yazın